Türkiye’de adalet sarayı denilen ve mahkemelerin çalıştığı binalar önünde bir figür vardır. Bu figür evrensel adaletin de sembolüdür.
Gözleri bağlı bir kız ve bu kızın bir elinde kılıç diğer elinde dengede duran terazi vardır.
Bu figürde anlatılmak istenenler ise şöyledir:
Kılıç adaletin verdiği cezaların caydırıcılığını,
Terazi adaletin dengeli ve hakça dağıtıldığını,
Kızın gözlerinin bağlı olması da adaletin tarafsızlığını simgeler.
Evrensel hukuk kurallarını tasvir eden bu figür bir sanat eserinden çok adalet simgesidir.
Adalet sarayı önünde olması içeride adil olunması gerektiğini anlatsa da son zamanlarda adaletin bir meta gibi alınıp satıldığını iddia eden en yetkili kişilerin açıklamalarını duyarız ve okuruz.
Bütün bunlar olurken Türkiye’deki insanların en az yarısı adaletin olmadığına ve mahkemelerde evrensel hukuk ilkelerine uyulmadığına inanır.
6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’de olan depremde Kıbrıslı öğrenciler ve onlara refakat eden öğretmenler Adıyaman’ın İsias Otel’inde öldüler. Bu acı anlatılmaz.
Depremi suçlayarak bundan kurtulmak ortaçağ kalıntısı düşüncenin ürünüdür. Depreme dayanıklı binaların yapılmasını ve bunların kontrolünü yapmayan hatta çarpık ve izinsiz yapılaşmanın önünü üç beş oy alacaklar diye görmezden gelenler de suçludurlar.
Hatırlanacağı üzere daha depremin enkazı kaldırılmadan yıkılan otelin önündeki bir binaya devasa boyda Erdoğan posteri asılmıştı. Oysa ne seçim vardı ne de Erdoğan ile ilgili bir olay yaşanmıştı. Bunun tek anlamı Erdoğan’a ve AKP’ye verilmek istenen mesajdı. Bu mesajla: “ Biz Erdoğan ve AKP’nin yolunda giden vatandaşlarız” bu mesajla suçlamanın dışında kalacaklarını ve en az ceza ile kurtulacaklarını hesaplamışlardı.
Haksız da değillerdi aslında.
Geçmişte kadın cinayetleri nedeniyle yargılanan birçok erkek kravat takıp takım elbise giydikleri için iyi halden ceza indirimi almışlardı. Burada da Erdoğan bağlılığı ve AKP sevgisi mutlaka ceza indirimi sağlayabilirdi.
Kıbrıslı çocukların aileleri ve bazı siyasiler İsias Otel sahiplerinin yargılanacağı dava için Adıyaman’a gittiler. Acılarını bir kez daha yaşama pahasına otelin enkazını gördüler. Adalet istediler. Otelin kaçak eklentileri ve otelin inşasında kullanılan standart dışı malzemelerin depreme dayanıksız bir yapıya dönüştüğünü biliyorlardı. Bu da onlarca canın depremde yitirilmesine sebep olmuştu.
Birazcık vicdanı olan herkesin bu suçu işleyenlerin vicdanları rahatlatacak bir ceza almalarını bekliyor.
Elbette ki ben de bu beklenti içinde olanlardanım. Benim endişem ise adaletin alınıp satılan bir metaya dönüştürüldüğü günümüz Türkiye’sinde vicdanları rahatlatacak bir kararın çıkmayacağındandır.
Devletin başında olan Erdoğan’ın Anayasa kararlarını tanımaması ve kendi ifadesi ile bu “kararlara saygı duymaması” adalete olan güveni sarsan sebeplerden biridir.
Gazetecilerin ve muhalif kişilerin etkilerinden korunmak için sudan sebeplerle onları hapishanelere göndermesi de adalet duygusunu yıpratmış ve adalete olan güven erozyona uğramıştır.
AİHM’nim kararlarını yok sayan, Avrupa Komisyonu kararlarını takmayan Erdoğan rejimi adaletten nasıl bahsedebilir. Adaletin sağlanmasını nasıl yerine getirebilir.
Tüm bu şartları incelediğimizde ortaya çıkan tablo bugünün Türkiye’sinde adalet aramak samanlıkta toplu iğne aramaktan daha zordur. Zordur çünkü samanlıkta bir toplu iğne olduğu gerçek fakat Türkiye’de adalet olduğu inandırıcı değil.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.