Azerbeycanı sık sık konuk ediyoruz. Kıbrıs konusunda herkesin “ağzı var dili var” misali durmadan beklenti ve örnek olarak vurgulanıyor. Hamasi yüksek frekansla, tanıtma hamleleriyle Azerbeycanın yeri türkiyeden hemen sonra geldiği siyasal gündemimiz var. Ziyaretler yapılır. Olur olmaz ikilemle her an tanıyacak veya uçak uçuracak beklentileri durmadan demeçlerle bezenir. Zaten, değişik simgeler altında ülkemizde epey Azeri de var. Evliliklerle de bbura yurttaşı da oluyorlar. Bulaşık yıkayıcısından tutun, ünüversitelerdeki öğretim görevlşisine epey Azeri mevcut. Tüm alanlarda olduğu gibi de buradaki Azeri sayısı da bilinmeme cenderesinde. Ama, değişmeyen gerçek, Azerbeycan ülke yaşamında sık sık kulanılan ülkelerden birisidir.
Özellikle Kıbrıs sorununda veya Kuzey Kıbrısı tanıma beklentili hamasi havalarda ilgili ülke hep beklentili eksenindedir. Ama, Azerbeycanda ne oluyor, neden onca insan burada sorgusuna pek tanık olunmaz. Petrol zengini, önemli silahlara sahip olan ülke, niçin kendi yetişmiş bilim insanından tutun buraya gelen öğrenciden çalışanına burada kalma eylimine girdikleri de düşünülmez. Ama Azerbeycan koltukçulara göre üç miletden biri olup pardon üç devletli tek milet gerçeğimiymiş!
Dünya kamuoyu birkaç gündür Azerbeycan gerçeklerinden birini haber ediyor. Azerbeycanda parlemento ve başkanlık seççimi yapıldı. Aliyef bilmem kaçıncı defa ezici çoğunlukla başkan oldu. Y.93 yakın oy aldı. Parlemento seçimlrinde sadece muhalefet tek sandalye aldı. İlham Aliyefe göre ise demokrasi anlayışı sonucu muhalefete bir sandalye verip, muhalefet yapmaları olanağı sağladılar. Böylesi siyasal sandık gerçekli Azerbeycan olayı haberleşip üstüne yorum konulmaktadır.
Kısa zaman öncesine gidelim: Avrupa konseği “AB parlementer konseği değil” Azerbeycan gündemi ile toplanır. Azerbeycan seçimlerine gözlemci göndermek istediler. Azerbeycan akritide vermedi. Net ifadeyle “ret” dedi. Zaten Avrupa konseğinde ilişkiler askıda olması nedeniyle, parlemento bu askı işinin devam kararını aldı. Avrupa Konsey üyesi olarak ilişkisi askıya alınan iki ülkeden biridir Azerbeycan. Bu arada yeri gelmişken, Türkiye de özellikle AİHM kararlarına uymadığı için ceza alma tehlikeli alana girdiğini de ekleyelim
Özetlenen sadece bu gelişme Azerbeycandaki seçim anlamının öyle demokrasi falan olmadığının basit ama ağır gerçeklerinden biridir. Zaten muhalefete şans verilmiyor. Muhalefet kesimi ya hapiste veya sürgündedir. İlhan Alşiyef daha fazla oy alma adına dünyanın da ya destekleyerek veya göz yumarak tavırlarıyla Karabağı alıp oradaki Ermenilerin de sürülmesinden sonra hemen yapılması da oy artışında milliyetçi şahlanışın da rolunu gözden kaçırmayalım. İlginç buluşma siyaseti de burada mevcut. Örneğin Ermenistanla olan son savaşlarda hem İsrail hem de Türkiye her türlü destekle yanında oldu. Hat da israile dahi iran dibinde üst verdiler. Buda iranla Azerbeycan ilişkilerinde her an krize dönüşme potansiyeli yaratıyor. Batı ise ikili oynadı. Özellikle de İngiltere ve ABD. hem Azerbeycana girme hem de Ermenistanı kendilerine alan açma amaçlı ikili tutumla Azerbeycana destek dahi verdiler. Hele hazar enerji havzası rekabeti bir başkadır.
ABD Rusya denklemini de Azerbeycan güzel kulandı. Hele Ukrayna tavrıyla Rusyaya karşı da manevra yapabileceğini gösterdi. Ancak, değişken politiği ile diktatörlük uygulamasına karşın zengin enerji kaynakları ve Kafkaslar rekabeti nedeniyle Azerbeycana net tavır alan da yok. Hepsi “iyi ilişki” kurma peşinde. Aliyef de bunu doğrusu iyi kulanıyor. Onca baskı ile eşitsi gelir dağılımına rağmen, direk karşıt olan Ermenistan dahi sonunda onunla anlaşmak zorunda brakıldı.
Azerbeycanda seçimler yapıldı. Sandıklar kuruldu. Netice, yeniden ilham Aliyef. Hem de Y.93 yakın oyla. Seçimin demokratik olmadığını bilmeyen yok. Tabi bizim hamasiler ne der bilmem. Onlar yanar dönerdir. Çıkara ve ranta göre kuklaşarak inanılmaz yalanı dahi doğru diye hep savunma gelenekleri mevcut. Ama şu yeniden kanıtlandı: sandık eşitdir demokrasi değildir. Hep kurgulatılan ezeberle “sandık kurulup demokrasi yaşansın” ezberi yalanda olma olasılığı olduğu Azzerbeycanla anlaşıldı. Sandık kuruldu ve oylar da atıldı. Ama seçim daha başlarken otorriter gerçeklikle yaşatılarak sandığa gidildi. Önemli sayıda insan da bu siyasal kültürle yaşamayı öğrendi. Üstelik Ermenistan ve Karabağ gibi askeri kazanç da oluştuğu anda sandığa gidildi. Bundan dersmi derseniz, eğer demokrasi nedir gerçeğine ulaşamadıysanız yanıt veremezsiniz. Diktatörlüklerdeki sandığı dahi algıyla size sandık demokrasisi diye yuturan çok olur. Bizde ve türkiyede de öyle olmuyor mu?
Kısaca, Azerbeycan kendi gerçeği ile sandığa gidildi. Baskının gölgesinde sansürün pençesinde beklenen ve istenen sonuç da verildi. Aliyef adeta devlet ve o saydamlaşmasını açıklayan “zafer” sözlerini de savurdu. Kapitalist dünya ise Azerbeycanın demokrasisine değil, petroluna doğal gazına talip. Onun için önce para diyorlar. Üstelik tek liderli ülkede ikna edecekleri sadece bir kişi veya kurum oluyor. Buda kolaylıktır. Azerbeycan seçimi haberleşip yorumlanırken de demokratik koşullarda veya başkası kazanırmı beklentileri de sıfırdı. Ama, hamasi havalarda adı güzel. Hele de tanıyacak beklentisi bir başka tatdadır. Yalnız unutmayalım: herkes Azerbeycana dokunmak istemiyor. Ekonomik gerekçeler var. Kafkas rekabeti de damıtılıyor. İkili oynayan ip üstünde iki tarafa düşmeden kalan Aliyef ise ülkesinde zenginlikerle dünyaya dek açılırken, yoksuluk pençesindeki Azerilerin sadece K. Kıbrısta neden kalmak istediklerini daha kolay anlarsınız. Bakalım kapitalizmin sistemsel gerçeklerinden biri olan Azerbeycanörneği varken, hala dünyaya bu sistemin gelip özgürlük ve demokrasi getirecek yalanı daha nereye dek sürecek sorusunu da ekleyerek yazıyı bitirelim.