Avrupa solunda bugünlerde adeta yaprak dökümü yaşanıyor. Bölünmeler, kopmalar, anlaşmazlıklar peş peşe geliyor. Sol içindeki bu ayrışmalar kuşkusuz ki nedensiz değil. Ukrayna Savaşı, İsrail-Hamas savaşı, göç, yabancı karşıtlığı, emek mücadelesi, sosyal adalet, iklim, sosyalist hedeflere odaklanma gibi pek çok mesele ayrıştırıcı işlev görüyor. Yörüngesini kaybetmiş solun her bir konu başlığında, kopmalara neden olacak şekilde “savrulması”nın pek çok nedeni var.
Önce son bir ayda yaşanan ayrışmalara bakalım:
SYRIZA/YUNANİSTAN: ŞEMSİYE FRAKSİYONU
En dikkat çekici ayrışma Yunan solunda yaşandı. Bir zamanların umut veren partisi Radikal Sol Koalisyon (Syrıza) resmen bölündü. Geçen ay Amerika’dan gelerek partinin başına geçen Stefanos Kasselakis, hafta sonu yapılan Merkez Komitesi toplantısında kendisini “sağcı olmakla” suçlayan parti üyelerini istifaya davet etti. Bunun üzerine SYRIZA’nın sekizi eski bakan, ikisi de milletvekili 53 üyesi istifa etti. Eski Maliye Bakanı Öklid Çakalotos liderliğindeki “Şemsiye” adlı sol fraksiyon, Kasselakis’i “Trumpist uygulamalar ve sağa kayan popülist politikalar üretmekle” de suçladı. Ortak açıklamada da “Kasselakis liderliğindeki SYRIZA’nın sol ile ilgisi kalmamıştır” denildi. SYRIZA’dan ayrılanlar Öklid Çakalotos liderliğinde yeni bir parti kuracak. 2015-2019 yılları arasında iktidarda olan SYRIZA, Yunanistan’da Haziran ayında yapılan genel seçimlerde oyların sadece yüzde 17,5’ini alabilmiş ve 300 sandalyeli Yunanistan Parlamentosu’nda 45 milletvekili çıkarabilmişti. Genel Başkan Aleksis Çipras’ın istifasının ardından, ABD’de 20 yıl yaşadıktan sonra Yunanistan’a dönen 35 yaşındaki iş insanı Stefanos Kasselakis SYRIZA’nın yeni lideri seçilmişti. Kasselakis’in sürpriz zaferi, özellikle partinin sol kanadında memnuniyetsizlikle karşılanmıştı. BBC Türkçe’deki Stelyo Berberakis’in analizine göre Çipras’ın 6-9 Haziran 2024’teki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde oy kaybedilmesi durumunda yeniden liderliğe soyunabileceğini öne sürenler de var.
DIE LINKE/ALMANYA: SAHRA WAGENKNECHT İTTİFAKI
Uzun bir süredir tartışmaların ve derin görüş ayrılıklarının yaşandığı Alman Die Linke’de (Sol Parti) ekim ayında bölünme yaşandı. Ayrışmanın başını çeken ve yeni bir hareket için partileşme süreci başlatan Sahra Wagenknecht ve 15 arkadaşı, “Neden Sol Parti’den ayrılıyoruz” başlıklı ortak bildiride ayrışma meselesini şöyle açıkladılar: “Son yıllardaki sürtüşmeler Sol Parti’nin siyasi rotasıyla ilgiliydi. Defalarca hatalı önceliklerin ve sosyal adalet ve barışa odaklanılmamasının partinin profilini sulandırdığını savunduk. Kentli, genç, aktivist çevrelere odaklanmanın geleneksel seçmenlerimizi uzaklaştırdığı konusunda defalarca uyarıda bulunduk. Defalarca partinin siyasi rotasını değiştirerek düşüşünü durdurmaya çalıştık. Bunu yapmakta başarısız olduk ve sonuç olarak parti seçmenler nezdinde giderek daha az başarılı oldu. Artık pozisyonlarımızla ilgili partide kendimize herhangi bir yer görmüyoruz. Siyasetin yönü ve ülkemizin geleceği için mücadeleyi yeniden ciddiye alma sorumluluğumuz var. Bunun için yeni bir siyasi güç, sosyal adalet, barış, akıl ve özgürlük için demokratik bir ses inşa etmek istiyoruz.” “Sahra Wagenknecht Birliği/ittifakı” olarak adlandırılan grubun kopmasıyla Die Linke önemli bir yara aldı. Alman parlamentosundaki parti grup varlığı da ortadan kalkacak. Almanya’da yaşayan yazarımız Gürsel Köksal yeni sol partinin yılbaşında ilan edileceğini daha önce köşesinde yazmıştı.
NUPES/FRANSA: MÉLENCHON VE HAVARİLERİ
Fransa’da, Haziran 2022’de yapılan Milletvekili Seçimleri’nden önce Boyun Eğmeyenler (LFI), Komünist Partisi (PCF), Sosyalist Parti (PS) ve Yeşiller Partisi (EELV) bileşenlerin oluşturduğu Yeni Ekolojik ve Sosyal Halk Birliği de (NUPES) dağılmanın arifesinde. İttifak içerisindeki “Komünistler” ile “Boyun Eğmeyenler” arasındaki anlaşmazlık giderek artıyor. Paris’te yaşayan Prof. Dr. Ali Arayıcı anlaşmazlığın temelinde diğer kıta Avrupası’ndaki sol partilerde yaşanan nedenlerin yattığını söyledi. FLI lideri Jean-Luc Melenchon’un Hamas’ın saldırılarını “terörist eylemler” olarak nitelendirmeyi reddetmesi bardağı taşıran damla oldu. NUPES “bir çıkmaz”a dönüştüğünü ileri süren PCF lideri Fabien Roussel, LFI liderliğine son vermek için “yeni bir sol ittifak oluşturma” çağrısında bulundu. Bu ittifakı EELV ve PS de desteklemek eğiliminde. PCF’nin resmen bayrak açtığı açıklamasında “Faydalı, farklılıklarımıza ve toplumumuzun tüm canlı güçlerine saygılı bir birlik kurmanın zamanı geldi” denildi. Mélenchon ise başkaldıranları “bölücüler” olarak suçluyor. Mélenchon’a göre, LFI, PS, EELV ve PCF’nin 6-9 Haziran 2024’teki Avrupa Parlamentosu (PE) seçimlerine ayrı listeler halinde girmesi durumunda, NUPES tamamen dağılacak ve sonu gelecek. Avrupa’nın en güçlü sosyal demokrat partilerinden Sosyalist Parti’nin silinerek yüzde 10’ların altına düşmesi sonrası, sol-sosyalist güçlerin bir çatı ittifakıyla ana muhalefet oluşturması dikkate değer bir tecrübeydi. Ancak görünen o ki, bu çatı ittifakı da su damlatmaya başladı.
İŞÇİ PARTİSİ/İNGİLTERE: SIR STARMER’IN SAĞ SAPMASI
Yüzyıllık partiyi sola çekmeye çalışan Jeremey Corbyn’in ayak oyunla-rıyla görevden alınması sonrası Sir Keir Starmer liderliğinde rotayı iyi-den iyiye sağa kıran İşçi Partisi’nde de ayrılık çanları çalıyor. Özellikle savaş politikaları, çalışma yaşamı ve mülteciler krizinde sağcı partilere taş çıkartan Starmer, son İsrail-Filistin savaşına ilişkin tutum konusundaki farklılıkların partiyi çökertme tehdidinde bulunduğunu yalanlasa da kopuş sürpriz olmaz. Corbyn’in 2020’de anti semitist” olmakla suçla-narak görevden alındığı İşçi Partisi’nden istifalar sürüyor.
AYRIŞMA NOKTALARI
Ayrışmalara neden olan temel kırılma noktalarına bakalım;
• Savaş politikaları
Savaş sol patileri ayrıştıran en önemli kesen olarak öne çıkıyor. Savaş ve çatışmalara karşı takınılan tutumlar, hemen her ülkedeki sol partiler arasında büyük bir kopuş nedeni. Ukrayna savaşı ve İsrail’in Gazze saldırılarında bu ayrışma daha bir görünür oldu. Dış politikada barış için çözümler bulmak yerine savaş politikalarına verilen destek solu eritiyor. En çarpıcı örnek İngiltere ve Almanya’dan. İngiliz İşçi Partisi, savaş kışkırtıcıığı konusunda iktidardaki Muhafazakar Parti ile yarışıyor. Öyle ki Gazze’deki savaşa karşı düzenlenen bir gösteriye katıldığı için Milletvekili Andy McDonald’ın üyeliğini askıya alındı.
Almanya’da Şubat’ta ‘Barış için Ayağa Kalk’ çağrısıyla düzenlenen son 20 yılın en büyük barış mitingi büyük yankı yaratırken, mitinge sol içinden de eleştiriler geldi. Wagenknecht İttifakı “Sol Parti’den neden ayrılıyoruz?” deklarasyonunda bu durum şu sözlerle aktarıyor: “Brandenburg Kapısı önünde on binlerce kişi toplanmıştı. Toplumun yaklaşık yarısının hükümetin askeri rotasını reddetmesine rağmen tüm siyaset kurumları mitinge karşı çıktı ve onu karaladı. Sol Parti bizi desteklemek yerine diğer partilerle omuz omuza durdu, mitingi başlatanları ‘sağa açık’ olmakla suçladı ve bize yönelik suçlamaların işaret fişeği oldu.”
• Sol kimlikten uzaklaşma
Sol-sosyalist partilerin bir diğer önemli handikapı parlamentolara girdikten sonra kendi değerlerinden uzaklaşarak sosyal demokratlaşmaları. Syrıza’da bu çok açık biçimde görüldü. Reformist, ilerici bir düzen partisine evrildi. Sahra Wagenknecht grubu da ayrılık deklarasyonunda partilerine şu eleştirileri yöneltiyorlardı: “Sol Parti açıkça muhalefet yapmak yerine hâlâ yumuşak dilli bir ‘Evet, ama…’ partisi olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle parti halkın algılama eşiğinin altına düşmüş durumdadır.” İtalya Komünist Yeniden Kuruluş Partisi ulusal sekreteri Maurizio Acerbo sosyal democrat Demokrat Parti için şöyle diyor: “Demokrat Parti savaş çığırtkanlığı yapan bir partidir ve birçok durumda sağdan bile daha fazla öyle olmuştur.”
• Sosyal demokratlaşma
Partilerin kuruluşunda yer alan veya varlık nedeni olan yoldan sapmak. Die Linke’de partinin kuruluşunda belirlenen “demokratik sosyalist” profilden uzaklaşıp “sol sosyal demokrat“ ve hatta sadece “sosyal demokrat” çizgiye kaymaya başlandı.
• Emek kavgasının ötelenmesi
Sağ, sosyal demokrat hükümetlerin sosyal açıdan felakete yol açan politikalarına karşı yeterli reaksiyonu gösterilmemesi de bir diğer kopuş nedeni. Bu politikalar nüfusun geniş kesimlerinin gelirine ve yaşam kalitesine mal oluyor. Sosyal adalet, gelir adaleti, eşitsizlik konusunda edilgen kalınması, bunların sadece söylemde kalması zamanla büyük bir soruna dönüştü.
• Göç ve sığınmacı politikaları
Göç meselesi hemen tüm partiler içerisinde tartışma konusu. Die Linke’deki kopuşun da temel dinamosu göç akını ve yabancı düşmanlığı oldu. Popülist dil kullanmakla eleştirilen Wagenknecht göçün sınırlanmasını savunuyordu. Almanya’ya iltica etmek isteyenlerin de hakeza.
İKİ OLUMLU SAPMA!
Sol-sosyalist partiler adım adım merkeze yelken kırarken ters istikamette yol alanlar da yok değil.
Avusturya: En çarpıcısı Avusturya Sosyal Demokrat Parti (SPÖ). Haziran ayında partinin başına geçen, hafta sonunda Graz’da yapılan kongrede yüzde 88 oyla yeniden seçilen Andreas Babler partinin dümenini sola kırdı. Sol kanadın temsilcisi Babler, geldiği günden bu yana geçen beş ayda partiye 16.000 yeni üye kazandırdı. Servet vergisi, çalışma saatlerinin azaltılması, emeklilik yaşının korunması, zorunlu ücret şeffaflığı, adil iltica politikası, barış ve tarafsızlık politikalarını savunan Babler, gıda ve konut sorununa da köklü çözümler öneriyor.
İspanya: 23 Temmuz’daki erken seçimin ardından sağın kuramadığı hükümeti İspanya Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ve Yolanda Diaz liderliğinde sol ittifak Sumar (Katılım) birlikteliği kurdu. Bask ve Katalanların dışardan desteklediği koalisyon hükümeti parlamentodan onay aldı. 3. kez başbakan seçilen PSOE lideri Pedro Sanchez liderliğindeki hükümette Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC), Katalonya için Birlik (Junts), EH Bildu, Bask Milliyetçi Partisi (PNV), Galiçya Milliyetçi Blok (BNG) ve Kanarya Koalisyonu yer alıyor. Katalanlar destek karşılığında siyasi af Basklılar ise özerkliğin daha da geliştirilmesi sözü aldı.