Ocak sonu yılın başında bir haber uçtu. Romada Akan Kürşat adında avukat göz altına alındı. K. Kıbrıs yurttaşı olması, Talat Kürşatın oğlu oluşu ve meclis başkanı Faziletin eşi durumu zaten konuyu konuşturtmaya yetip artıyordu. Uluslararası tutuklama kararının olması da önemi tırmandırdı. Fakat, konu edilen algılarla neden Kıbrıs cumhuriyetinde değil de italyada gözaltına alındığı ikilemi hep değişik görüşleri üretmeğe yetiyordu. Önemli eksiklik ise resmen gözaltı nedeninin net bilinmemesiydi. Tahmini hava ile iklim havası söylemeğe benziyordu.
Ek bilgilerle tahminler uçuşmaya başladı. Yakın çevreler ise suskunlukla mejburi konuşma alanında sıkıştı. Bazısı da konuyu bilmeden yalan resmi idolojiyle hukukçuluk siyaseti satmaya başladı. Kutret Özersay gibi. Sonuçta konu sorularla genişledi. Üstelik en önemli olgu, Kürşatın güneye geçtiği hat da kimlik dahi yenilemesine karşın, aranıyor oluşuna rağmen gözaltına neden alınmadığı sorusunda odakalanıp gidip geliyordu. Tahhminler ise bilgi kısırlığı oldukça değişik alanlara kayıyordu. Birileri de ürkerek ve korkarak, söylenen suçlama ekseni kendilerini de tutuğu için, korku ile gelişigüzel atışlar arasında konuşmaya başladı. Durmadan yeni gelen tutumlar da hep başka düşünmesi gereken olguları artırdı.
Örnek, önce Kürşat Kıbrıs cumhuriyetine verilmemesini istedi. Nedenlerden biri de Güney Kıbrıs ceza evindeki olan uygulamalarla bir kişinin de ölmesiydi. Fakat, kesin gibi söylenen bu tutum, birden lefkoşaya gelme kararıyla da tersdüz oldu. Demek ki hala gizlenen nedenler ve yapılan pazarlıklar vardı. Sonunda çoğunu şaşırtan, benim gibi bazılarına da tahminlerden birine yoğunlaşmamızı getirdi.
Akan Kürşat Lefkoşaya getirildi. Burada da kefaletle serbes brakıldı. Oysa söylenen suç ile K. Kıbrıs gerçeği de yanyana getirilince, serbbes brakma ile suç dengesizliği vardır. K. Kıbrısa geçtiği anda eski uygulamalarla biliriz ki geri dönmeyince, onu tutuklama durumu yoktur. K. Kıbrısın hep yasadışılık koşulları öne sürülerek müdahale edilmiyordu.
Böylelikle baştaki tahmini nedenlerden beni birisine yönlendirdi. Mayıs TV ve ratyosunda konuyla alakalı kısa zaman önce şu özet yorumu yaptım: “bence, net bilgi olmadığı ve gelişmelere bakarak, olası nedenleri şöyle sıralamak mümkündür. Birincisi, direk Kuzeyde yaşanan mülk satışları ve yağmalarına karşı bir tavır olarak yapılmasıdır. İkincisi Kuzeydeki mülk satışlarını ve üstüne bina yapılmasına dikat çekip onu zayıflatma yumuşak tavırdır. Sonucusu ise uluslararası hukuk ekseni artık K. Kıbrıstaki mülkiyet yağma yasadışılıkları durdurma amaçlı hareket edişidir” diye özetledim.
Gelişmeler şunu gösterdi: hala net genel tutum değildir. Zaten konuyla alakalı yasalar zaten baştan beri olmasına rağmen K. Kıbrısta mülkiyet yasadışı uygulamalar kurumsallaştırılıp kangrenleştirilmeğe dek getirildi. Uluslararası çevreler birkaç laf dışında engel falan da olmadı. Hat da AİHM kararları dahi uygulanmama aşamadsına getirldi. Ancak, uygulamalarla anlıyoruz ki çok eskiden beri olan ve şimdi uygulanan tutum, hem hala tamamlanmaya Geri Rop davası gerçeği ile bazı uyarılarla en azından epeyn rahatsız olan Güney Kıbrıstaki kuzeydeki mülk sahiplerine mesaj vermektir. Oluşan yasadışılığı kabullenme ve zorlayarak kuzeydeki mülkleri satma hareketini biraz engelemektir. Zaten seneler öncesi olan Geri Rops yolsuzluk yağmasının daha sonu gelmedi. Dava edenler de İngiltere yurttaşlarıdır. Dolandırıldıkları üzerinden yargıya gitiler. Böylesi uzun dönemli olay eğer bugün gündeme geliyorsa, yukarda sıraladığımm gelişmeler de oluyorsa, demek ki net genel tutum değil de en azından gayet rahat Kuzeydeki mülk satışı yağmasını biraz durdurmak ve Güneyde moral değeri ile birşeylrin yapıldığı mesajı vermektir.
Artık şu yalan da bizde daha fazla ilgi göreceği de kesin: madem rahatsızdırlar, ozaman sorun çözümde yatmaktadır lafazanlığı da daha fazla yer alacaktır. Halbuki yağma ve yolsuzluk, uluslararası hukuk mülkiyet gerçeği hiçbir kimseğe başkasının hırsızlıkla alınan malının kendisine ayit ve satılmasına iizin vermez. Biz hep şuna algı havalesi yaptırma öğretisine taşındık: mülkiyet sorunu ancak anlaşmayla giderilir. Halbuki bireysel mkülkiyetin ne olduğunu, en basit kapitalist bilgisi olan bilir. Ama, yukarda sıraladığım üçüncü nedende olduğu gibi, uluslararası hukuk ve siyasetin tutumu önemlidir. Buna da resmen göz yumulduğu ve gereken tepkinin verilmediğinin ötesinde yağmaya kendi yurttaşlarının katılmasına resmen onay verildi. Böylesi tutum olmasa kimse cesaret edip hem de koçanı başka olan malı almazdı.
Kısaca, onca önemli konuda eğer Güneydeki mahkemem serbes brakma yanıtıyla sürece devam ediyorsa, bence konu daha çok mesajla havada kapışılan rum mülklerine resmen biraz sınırlama getirme algı ağırlığı var. Bu izlenim ne yazık şimdiden oluştu. Hele yargı ile siyasal pazarlıklar ortaya çıktıkça, davanın içeriği daha fazla bilindikçe, kolayca olayı yorumlamada net bilgilerle yapma şansımız da olacak. Ama, acıtan gerçek, Kıbrıs sorununun varlığı ve bu varlıktan yasadışı kazananların olma sınıfsal ganimet sermaye kesiminin güçlenmesidir.