yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSömürgeleşmede demokrasi oyunu oynamak - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Sömürgeleşmede demokrasi oyunu oynamak – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son dönemde, K. Kıbrısta artık çirkefin gizlenemeyecek durumu açıkta dolaşıyor. Dolaşmakla kalmıyor, sömürge tipi yargılamalara dek gitmek zorunda kalınıyor. Bataklığın çirjefi hayatun her alanında ortada hem de sorgulanarak dolaşıyor. Salt hayatla sınırlı değil, makamdan makama gelgitlerle güceleşiyor. STB yolsuzlukla başlayan, sahte diplomalardan giderek genel sisteme ulaşan gelişmeler, eski barış kuvetleri komutanının Ankarada kaçakçılıkla alakalı yakalanması, narenciye son haa okunması, torpil ve rüşvetlerin yanında insan kaçakçılığından diyer konular adeta ahtapotun sarmalaşını dahi aştı. Sistemin normal nefes değil kirli nefes alıp zehirlendiğini anlatıyordu. Öyle ki her gelişmede artık klayca makamların kendisini bulmak sürpriz olmuyor. Sahte diplomadaki birokrat üstü başlayan yolculuk veya sokak kavgasındaki çeteleşmede özelkalem müdürünün de olması, sistemin nerelere taşındığının basit kanıtlarıdır.

Elbet unutturulan sömürgecilik ve ısrarla tüm kililiğe maduriyet hamasetle demokrasicilik konulması da mizahi sanatçıları dahi yetersiz hale getirmektedir. Beslemeği her alanda kulanıp Müslümanlığını Ankaraya kanıtlayan makamcının şimdi ortaya saçılan rezaletleri veya hamasicilikle bayrak derken resmi araca dahi sahte plakayla yasalık sağlama tutumları, ülkemiz siyasal kültürün nereye dek yaşamı getirdiğinin basit kanıtlarıdır. Bol bol yalanların karşılık bulma çıkar ilişkisi de kendine has durumları da normalleşti. Son Berline turizm festivaline giden saraylaı makamcının hem de turizm alanını ziyaret ederek, mesaj çakması güldürüsü dahi acayip. Ama bir gerçek var: sorunlar da sıralanıyor. Örneğin çamlardaki çam böce hastalığı. Ne diyorlar, para ok. Ozaman basit kaynak söyleyelim: Ersin Tatarın resmi olmallyan ve “ostunyiro” gezilerindeki harcılahlar toplansa hastalığın çoktan engelenmesini sağlama kaynağı olurdu. Bühük kafilelerle yapılan gezilerde resmiyet dahi yok. Harcamalar veya makamsal şovların mmiktarını konuşmuyoruz.

Bir başka durum da şu: K. Kıbrısın yasadışılık koşulalrından kaynaklanmaktadır. Burası mafya ceneti ve suçluların yaşam yeri olarak anılır. Nitekim örneğin Rusya burada kendi aradığı kişilerin olduğunu anlayınca, Türkiyeye baskı yapıp iyadesi sağlanır. Sonra bakarsınız ki bizim baş kamacılarla ortak resimleri de var. Bu farketmez, Avusturalya veya İngiltere de olması normal halin ta kendisidir.

Son günlerin önemli özelliği, bilinen, söylenen ama resmi alana ve medyasına takılmayan gerçekler olmasıdır. Normal sayılınca da tepki falan da olmaz. Sadece adet yerini bulsun diye bazı medyalarda nameler yazılır. Ama, birisi dahi makamların her yanını, ordan da devam edilirse türkiyeye de gider. Sonuçmu, şimdiye kadar olanlar ortada. Bataklık çirkefle örüldü. Onun için her el atışta çirkef elede kalır. Bir de bataklığın pis sinekleri var. Onlar etrafa hastalık ve pislik yayar. Ama kimse bataklığı kurutmak istemez. Sadece saçılan çirkefin biraz ötelenmesi veya birkaç sinek harcayarak sineklerin biteceği inancıyla oyalanılır..

Sabahleyin ayni hikayeleri, bu defa pratik soruşturma da olunca, daha sık duyuyordum. Bir yurtaşın şu tarihi mesajını da duydum: “zamanında Rıskının seçimini kaptırmasaydık, şimdi bunlar olmazdı”. Doğruya diyecek söz yok. Hele hafıza kaybıyla en başta hesapta değişim diyen siyaset dahi yok sayıyorsa, bu hatırlatma önemlidir. Seksenbir yılındaki başkanlık seçimi yapılır. Ziya Rıskının kazandığı eldeki verilerle kesin gibiydi. Ama, açıklanan rakamlar tam aksiydi. İnsanlar sokağa çıktı. İtiraz etme ise YSK başkanının sırakadem basması sonucu yapılamadı. Dayatmayla Denktaşın sarayda kalması sağlandı.

Muhalefet ise tarihi teslimiyeti şöyle kabulendi: Denktaşı deviremeyiz. Türkiye kabul etmedi. Üstelik muhalefet sokakta devam ederse, asker müdahaleye hazırdır. Korkusu da vurgulandı. Şu öneriyi ismet kotak ısrarla yaptı: “sarayı bbrakalım. Bize vermezler. Ama bi hükümeti kurarak dengeği sağlayalım” dedi. Muhalefetin TKP ve CTP de kabul etti. Böylelikle herkesimin Ziya kazandı veya bazıları daha utangaç, ikinci tura seçim kaldı tutumları da buharlaşıp sistem için yeni sıçrama adımı gerçekleştirildi.

Bu durum unuturuldu. Öyle unuturuldu ki zaman zaman hatırlatanlara ise sadece ikinci bölüm söyletildi. Belki ikinci tura kalınacaktı… ilerde zaten şimdiden sağlanan olmamış duruşu da olması normal sonuç olacaktır.

Tüm bunlar yaşanırken, birçok başka rezalet de yanlışlarla birikimli şekilde gündemleşirken, bizim meclis toplantısı da vardı. O sanki kelimesi yine rövançta. Demokrasi varmış davranışı yeniden kürsüde. Hükümet denip hat da makamcının biri hedef konulup kuralsızlıkların sömürge gerçekleri örtülmeğe çalışındı. Bu nedenle artık meclise güven neden yok sorusu veya gerçeklerden koptular sorgusunun da yanıtı veriliyordu. Türkiye gerçeği sömürgesel durum sanki yok. Oysa artık alıştık. Şu veya bu yaılanma ile sömürge kültürleşmesi doğal hale geldi. Onun kurallarıyla yaşayarak devam ediliyor. Bu kurallarla bir yere gelme, sorunları sistem içinde alma düşüncesi artık normalleşti. Anti sömürgecilik veya yasadışılıklar hiç konuşturulmaz. Unutulup normalik havası atılıyor. Hele ilhaklaşma ile kurdurtulan sistemin defakto gelişimi ağızın başlangıcına dahi konulmaz. Ozaman da şu kalır: Arıklı hikayesi. Tufan kürsüden bağırırken ona şu hatırlatmayı da yapayım: Arıklığı Arıklı yapan önemli siyasal gelişme, onu hem de yasaya uymaması ve olmayan mevki olarak Türki cümhüriyetlerine temsilci atamaktı. Ne acıdır, bunu UBP yapmadı. Şimdi sistemi eleştirir gibi olan Serdar Denktaş ve kürsüde bağıran CTP eski lideri Mehmedali Talat dı. Bunu hatırlatığım için kızacak yakınlarım elbet var. Ama gerçekler acıdır ve kaçtıkça yenileri eklenip kuralaşır. Şimdi Tufan bağırırken, Erhanın resmen utanmaz kelimesi dahi az gelen duruşu yaparken, Mehmedali acaba ben ne yaptım diyormu? Hiç sanmam.

Kısaca sömürgecilikte demokrasi oynamanın gerçeğini yeniden yeniden yaşayarak tıkanıp kalıyoruz. Seçenek mi: herhalde sömürgeciliğin sonlanması desem yine birileri hemen ağıracak. Zamanı değil diyecek olan hala var. Siz havada dolaşıyorsunuz suçlamasını çekinmeden gerçekleştirecek epey kesim de var. Ama en çok sıkıldığımız insanları oraya atamayla Ankaranın yaptığını da yok sayamayız. Hele son Erhanın nasıl kurultayının dahi ertlenediğini herhalde akılda kaldı. Ozaman, sömürgecilikte oynamaya devam. Hele sehayatla da gezdirilip de keyfine de varınca, kim ister bu sistemin değişmesini.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin