Paradoksal gerçeğimizle yeniden yüzleşiyoruz. Onca Türkiye bağımlılığı veya resmen içeleşene ilhaklaşma sömürge durumumuza arşın, yaklaşmakta olan Türkiye yerel seçimler konusunda resmi alanda, meda önceliğinde yeri hala yok. Türkçe yayın yapan dışındaki yayınlarda dahi Türkiye analizleri yapılırken, K. Kıbrısta olmamasının adını en basitiyle kaçış koymak hafif gelecektir. Ama Türkiyede yerel seçimlere günler kaldı. Önümüzdeki hafta sonu yeniden sandık başında. Adı yerel dense de resmen devletin tüm organlarıyla taraf olup, her türlü esrumanı kulandığı seçim havasında geçmektedir. Buda konuşulan ve sonucu yerel olsa da süreç devlet ve muhalefet ikileminde sürmektedir. Buna ek olarak, devletin baskınorganları, idolojik aygıtları ve sansürleriyle de çökmesini eklersek, seçin gerçekleşen koşulları ve alınacak yerel netice uçurumunu anlamak daha kolay olacaktır.
Önümüzdeki afta sonu Türkiyede yerel seçimler var. fakat en basitiyle medaları izlerseniz örneğin AKP adına belediye başkanından çok meydanlarda tarafsız olmasımgereken cumhurbaşkanını görürsünüz. Seçim propagandasının merkezinde o var. yine demokratik falan kelimesini duyarken, iktidar partisinin adayı ve yanında vali ile jandarma komutanı birliktelikteki kent gezilerine gözünüz takılır. Yine kazara TRT denen devletin yayın organına baktığınızda sanki devletin tek kazanma eylimi ve adı dışında efsanesi okunayan muhalefet durumuyla karşılaşırsınız.
Siyasal zemin ise düşündürücü: hernekadar birçok parti katılsa da giderek sahnede tek değil birçok faşist ve dinci partinin olduğuna da tanık olacaksınız. Hat da tartışma zemini zaman zaman örneğin Refah ve AKP arasında olduğu gerici eksenle yüzleşeceksiniz. Türkiyenin siyasal olarak idolojik gelinen aşamasını dinci ve ırkçı partilerin alanlardaki etkinliği ile sorgulama şansınız var. hele adı muhalefet olan CHP ise resmen sağ idolojiyle adeta teslimiyet çırpıntısında olduğunu yakalarsınız. Sosyalist partilerin efsanesi az. DEM parti ise daha çok karşıtla suçlattırılan parti algısın konuldu.
Ekonomi ise adeta sinyalden alevlenen ateşe doğrungidiyor. Şimşek açıkça gerçeği dolanbaçlı olsa da vurguluyor. Onun derdi, finansman sektördür. Çoğu şu algıyal aldatılmaya devam ediliyor: “yoksulukla mücadele”… halbuki yoksulaştırarak ve mili disiplinle dış bağımllı sermaye gelişli sıcak para politikası ağırlıklı olarak finansman kesime yönelmektedir.
Tüm bunların yanında probagandada yalan atma, tehtit etmeler, baskılar gırla gidihor. Sahte videyolar, kumpazlar aldı başını gidiyor. Yukarda belirtiğim gibi, yerel olsa da meydanlarda devlet ve çırpınan muhalefet ikilemli koşullar sırıtmaktadır. Bunlar önümüzdeki hafta sonuna dek sürecek. Ordunun dahi taraf olduğu, tatbikatlar dahi kulanılarak ince nifus ayarlama yapmalar artık doğal halin de normalliğine geldi.
Sonuçta seçim biteek. Şimdiden konuşmalar bir nisanın pek de iyi gelmeyeceği korkusunda. Hat da yerel seçim olup kazanacak adayların sonradan kayumla görevden alma geleneğinin de nereye dek süreceği soruları da yaygın. Anlayacağınız Türkiye demokratik olmayan ve ekonomik krizlerle gidip gelen koşullarda yerel seçim apıyor. Ama seçim yerel adı dışında demokratikkoşul yok. Sonrası ise sıkılan kemerin noşalmasıyla nelerin olacağı kuşkuları epeh korkutucudur. Ama din kullanımlı ve yoksuluğu sadaka ile idare etme, baskılar ve yalanların karşılık bulması, bu kağosun nereye dek gideceği de belirsizlikle örüldü.
Bunlar Türkiyede yaşanıyor. Otuzbir Martda tamamlanacak. Sandık güvenliğinden oy kaydırma taktikleri normal. Bir seçim düşünün ki nifusla oynanan, sandık güvenliği korkularıyla geliyor. Sonrası tufan. Ama türkiye bağımlılık gerçeğine rağmen K. Kıbrısta konuşulmak istenmiyor. Kaçılıyor. Hat da bu zeminden çözüm beklenmesi de başka bir hikaye.
Kısaca, Türkiye adı yerel genelde devlet muhalelfet eksenli seçim baskıcı koşullarını yaşıyor. Dünya yorumlasa da beklentiler söylense de en sömürgesel alanı K. Kıbrısta pek de resmi eksene taşınma niyeti yok. Sadece, seçim sonuçlarıyla kazanan lehine laf söylenecek desem dahi, muhalefetin alması halinde özellikle işbirlikçi teslimiyetçiler seslerini çıkarmayacak.buda bizim gerçeğimiz.