iktibasİbrahim VarlıSaray rejimi Irak’ta da "tampon bölge" peşinde: Çember nasıl tamamlanacak? - İbrahim...
yazarın tüm yazıları:

Saray rejimi Irak’ta da “tampon bölge” peşinde: Çember nasıl tamamlanacak? – İbrahim Varlı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Sadece Türkiye’yi değil Ortadoğu’yu da sıcak bir yaz bekliyor. 31 Mart yerel seçimleri Türkiye’deki siyasetin dizilişini, Irak ve Suriye’deki gelişmeler de bütün bir Ortadoğu’yu derinden etkileyecek. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazartesi günkü Kabine Toplantısı sonrası seçim sürecinden bağımsız ele alınmayacak ifadelerle bunun işaretlerini şu sözlerle verdi: “Irak sınırlarımızı güven altına alacak çemberi tamamlamak üzereyiz. İnşallah bu yazın Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız.”

Suriye sınırları boyunca 30-40 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturma iradelerinin baki olduğunu belirten Erdoğan, daha önceki harekâtlarla bir kısmının tesis edildiği bu koridordaki boşlukları yeni adımlarla doldurmakta kararlı olduklarını dile getirdi.

AKP’li Cumhurbaşkanı, “Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuracağı bir teröristanla dize getireceğini düşünenlere yeni kâbuslar yaşatacak hazırlıklarımız var” sözleriyle Suriye’dekine benzer bir “tampon/güvenli bölge” hevesini açıkça dillendirdi.

MİT BAŞKANI KALIN VE DIŞİŞLERİ BAKANI FİDAN ABD’DE

Erdoğan, Irak’a operasyon çıkışı yaparken aynı gün Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın soluğu ABD’de aldı. Kalın, Washington’da CIA Başkanı William Burn, istihbarat yetkilileri, Kongre ve Dışişlerinde temaslarda bulundu. Kalın’ın ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da bugün bölgesel gelişmelerin damga vuracağı buluşmalar için ABD’ye gidiyor.

Fidan’ın da çantasında Kalın’ın dosyaları var: Irak’a askeri hareket, PKK ile mücadele, Suriye’deki gelişmeler. Bunların yanında tabi F16’lar gibi Ankara-Washington arasındaki diğer ihtilaflı meseleler de yer alıyor.

Türkiye’yi yeniden ABD/NATO koordinatlarına oturtan Kalın-Fidan ikilisinin diplomatik girişimleri sahadaki gelişmeleri de tayin edecek. Her iki isim de Batı ve NATO ile ilişkileri rejim adına tayin eden aktörler. Irak’a operasyonun “izni”ni almak için yapılan seferlerde istenilen sonuç alınırsa sahadaki denklem de değişecek.

Türkiye’nin Washington seferine karşılık IKYB Başbakanı Mesrur Barzani bir haftadan fazla bir süredir ABD’de ağırlanıyor. Erbil, Türkiye ve İran’ın baskısını ABD ile dengelemek istiyor. KDP yönetimi Tahran ve Ankara arasındaki rekabette de her iki güç arasında kendince bie denge güdüyor.

İRAN SINIRINDAN AKDENİZ’E GÜNEY’DE TÜRK KORİDORU

Seçime gidilirken AKP iktidarının kabaran sınır ötesi harekatının birçok boyutu var. Siyasal İslamcı rejim İran sınırından başlayıp Irak ve Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e uzanan bütün bir güney hattı boyunca bir tampon bölge oluşturma peşinde. Ankara’nın savaş sebebi saydığı “Kürt koridoru”na karşılık İran’dan Akdeniz’e uzanan 1.300 kilometrelik “Türk koridoru” hayalini Erdoğan 4 Mart’taki konuşmasında açıkça deklare etmiş oldu.

Erdoğan bu isteği Eylül ayında BM Genel Kurul konuşmasında da açıkça dile getirmiş, “Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinlikte güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kısmıyla ilgili adımları atacağız” ifadeleriyle bunu kayda geçirmişti.

Türkiye bugüne kadar Suriye’ye üç askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu harekatlar sonucu 911 km uzunluğundaki Suriye sınırının 400 km’lik kesiminde bir “tampon bölge” oluşturuldu. Fırat Nehri’nin batısında Azez-Cerablus, Fırat’ın doğusunda da Tel Abyad-Resulayn arasında “tampon bölge” oluşturuldu. Tel Abyad ile Cerablus arasındaki Kobani Kürtlerin yönetiminde. AKP iktidarının Suriye’deki ilk amacı Kobani ve Resulayn’da Irak sınırındaki Malikiye’yi de kontrol etmek. Türkiye ile Irak arasındaki sınırın uzunluğu 378 km, yani yaklaşık 400 kilometrekare. Düzenlenmesi planlanan hareketle tüm sınır boyunca, yani İran’dan Suriye’ye bir tampon/güvenli alan oluşturulacak, burada TSK konuşlanacak.

