Türkiyenin kuruluş yüz yılını yaşadık. Sonlanmasına birkaç gün kaldı. Yüz yıl sonra TC geliş aşamasını örneklerle yaşadık. Öylesine gelişmeler oldu ki yüz yıl sonrasında ileriğe değil, tam aksi projelerdeki tıkanışla karşılaştık. Yıl boyunca hep kuruluş ilkelerinden nasıl gerilere düşüldüğü net tutumlarla karşılaştık. Laiklik ilkesinin geldiği silikleşmeden, tarikatların etkinleşmesine de siyasal, kültürel net sonuçları her alanda gördük. Ancak, yıl içi yaşananlarla verilen tehlikeli gidişatler artık normalleşmenin de ötesine gelirken, yılın bitmesine iki gün kala Sudi Arabistan Riyat kentinden gelen haber bir anda başta Kemalistleri epey heycanlandırdı. Ta baştan yanlış denilen süper kupa maçı sonunda iptal edildi. Tüm anlaşma ve Riyata gitmelere rağmen, son andaki Fenerbahçe ve Galatasarayın takındığı tutumla, maç yapılamadı. Bir anda hrkese kafasına sokmak istemediği gerçeği sokuyordu: futbolda da spor dışında siyasetin ta kendisi de var. Hem de Türkiye gibi ülkede, hem de yüzüncü yıl dönümünde olumsuzluklar sıralanırken, son anda Kemalistleri de heycanlaştıran tutum geldi. Maç tüm anlaşma ve şovlara karşın oluşan direnç, önemli maçı yaptırtmadı.
Zaten, baştan beri ko nu sakat dı. Süper kupa hem de yüzüncü yıl dömümüne gelen süreçte Türkiye deyil de Sudi arabsitanda yapılması akla gelen tutum deyildi. Aklı başında olan, bunun siyasal seçki ve ekonomik çıkar uğruna karar verildiğini de tahmin ediyordu. Zaten yıl içindeki eğitinden öteki alanlara gerçekleştirilenler, Cumhuriyetin haritası yerine başka bir siyasal görüş konuluyordu. Bu konudaa fazla tepki de gelmedi. Futbolda bunun olacağını da fazla tahmin eden yoktu. Fakat, küçümsenen olgu futbol alanında karşılık buldu. Taraftar ve giderek öteki kesimlerin kamuoyunda yer bulmasıyla sene boyunca görülmeyen direnç Futbol alanında hem de taraftarı çok olan kuluplar aracılığı ile gerçekleştirilri. Bir adın son anda maç öncesinde engelendi.***
Tarihi gerçeklerimiz var. Futbol salt spor deyildir. Siyaset bunu hep ihdiyacı olduğu anda kulandı. Portekizin diktatör Salazarı, ispanyanın Frankosu ilk önemli bilinen faşist liderlerdir. Yine Türkiyede Metin Kurt futboldaki rezaletleri kitaplaşt ırıp yazdı. Kıbrısta Çetinkayanın resmen teşkilat güçlü desteği de imkar edilemeyecek derecededir. Ayni hikayaler Latin Amerikada da bolca var. Yine Katarın para gücüyle hem de İngiltere ve Amerikaya rağmen dünya kupasıı düzenlemesini alması gibi. Son olarak Türkiye bu tarihe önemli bir sayfa ekledi. Yüzüncü yıldönümündeki Süper kupa maçı Sudi Arabaistanda yapılmak istendi. Son ana kadar olacak gibiyken, öemli direnç bunu iptal edildi. Hem iptal etme hem de yüzüncü yılda tek önemli dirençle kazanılan olay oldu. Bu ikilem Kemalistlere epey moral verdi. Öyle moral verdi ki siyasal algı abartıları dahi bolca yapılıyor.
Demek ki, futbol sadece spor deyildir. Aynen tesadüf deyil ki önce dolandırıcılık fonunda Fatih adı duyuldu. Sorgusu dahi yapılmazken, ansızın Panatinaykosun da antröneri oldu. Bunu bizim bazı yerel takkeci gazeteciler hemen paranoyla Kıbrıs algısıyla iyiye doğru diye yorumlamaları da hepsi sopordaki birçok ilişkinin aynası halindedir.
Kıca: futbol demek ki içeriğinde siyaset de var. Son maç iptali adeta Türkiye devlet içi siyasal kırılmaların bu alana yansımasından başka bir şey deyildir. Bir anlamda Yüzüncü yılda Kemalistler ve öteki muhalif kesim için moral kaynağı oldu. Umut saçmaya aday. Ancak unutulmasın ki devlet gerçeği ile örgütsüzlük ikilemi fırsatın nenreye doğru gideceği de kuşkularla dolu. Hele de yerel seçim süreci de varken.