yaklaşımlarÖzkan YıkıcıPortekiz sandığı da düşündürttü - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Portekiz sandığı da düşündürttü – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yetmişlerde faşizmi tartışırken, iki yönteme özellikle önem veriliyordu. Yukardan darbelerle gelen veya kitlesel destekle iktidara ulaşan faşizim diye farklılıklar özellikle belirtiliyordu. Doğrusunu da itiraf edelim: birçok kendine marksis diyen kesim dahi ısrarla tepeden faşizmin örgütlenme şekline veya sömürge ülkelerdeki farklı kuramları kabul etmiyordu. Oysa dünyamız bu gelişmeleri tekrar tekrar aktarıp hayata kattı. Günümüzde de krizlerin de olması, kitlelerin yönetilememesi, normal merkez dedikleri eksenin de kriz karşısında çökmesiyle faşizim sermayenin br bölümünün seçkisi oldu. Buda ülkelerde faşist partilerin güçlendiğine tanık olmamıza neden oldu. Hem kitlelerin memnuniyetsizliği hem de sermayenin belirli kesiminin de tercihi sonunda, faşist partiler epey güçlendi. Hükümetlere geldiler. Otoriter rejimlere doğrumyönelimi de gayet rahat yapmaya başladılar. Son örnek de Portekizde Pazar günkü seçimle faşist partinin iki katı oyunu artırıp üçüncü sırada olup anahtar konumuna gelmekle de taşlar örülmeye devam edilmektedir.****

Portekiz isi bizde duyulan devlet adıdır. Salt futbolclarıyla değil elbet. Örneğin tarihsel örnek olarak faşizmin Salazarı epey ünlüdür. Dahası, salarazarın iktidarını futbol ile sürdürdüğü açıklaması da tarihsel öneme sahiptir. Son dönemde ise bazı K. Kıbrıs gençleri Kıbrıs cumhurieyti pasaportu taşıyanlardan bazıları iş bulma nedeniyle Portekize gitikleri de anlaşılıyor. Nitekim, ben konuştuğum bazı yerlerde birden karşıma ilgili ülkelere giden akraba bilgileri geldi.. işte bu Portekizde Pazar günü seçimler yapaıldı. Seçim erken seçim olarak anıldı. Çünkü daha iki yıl önce seçim gerçekleştiydi. Fakat, geçen yıl akrabalarının karıştığı yolsuzluk nedeniyle SOsaldemokrat başbakan istifa edip erken seçim ilan etti. Biliyorum, yolsuzluk hele de akrabası olunca istifa etme, bizde pek de duyulmak istenen davranış değildir. Çünkü, maşalah akrabaları değil kendilerinin katıldığı idiyalı yolsuzluklara rağmen koltuktan kıpırdamayan pişkinlerimiz epey “meşurdur”…

Bu koşullarda yapılan seçimi sosyalist blok kısa oy farkıyla kaybeder. Seçii muhavazakar blok az farkla kazanır. Ama, çoğunluğu sağlayamıyor. Çoğunluk için erkez sol olmadan da hükümeti kuramaz gibidir. Gibidir diyorum, çünkü kimine göre hala aşırı sağ olan parti üçüncü sırada. Onun desteği olmadan da hükümet kurulamıyor. Seçim sürecince merkez sağ lider ısrarla faşist partiyle itifak veya kualisyon yapmayacağıı açıklıyordu. Bu tutum devam edermi bilmem. Ama sonuçta zorunlu olarak hükümet kurulması şart.

Merkez sol sosyaldemokrat partim veya asıl adıyla sosyalist parti azınlık hükümetine destek vereceğini söyledi. Tabi ki dışardan. Nedenini ise faşist partiyle hükümet kurmamasını gösterdi. Buda denklemli dansın yeni adı olmaktadır. Seçim sonuçlarını yorumlayanlar, yaklaşam AB parlemento seçimleri için de konuşmaktan geri kalmadı. Son parlemento seçimlerinde Portekizde katılım Y.67 cıvarındaydı. Bu yüksek rakamdı. Buna rağmen faşist parti Y.14 cıvarı oy aldı. Biliniyor ki sandıktaki katılım azlığı, militan oyu olan partilerin işine geliyor. Birçok ülkede katılım azaldıkça faşist partilerin oylarının da artığına tanık olduk.

Bir de sol eksenden bakalım: Portekiz ister Konist parti ister birleşik sol partiler beklenen sıçramayı yapamadılar. Kriz ve merkez siyasal çözülmeğe karşın oylar sağa kaydı. Buda sol için düşündürücüdür. Kimisi rakamlarla oynayacak ve bize bazı başarı hikayesi yazmaya da elnet girişecek. Faşist parti Y.14 cıvarı oyla iki katına oyları artırırken, Komonist parti Y.3 birleşik sol itifak ise Y.5 oy aldı. Kısaca

, faşist partinin artırdığı oy kadar oy aldılar.

Jözetlenen seçim ilk bilgilerine göre AB içi faşist partilerin yükselerek iktidara yürümeleri devam ediyor. Hitler dahi seçimle yönetime gelip,

, yine belirli dönem seçimle iktidarını korudu. Bu birikim nedense hep unuturuldu. Unutturulurken de simge de değiştiriliyor. Faşist yerine sanki yumuşatıp aşırı sağ demekle düşünce depişecek gibi de algılatılıyor.

Önemli mesaj ise şu: Neoliebralizimle ısrarla kurgulanıp hayata konulan merkez ikilemi Portekizde de tehlikede. Neoliebral anlayışla merkezli iki partili işleyiş olacak. Bazen biri bazen de öteki. Birisi libaral olup sosyaldemokratetiketle sol eksenli, öteki de daha tutucu muhavazakar olarak merkez sağ parti imgesini taşıyacak. Bunların dengesini kuracak orta sınıfla da oy döngüsü olacaktı. Ama belirli dönem sonrası denklem bozuldu. Neoliebral krizlerle artık sistem kendini üretemediği zaman da özellikle mhavazakarların bazen kulandığı idolojik olgular, siyasal gerçekolarak seçenekleştirdi. Faşist olguları kulanan sağ sonunda faşist partilerin daha da kitleselleşerek yükselmesini de yaratı. Kriz gelip de merkez de çöküşe gidince, sımıfsal orta sınıf da darbelenince

Yoksuluklar faşizme destekle yükseldi. Hep sosyalist devrimcimçizgiler yıktırılırken, onlara radikal deyip de öteletilirken, seçenekleşemeyen sol o boşluğu da faşizme braktı. Tabi hala neoliberal kafayla algı oyunu yapılmaya da devam ediliyor. Aşırı sağ veya tehlikeli ırkçılık ifadeleri kulanılarak gereken tehlikeği anlaşılmasına engel duvarı sisle oluşturuluyor. Ama son Portekiz örneği de gösterdi ki faşizim yükseliyor.

Portekiz seçimleri yükselen kira ve emek eksenindeki maaş azlığı ikileminde probagandalaştırıldı. Bu durumu AB hedefiyle de ırksalaştıran faşizim yeni idolojik probaganda alanı da buldu. Sol bilemem, ya kendini anlatamadı veya başka kendilerinden kaynaklanan gerekçeler vardır. Portekizin faşizme karşı sol mücadele geleneği zengindir. Bunu zaten karanfil devriminde de gördük. Ama şimdi AB genelinde olduğ gibi faşizim yükseliyor. Şimdi herkes merakla AB parlementosu seçimlerini bekliyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin