iktibasSerdar M. DeğirmencioğluTürkiye’den İsrail’e militarizm - Serdar M. Değirmencioğlu
yazarın tüm yazıları:

Türkiye’den İsrail’e militarizm – Serdar M. Değirmencioğlu

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Milliyetçiler toplumun cahilini severler. Toplum cahil değilse özellikle medya aracılığıyla cahilleştirilmesini isterler. Bir toplum kendini ne kadar başka toplumlardan farklı, bambaşka ve çok özel görürse, milliyetçi siyasetçilerin yalanlarına inananların sayısı o kadar çok olur.

Faşistler ise toplumun tümden düşünmez olmasını isterler. Başka toplumların tanınmasını, bilinmesini istemezler; bir çeşit karartma rejimi kurarlar. Gerçeklerin karartılması, aklın karartılması ve bu yolla toplumun yukarıdan üretilen yalanlara hiç soru sormadan inanması amaçlanır. Tam da bu nedenle, faşistlerin foyası biraz ışık tutulduğunda hemen ortaya çıkar.

Bir örnek inceleyelim: Türkiye’de özellikle NATO desteğiyle üretilen “yerli ve milli” faşistler, “Her Türk asker doğar!” sloganının özgün bir düşünce olduğunu sanırlar. Başka toplumlarda böyle bir slogan olamaz çünkü Türkler ezelden beri “asker millet” olarak var olmuştur. Başkalarından farklı, bambaşka ve çok özel olan Türkler aslında seçilmiş bir ırktır. Bu faşist zihniyet penceresinden bakıldığında, Türklerin kaçınılmaz olarak başkalarından, özellikle de yüzyıllardır birlikte yaşadıkları komşularından daha üstün olmaları gerekir.

Faşistler bu tür yalanları sürekli yinelerler çünkü aklın bastırılması sloganlara sıkıştırılmış kötü düşüncelerin sürekli yinelenmesiyle sağlanır. Başka topraklarda, başka toplumlarda aynı faşist sloganların üretildiğini ve kullanıldığını kimselerin bilmesini istemezler. “Her İspanyol asker doğar”, “Her İtalyan faşist bir er olarak doğar!”, “Her Alman Nazi doğar!” türünden sloganlar üretilmiş olabileceğini kimsenin düşünmesini istemezler.

Her Türk asker doğar!” yalanının bir benzerinin, dünyanın en militarist rejimlerinden birinin kurulduğu İsrail’de de olması şaşırtıcı olmaz. “Türkler” diye başlayan bütün uydurmacalar kolayca İsrail’e uyarlanabilir. Siyonist propaganda, Yahudilerin kendilerini seçilmiş bir kavim olarak görmesini ister. Onların da, tıpkı Türkler gibi, kaçınılmaz bir tarihsel rolü oynamaları gereklidir. İsrail’i kurulduğu topraklarda bir vaha, bir cennete dönüştüren bu seçilmiş insanların tüm komşularından daha üstün olmaları gerekir. En başta da Filistinlilerden!

Bu propagandaya karşı çıkan İsrailliler elbette var. İşgalin sürdürülmesinin militarizmi nasıl beslediğini söylemekle kalmıyorlar, bu anlayışın İsrail’in sonunu getireceğini de ekliyorlar. Her çocuktan asker üretmek isteyenlerin aslında çocuklara ve insanlara hiç değer vermediğini biliyorlar.

Çarpıcı bir örnek inceleyelim. Mayıs 2018’de İsrail’in tanınmış hastanelerinden birinin reklamında, “Her bebek daha doğmadan İsrail askeridir!” mesajı kullanılmıştı. Hastanenin doğumhanesi için hazırlanmış bu reklamda, kafasında asker beresi olan ve selam veren bir cenin imgesi bulunuyordu. Reklamın aşırı sağcı Makor Rishon gazetesinde yayımlanması da elbette rastlantısal değildi.

Reklamla ilgili haberinin hemen başında, “Militarizm ana rahminde mi başlıyor?” diye soran Mairav Zonszein şöyle diyordu:

Doğmamış bir çocuğun asker olarak resmedilmesi, hangi ülkede olursa olsun rahatsız edicidir. Ama bu reklam, 50 yılı aşkın bir süredir ordusu öncelikle sivil nüfus üzerinde kontrol sağlayan ve işgalci bir güç olan İsrail’de daha da saldırgan ve kötü. Ayrıca, İsrail ordusunun Gazze’de bir günde 60 Filistinliyi öldürüp 2 bin 400’den fazlasını yaraladığı ve milyonlarca vatansız Filistinli üzerinde kontrol sağlamaya devam ettiği düşünüldüğünde, zamanlaması özellikle rahatsız edici.

İyi bir hastanenin iyi askerler yetiştireceği düşüncesi patolojiktir. Üst düzey bir hastanenin, kadınların doğumhanelerini seçmelerini sağlamanın en iyi yolunun, bebeklerinin İsrail ordusunun başarılı bir askeri olacağına onları ikna etmek olduğuna inanması da İsrail toplumunun ne kadar militarist olduğunun gerçek bir göstergesidir. Sanki kadınlar doğuma yaklaşırken akıllarında yeterince şey yokmuş gibi, şimdi onlara 18 yıl sonra çocuklarının askere alınacağı söyleniyor. Politik görüşleri ne olursa olsun, İsrailli anneler (ve babalar) çocukları -özellikle de oğulları-  askere gittiğinde bir cehennemi yaşıyor.

Filistin yönetimini ve toplumunu sürekli olarak “terörist” doğurmak ve çocukları nefretle eğitmekle suçlayan İsrail, kendi toplumunun derin militarist ve şiddet yanlısı köklerini unutmuş görünüyor. Bu reklam bunun sadece bir göstergesidir.

Bu acı gerçekleri ısrarla vurgulamak gerekiyor. Bunlar, Gazze’de sürmekte olan soykırıma karşı çıkan ama “Her Türk asker doğar!” yalanına veya AKP’nin ürettiği yeşil militarizme canı gönülden inanların duyması gereken gerçekler. Hangi rengi, hangi bayrağı, hangi dini veya inancı kullanırlarsa kullansınlar bebeklerden asker, bebeklerden katil üretmek isteyenlerin hepsi birdir. Türkiye’de veya İsrail’de militarizm barışı olanaksız, düşmanlığı ise kalıcı kılar.


Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
339AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin