Ortadoğu darmadağın. Savaş çığlıkları etrafta yayılıyor. Devletler, örgütler bölgesel güçler ve genel emperyalist yapılar hepsi bir hesap peşindedir. Son Gazze felaketi adeta salt İsrail devletinin veya Ortadoğunun deyil emperyalist gerçekliğin resmini yeniden karşımıza getirdi. Merkezileşen Gazze savaşı ile etrafta olanlar yanına tüm dünyadan da mesajlar geliyor. Birileri algı oyunu yapmsa da öz deyişmiyor. Filistin sorunu. Senelerdir uyutulan ve katliyamlar görmezden gelinen Filistin sorunu, bu defa ağırlıklı olarak Gazze düzeyinde yaşanıyor. Uluslararası hukuk veya yasaklar dinlenmeden savaş sahnesinde kulanılıyor. Herkes dilediğini vurguluyor. Açık ve net yapılanlara ve Fosfor bonbası dahi kulanılmasına rağnen, hala İsrail haklılığı duruşları sistemin temel güçlerinde bozulmadı. Bu arada bazı örgütler de yeniden duyuluyor. Bunlardan biri de Yemendeki Husilerdir. Batı ta başından bu örgüte terör damgasını vurdu. Ama, yeniden gördük ki Ortadoğu islam devletelri veya arap kesimleri destek esirgerken, Yemenli Husiler elindeki olanaklarla Filistin dayanışma eylemleri yapmaya çalışıyor. Dikat edin, Ortadoğunun yerlebir olan, en yoksul ülkesindeki kimine göre de yönetimi elde tutan Husiler Filistine destek amaçlı eylemler yapıyor. Ne ilginç, deyil mi: parmak salayarak kükreme ve sonra gemilerini lojestik destek için gönderme paradokslu gerçek deyil de Yemenin dağlık çölerin örgüsündeki Yemenden destek gelme yolunda yer aramaktadır.
Yemen, Ortadoğunun en yoksul ülkesi. Yakın tarihte hiç rahat yüzü görmedi. Batı hep Yemeni kontrol altına almak için güçlrini kulandı. Amerikan uçakları bonbaladı. Komşuları Sudiler ve BAE resmen Yemendeki karşıtlarını yok etmek için, yandaşlarına her türlü yardımı verdi. Direk müdahaleler yaptılar. Hep bir örgüt üzerine yoğunlaştılar. Husiler. Husiler ise tüm engelemelere karşın Yemenin başkentini de “Sanayı” ele “ geçirdiler..
Son ilişkilerde artık Husilerin yenemeyeceğini anlayan ABD dahil görüşmelere geçmek zorunda kaldılar. Biraz da anbargoları hafifletiler. Husiler ise Filistindeki yangına direk taraf olarak uzaktan katıldılar. Gazze katliyamına karşı israile yönelik eylemler yaptı. İHA lar gönderdiler. Hayfaya varan Dronlar ve İha araçlarıyla vurma girişimleri oldu. Öteki gerçek ise Husilerin Filistine destek amaçlı böylesi hareketlerine karşın, arap devletelri de boş durmadı. Ürdün ve Sudi Arabistan Husilerin gönderdiği iha ve dronları elerindeki savunma mekanizmalarıyla engelemeğe çalıştı. Yine de Husiler durmadı. Bu defa Kızıl denizdeki geçen İsrail destekli gemilere el koyma hareketlerine giriştiler. ABD İngiltere İsrail ve en son Norveç gemileri saldırı veya el koyma girişimlerine tanık oldular. Elerindeki olanaklarla resmen israile karşı eylemler yapmaya çalışıyorlar.
Baştan beri Batı Medyası algı operasyonlarına da hız verdiler. Husileri direk iranla özdeşleştirip, adeta terörist eksenli örgüt olarak dıştalayıp öteki kesime de destekler yağdırdılar. Husiler irana yakın olup destek aldıkları malum. Fakat, örneğin Yemenin başkenti Sanayı husilerin almamasını iran resmen istedi. Husiler dinlemeyip Sanaya girdiler. Batılılar ise Sudilerin de desteği ile kurdurtukları işbirlikçi yönetimler tutunamadı. Bir anlamda Çinin de arabuluculuğu ile bazı yumuşama dönemine geçildi.
Husiler yine de İsrail karşıtlı duruşlarını sürdürüyor. Filistine destek konusunda eylemler yapıyorlar. Batı ise israile karşı olan bu tür yapıları hep terörist diye damgalıyor. Ne yazıfk onların fonlarından veya işbirlikçiliğinden beslenen bölge kesimi de ayni teraneyi okuyor. Tıpkı zamanında israile direndiği için Teörist ilan edilen Lübnanlı hizbulah gibi. Yine de Husiler tüm baskılara rağmen güçlerini koruyor ve israile karşı elerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Tabi ki konunun uluslararasılaşması ve biraz da dar eksende kalma sonucu, deniz yolarına da baş vuruluyor. Bölgeden geçen gemilere karşı saldırılar veya el konuluyor. EN azından bu eylem bölgeği kulananlar için riskli hale getiriyor. Buna ek olarak fırsatı kulanan sigorta sermayesi de sigortalama konusunda asronomik rakamlar da istiyor.
Bu koşulları yaratan Yemenin Husileri. Savaşkanlığı ve yoksuluğu yanında ülkelerinin hala ortaçağ gerileşmesinde olan kesim. Yemen kendine has konumu nedeniyle hiç rahat yüzü zaten görmedi. Ama, kendine has direniş örgütleri de oluşturdu. Unutmayalım: Ortadoğuda tek islam eksenli ama gerici deyil Demokratik Güney yemeni de bu coğrafyada yer bulduydu. Bu deneyim, İngiliz emperyalizme karşı verilen önemli mücadelelerden biridir. Yıktırılan, geri braktırılan, aşiret ekseninde debelendirilirken, ambargolarla dış müdahalelerin normalleştirildiği Yemen, son İsrail katliyamlarında Fİlistinin anında pratik olarak yer alan Husiler gibi bir yapısıyla bölgede yerini alıyor.
Husiler her nekadar geri braktırılmış ve yıkılan Yemenin yapısı olsa da Ortadoğu Filistin konusunda takındığı tutumla birçok çevrenin istememesine karşın yaptıklarıyla haber oluyor. Bir rahatsızlık veriyor. Ne yazık Ortadoğu coğrafyasının gerçeğidir yaşanan. Hatırlarsanız, Filistin örgütü de sesini duyurmak ve sorunlarını dünyaya aşma adına uçak kaçırmak zorunda brakıldıydı. Ozaman herkes Filistin sorunu ve ilgili örgütden haberleri oldu. Şimdi de Ortadoğuda devletler İsrail yanında şu veya bu şekilde teslimiyet haasında oynarken, Husiler başka sesle eylemleriyle Filistine destek vermeğe uğraşıyor. Kağosun bataklığındaki böylesi gelişmeler, ancak yaşanan gerçeklerle birlikte ele alındığında anlaşılabilinir.