Irak’ın kuzeyinde oluşturulacak bu tampon bölge de Suriye’deki bölgelerle entegre edilecek, böylece yaklaşık 1.300 km uzunluğundaki – İran’dan başlayıp Irak ve Suriye’den Akdeniz’e uzanan- bütün bir güney sınırı tampon/güvenli hat ile örülecek. Bu bölgenin genişliği ise 25-30 km çapında olacak. Masadaki plan bu şekilde.

IRAK’TA ÇOK AKTÖRLÜ OYUNLAR 

Irak, Suriye ile birlikte Ortadoğu’daki etkinlik, güç kavgasının en açık ve fütursuzca verildiği ülkelerden. ABD ve İran arasındaki nüfuz hesaplaşmasının kanlı bir şekilde verildiği Irak’ta bir diğer önemli aktör de Türkiye.

1995’ten bu yana düzenlenen askeri harekâtlarla Kuzey Irak’ta irili ufaklı onlarca üs kuran Türkiye, buradaki varlığını kalıcılaştırmanın peşinde. Bunun için de oradaki fiili durumun “resmileştirilmesi” gerekiyor.

TSK’nin Irak’ın kuzeyindeki varlığı Bağdat’ın tepkisini çekiyor. Irak Başbakanı Sudani, son Ankara ziyaretinde Erdoğan ile görüşmesinin arından düzenledikleri ortak basın toplantısında, Türkiye’nin 30 kilometrelik Irak topraklarını geçtiğini belirterek, Irak’ın egemenliğine saygı gösterme tutumunu vurgulamıştı.

Resmi olarak biten ancak fiili olarak devam eden ABD işgali sonrası İran’ın Irak’taki ağırlığı arttı. İran da Türkiye gibi PKK’nin Kuzey Irak’taki varlığını kendisine tehdit olarak algılıyor. Tahran yönetimi ABD’nin Irak ve Suriye’de kendi hedeflerine yönelik saldırılarına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde yanıt veriyor. Sık sık hava harekatı düzenleyen İran, MOSSAD ve CIA bağlantılı olduğunu ileri sürdüğü hedefleri vuruyor.

FEDERAL MAHKEMENİN KARARINDA İRAN’IN PARMAĞI VAR

Irak Federal Mahkemesi’nin Kürt yetkilerini gasp etmesinin arkasında da İran’ın olduğu, Kürtlerin etkisinin kırılmak istendiği ileri sürülüyor. DEM Parti Van Milletvekili Sinan Çiftyürek, Türkiye ile İran arasındaki Kerkük çekişmesinin federal mahkemenin kararına tesir ettiğini şu sözlerle açıklıyor:

“Irak Anayasa Mahkemesi’nin IKBY ile ilgili kararları bölgesel yönetimin statüsünü ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Bu kararları uygulamak kolay değil ancak pratikte uygulanırsa IKBY ortadan kaldırılır. Bu kararın arkasında kim ya da kimler var. Bu kararın arkasında İran var. Bir süre önce Kerkük seçimleri oldu. Kerkük valisini kimin belirleyeceği İran ile Türkiye arasında büyük çekişmeye sahne oldu. Her iki ülke de Kerkük seçimine müdahil oldu. Türkiye Türkmen olmazsa en azından KDP yanlısı birisinin vali olmasını istiyor. İran ise Türkmen ve KDP yanlısı bir isme karşı, Arap bir valinin kenti yönetmesinden yana. İran ile Türkiye’nin Kerkük üzerindeki kavgası İran yönlendirmeli olarak Federal Anayasa Mahkemesi’nin kararına tesir etti. Bu kararın arkasında İran var. Kürt Başbakan Washington’a çağrıldı, bu gelişmeler nedeniyledir.”

Sinan Çiftyürek
DEM Parti Van Milletvekili

ERDOĞAN IRAK YOLCUSU

Ankara ile Erbil ve Bağdat arasındaki diplomatik trafik yeni yılla birlikte yoğunlaşmıştı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’e güvenlik bürokrasisinin temsilcileri Bağdat ve Erbil’e peş peşe seferler düzenlemişti.

Erdoğan da seçim sonrasında Nisan ortalarında Bağdat yolculuğuna çıkacak. Bağdat ile Ankara arasında pek çok krizli mesele var. PKK ile mücadele, Kerkük meselesi, Süleymaniye’ye yönelik abluka, TSK’nin varlığı, Irak Federal Mahkemesi’nin Kürt Parlamentosundaki kotayı kaldırarak Türkmenleri vurmasının yanı sıra su krizi hepsi birer sorun yumağı.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1 Mart’ta da Antalya Diplomasi Forumu için kente gelen Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani ile görüştü. Ankara, PKK ve KYB’ye karşı KDP’yi kollayarak yol alma arayışında. Erbil yönetimi ile ilişkiler belli bir temele oturtulmuş durumda.

CENTCOM KOMUTANI ROJAVA’DA

Türkiye IKBY’de KDP ile ilişkileri geliştirirken Süleymaniye merkezli Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) yönetimi ile “düşman” konumunda. KYB’nin PKK’ye destek sunduğu gerekçesiyle Süleymaniye’ye sıkı bir ambargo uygulanıyor. Süleymaniye havalimanına uçuşlar yasaklandı, yetkileri kırmızı listede.

KYB Başkanı Bafil Talabani, KYB’nin PKK’yı desteklediği yönündeki suçlamalarını reddederek “PKK, KYB’nin düşmanı değil. Türkiye’nin saldırılarına son vermesi gerekir” diyerek Ankara’nın restini gördü. Bağdat’taki bir forumda konuşan Talabani, “Amerika ile ilişkilerimizi güçlendirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. Irak’ta bu gelişmeler yaşanırken ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’ndan (CENTCOM) Orgeneral Michael Erik Kurilla Suriye’nin kuzeyinde SDG/YPG ve Rojava Yönetimi etkilileri ile buluştu. Kurilla’nın Derik’in Rimelan bölgesindeki ABD üssünün yanı sıra IŞİD’lilerin tutulduğu Hol ve Roj kamplarını ziyaret ettiği açıklandı.

IŞİD ile mücadele adı altında Suriye’nin doğusuna yerleşen ABD, Fırat’ın doğusunda Kürt grupları SDG ve YPG ile işbirliğini kalıcı bir hale getirmenin peşinde. SDG’ye resmi askeri eğitim de verilirken Kürtler Suriye’de önemli bir aktör olarak dayanak noktası yapılıyor.

TÜRKİYE’NİN HEDEFİ ŞENGAL VE MAHMUR

Erbil’de yaşayan Kürt gazeteci Mervan Özdemir Irak Mahkemesi’nin kararını şu şekilde değerlendiriyor: Irak’ta mevcut siyasete hükmeden İran ile yakın ilişkileri olan ve İran tarafından desteklenen Şii Koordinasyon Çerçevesi. Koordinasyon Çerçevesi, Sadr Hareketini parlamentoda işlevsiz kıldı, yargı eliyle Sünnilerden yeniden seçilmesi beklenen Parlamento Başkanının yetkileri de sınırlandırıldı. Şiiler, yargı eliyle Kürt Bölgesi’nin de yetkilerini gittikçe sınırlandırıyor. Kısa vadede KDP’ye zarar verecek gibi duran tüm bu kararlar Kürt Bölgesi’nin statüsünü çok büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakacaktır.”

Özdemir, Erdoğan’ın ima ettiği operasyona dair ise şöyle diyor: “Türkiye ABD, İran ve Irak’ı da içerisine alacak şekilde (KDP zaten işin içerisinde) PKK’ye karşı artık noktayı koymak istediği son bir hamle geliştirmek istiyor. Sınırlarının tamamen kapatılacağını ifade eden Erdoğan, geliştirilmek istenen yeni konseptin de rengini belli ediyor. Behdinan’daki son bir hafta içerisindeki yoğun askeri hareketliliğinin PKK aleyhinde geliştiği gözlemleniyor. Irak’ta her ne kadar askeri hareketliliğin Türkiye’nin saldırılarının durdurulması yönünde olduğu ifade edilse de KDP’nin böylesi bir askeri hareketliliğini kendi sınırlarında kabul etmesi mümkün değil. KDP’nin de destek olduğu bu hareketlilik, önümüzdeki aylarda farklı bir planın hayata geçirileceğini gösteriyor. Bu plan, Erdoğan’ın iddia ettiği gibi kendi sınırlarıyla sınırlı değil. Sınırlar çoktan aşılmış ve saldırılar genişletilmiş durumda. ABD, İran ve Irak’la gerçekleştirilen görüşmelerin Şengal ve Mahmur’u da içerisinde alacak kadar geniş bir harekatın startını vermek amacıyla olduğu anlaşılıyor.”

Mervan Özdemir
Gazeteci

SICAK YAZ SANCISI

Çok aktörlü Irak-Suriye hattında yaşanan gelişmeler bölgenin önümüzdeki günlerde çok daha fazla karışacağının işareti. Türkiye’nin de dahil olduğu denklemde her gelişme iç siyaseti de şekillendirecek. ABD emperyalizminin uzun erimli planlamalar yaptığı bölgede Türkiye ve İran gibi bölgesel aktörlerin birbirini kesen hamleleri tüm Ortadoğu’yu ateş çemberine atıyor. Bu ateş de tüm bölgeyi yakacak.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin