yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAdalet divanından ilk kararlar - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Adalet divanından ilk kararlar – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

İsrail giderek çoktan yüz günü geçen saldırılarına hız kesmeden devam ediyor. Gazze cepesiyle soykırım hedefli etnik temizlik stratejisine devam deniliyor. Üstelik hala arkasında ABD ve İngiltere yanında Almanyalı AB ülkeleri de sıralandı. Fakat, öteki gelişmekte olan veya devlet kapitalizmin merkezli ülkelerin desteğini alamadı. Filistin halkı ise kendi için savaşacak devlet, direk tavır koyacak siyasal eksiklikle yıkım altında direnmeğe devam ediyor. Artık ne uluslararası hukuk vardı nede Güvenlik konseği. Ama Husiler Yemenden Kızıl deniz hareketleri veya Güney Afrikanın konuyu Uluslararassı Adalet divanına taşıması, onca çaresiz gibi görülen eksende yine de birileri var gerçeğini de ortaya serdi. Üstelik, batıda tüm yasaklamalara karşın sokaklar yine Filistin yanında oluyor.

Buna ek bizde de görülen tuhaflık da var. Sanki senelerin Filistin sorunu yokmuşçasına konu Hamasa indirgeniyor. Sonra daha da tutsaklaşan düşünce ile Hamas IŞİD saydamlaşmasıyla adeta konuyu gericilik ve faşizim ikilemine dek getiriyor. Bu konuda daha önceleri de benim görüşlerimi yazdım. Unutmamak gereken, Emperyalizmin devlet biçimli Faşizmin olması, yayılmacı gerçekler ve Fİlistinin resmen sömürgeselikten de öteye ilhaklaşma ile soykırıma uğramasıdır. Hamas Kasım tugayları öncesi de sadece ikibinsekiz yılından itibaren Gazzeğe oldukça fazla saldırı yapıldı. Üstelik İsrail kontrolunda yapılan seçimelri de Hamasın kazanmasına karşın İsrail bunu tanımayıp kazanan vekielrin önemli kısmını da tutukladı. Neyse, konumuz yeniden yaşanan tekrarları yazmak değil.

İsrail saldırılarla açıkta toplu imha ve zorla sürgün dahatmasını hem de batının her türlü s-desteği ile yapıyrken, Güney Afrika konuyu Asdalet divanına taşıdı. Beklenmeyen şekilde Adalet divanı duruşmayı hemen başlatı. Fakat, akılda olan iki olumsuz olgu vardı: İsrail daha baştan kararı tanımayacağını açıkladı. Başta ALmanhya İsrail lehine tanıklığa soyundu. Fakat, bulgular çok net idiç Yapılan tavırlar ve net siyasal açıklamalar vardı. İlk duruşma bitince önemli beklenti şuydu: en azından  idiyati tetbir olarak ateşkes ilan edilmesi isteniyordu.

Belirli kısa sesizlik sonrası 26 Ocak günü Uluslararsı adalet divanı bazı kararlar açıkladı. Birincisi oldukça önemli: soykırım idiyalarını görüşmeği kabul ediyordu. Gösterilen onca kanıt sonrası ret etmesi zaten kendine kurşun sıkıkma gibiydi. Fakat kısa vadeli idiyati Tetbirler ise beklendiğinin gerisinde çıktı. Ateşkes ilan edilmedi. Derhal saldırıların durdurulması da istenmedi. Ama, bir ay içinde rapor istendi. Soykırımın durdurulması talep edildi. Bir anlamda İsrail davası sürecekken, saldırıları için derhal durdurma talebi olmaması, yine de israili rahatlatı. Fakat, tarihsel olarak en önemli durum, israilin soykırım yapmakla yargılanmasına karar verilmesidir.

Diyeceksiniz “bu israilin umurunda olacak mı”: doğrusu hayır. Yine İsrail ateşkes ilanı olsa da uymayacağını açıkladı. Fakat, tarihsel olarak yine de yargılandığı konu bakımından oldukça önemli bir moral kaynağı olacak. Sonuç ise ne çıkar, bilemem. Daha önceleri bazı uluslararası kuruluşlardaki Filistin lehine kayan zeminde, direk ABD desteğini çekeceği baskısyla engelemeler olduğu da akılda olmalıdır. Uluslararası adalet divanı bir bıçak sırtı durumuna geldi. Oradaki ayrgıçların elbet nekadar hukukçu desek de yine de bağlı oldukları ülkeler de var. Verecekleri kararda dünya güçlerinin denklemi de mutlaka etki yapacaktır. Salt hukuk kuralı olmalyacak. Üstelik kararların önemi kadar, kararların uygulanmasında elinde yetkisi yok. Güvenlik KOnseğinin de son ateşkes taleplerindeki görüntüsü de oldukça bildik zayıflıktır. Yine de Uluslararası adalet divanının davayı görme kararı önemlidir. Tarihsel yeri olacak. Filistinlilere de nekadar etki eder bilmem, ama moral getireceği kesin. Düşündürücü olan, konuyu Güney Afrikanın taşıması ve batının da soykırım kabul edilen davada Almanyanın İsrail lehine tanıklık yapmasıdır. Hem de sosyaldemokrat Yeşiler hükümetinin olduğu dönemde.

Kısaca, İsrail sahadaki siyasal saldırılarla kendi gücünü denerken, beklediği sonucu hala almazken, hukuk alanında darbeği aldı. Mertanyahu hukuk tanımazlıkla zaten ylolsuzluktan kaçmak için savaş girişimine girerken, ikinci hukuk cenderesi de adalet divanından geldi. Gücüne ve batıya güvenerek şimdilik tanımam dese de ilerde bu konu hep israilin karşısına kara leke olarak gelecektir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
330AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin