yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKibirinde boğulan pişkinlik politikanın görüntüleri - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kibirinde boğulan pişkinlik politikanın görüntüleri – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Önemli dönemlerde ve bazen en basit görünen davranışla, gelecek tahminlerinde bulunurduk. Bunlar şimdi karşımızda birer birer yaşanıyor. Gerçekler karşılığı alınsaydı da en çok okunan ve desteklenen siyasal  anlayış da olmamız gerekirdi. Tam aksi da oldu. Bunun nedenlerini hep yazdık. Sonuçta da gerçekleşti. Fakat, daha ileriye gidip güçlenme yerine de tam aksi daha da azaldık. Hele yeni nesil çoğu anlatıklarımızı dahi anlamıyor derecesinin cendere öğrtisine sokuldu. Boşuna deyil son kitap deyişiklikleriyle öğretilen resmen yalan bilgileri pişkin pişkin makamcı savunurken, söylenen doğruların karşılığı olmuyor noktasındaydı. Bu deyiştirilen kitap bilgileri, öğrencilere öğretilip resmen yalanın idolojik duruşunun da gelecek temeleri şimdiden atılmasına acı şekilde tanık olduk.

Gerçekten, hiç uzağa gitmeyelim: Ercan Hava alanı bitmeden “muhteşem” törenle açıldığı ilanı yapıldı.. Önemli uyarılar oluyordu. Teknik bilgimiz olmayan alanda pek de deyerlendirme yapmıyorduk. Fakat, metoroloji konusunda, bilgissayarların durumu ve elektrik durumu ister istemez., oradan uçuş anındaki tehlikeleri açıklıyordu. Çok geçmeden bu eksikliklerin de yaşandığına direk tehlikelerle anlaşıldı. Ama, hala makamcı kibirine boğularak adeta dalga geçerek yine uydurma gerekçelerle kendini haklı çıkarıyordu.

İki olguyu yeniden hatırlatalım: gerek Ercan gerekse İstanbul hava alanları açılırken önemli bilimsel  uyarılar yapıldı. Bunlara rağmen yine de Erdoğan tarihlendirme günüyle açıldılar. Hem İstanbul hem de Ercan havalanları kışa girmekle denilen nerede ise tüm tehlikeli uyarışların hepsi yaşanmaya başlandı. Bile bile olan eksiklik durumlarıydı. Fakat, her konuda olduğu gibi, hava alanalrında büyük olmakla güçlü olma tutumu hep zehirletici konumla tekrarlandı. Nitekim pişkin pişkin Araıklı aynen tekrarlarla durmadan birşeyler söyledi durdu. Ama, gerçek mi, resmen yapılan “tamamlanmadı” bilgilerinin tehlikeler yaşanarak kanıtlanmalarıdır. Peki bedel var mı: tam aksi söyleyenler için..

Kısa zaman önceki başka yazımda da elektrik konusuna dokundum. Devamında da kaçınılmaz tekrrlı davranışı da yazdım. Nitekim yazıyı yazarken ki direk yargıda da kanıtlanan yirmibeş milyon doların resmen yolsuzluk cenderesinde yenmesi ve bu karar üzerine de bedelinin zamla alınacağı tamamlayıcı karşılığı, daha günler olmadan yeni elektrik zamı ile halkın cebine el atıldı. Pişkin pişkin politikacısı da bunun zorunlu olduğunu söyleyip şu yargı kararına rağmen yolsuzlukların durumundan söz edilmedi..

Derken başka bir konu da gündeme oturdu. Bu defa geri durmayan saraylıların  hikayesi halindeydi. Elerindeki Kanal T yeni şirkete sal-tılır. Söylenen miktar ise Sekizyüzbin sterlin. Hemen konuyu takip eden Serhat İncirli basit soruyu sordu: ne kadar vergi ödediniz? Yanıt şimdiye kadar verilmedi. Üstelik İngiltere hikayeleri de anlatılmaya başlandı.  Serhat da bilir ki Ersin Tatarın ve hat da babasının para konusunda epey meşurdurlar. Örneğin İngiltere İnterpol aracılığı ile Ersin Tatarı niçin arandığı konusu, muhasebecilik canbazlığı olduğu herhalde unutulmadı. Tabi nasıl kalktığı da başka bir pazarlık konusudur.

Seksenlere dek gerilersek, Ersin Tatarın babası Rustem Tatar maliye makamındayken de hava alanında çantasında altı milyon TL ile yakalandığı herhalde unutulmadı. Yine de hatırlatalım. O konunun nasıl kapatıldığı ve yakalayan Kemal Yavuz paşanın, denktaşın talbeyle “ye o ye de ben” ikilemini de yaşlı insanlarımız hatılar.

Şimdi Serhata Kutret bey de eklenince, vergi alınıp alınmadığı sorusu da sorulmaya başlandı. Makamcılar şimdilik pişkinliğe devam deyip sesizlik modundadır. Yarın açıklarlarsa da kim inanır oda başka soru. Oysa hatırlayan kimisi bana “Özkan bey, torbayla gelen dövizli paralar ne oldu” diye yazında eklememi istediler. Bunlar hep doğru olan yaşananlardır. Ama kimse istifa da etmiyor.

Ünal bey tüm olguların “imdadına yetişiyor”! tüm suçların üstüne gideceklermiş: sonuna dek takipliğini sürdürecekmiş.. Ozamabn eğer yolsuzluklar ve suçların üstüne gidilseydi, önce kendi o makamda olamazdı. Kibirin üstüne pişkinlik maskesini takıyor. Hemen başlanır: Jet sgandalı Adapas sahtekarlığı, ihalesiz elektrik alımı, daha neler neler. Ama, hiçbirinin üstüne deyil de kapatmaya veya zamanı gelince kendi alehine kulanılma nöbetinde bekleniyor. Ama, durmadan yeni faciyalar, yolsuzluklar ve yalanlarla pişkinlik sürdürülmeğe hız veriliyor. Söylenen her gerçek devamında yaşatılarak kanıtlanıyor. Muhteşem yol  ve hava alanı açıldı. Söylenen eksikliklrin yanlışların hepsi ortaya serildi. Eğitimdeki yanlış bilgiler artık normalleştirilip resmi idoloji günceliğinin dağarcığına konuluyor. Sorada tüm bunları yapanlara “utanmazmısınız denilir”. Neden utansınlar ki, bu kibirleriyle koltuğa gelmenin nedenlerini ortaya koyuyorlar.

Unutmayalım, Türkiyeleşme gerçeği içindeyiz. Şu anda Türkiyede tartışılanlara, olan gelişmelere baktıkça, neden burada aksi olsun diye düşünmüyoruz. Örnek, Tekelerin kaldırılmasınınüzerinden doksansekiz yıl geçti. Bugün Türkiye ve K. Kıbrısta brakın silinmeleri, iktidar kavgasında hegemonya kavgasına dek geldiler. Tarikat gerçekleri bize hedef ile sonucun önemli kıyas kurumları olarak dda konuşulmasını gerektiren dereceğe geldiler. Onun için bu koşuların kibiriyle koltukta yücelenler, benzin sahtekarrlığını dahi plaka deyiştirerek yapan yüce meclis başkanı olunca, bunları konuşmak deyil, bu gerçeklerin nasıl deyiştirilmesi gerektiğin başlangıcına gelmemiz şart.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin