.YeniçağGündemden düşürtülmeyen reçete skandalına devam ederken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Gündemden düşürtülmeyen reçete skandalına devam ederken – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Reçete skandalı başladıktan sonra, konuyla alakalı bir yazı yazdım. Konunun özüne de kısaca dokundum. Toparladığım bazı bilgiler ise olayda doğru yöntem uyguladığıma da kendini en azından tatmin etim. Gerçekten uyarı şeklindeki makalemdeki görüşleri hala savunuyorum. Çökmüş, çürümüş yapımızla, elimizi nere atarsak, elimizde kalıp çirkefleşeceği gerçeği her alanda olduğu gibi, ilaç skandalarındda da aynen tekrarlanıyor. Çökmüş, çirkeflerle dolan sistemimizde, normal şekilde onca yanlış var ki nereye dokunsan, istersen gündem yaratma boluğuna da ne yazık sahibiz. Reçete skandalı da bunlardan birisidir. İşin paradoksu ise herkesin bilmesi bir yanna, fırsatı kulanıp da güncel yaşamlarında yer verdikleri konuydu. Fakat, tersi ise sanki bilmezmiş gibi de olay gündemleşip ufak ifadeyle “skandal” denilince de şaşırmış gibi davranıp v veriştirmek de kendimiz kültürünün bir gerçeğidir. Bir de bilmezlikle savrulmalar olurken, ayni zamanda her kesim maduriyet oynamaya girişir. Çünkü mutlaka kurumlaşan ve normalin de ötesinde normaleşen akışkanıkta bir sancı olması sonucu, kendini rrahatsız histeme moduna sokmaktadır.

Önceki yazımdaki konuyla alakalı makalemde de blirtiğim gibi: gündemleştirilme konusunda bazı koşulların oluşması gerekir: elbet yapılan işlemle alakalı deyildir. Birine dokunmak veya uyarma amacıyla gündemleştirilir. Yeni yasal veya ayar yapmak için duyulan ihdiyaca kamuoyun yaratma peşinde olunması. Artık köpürtme o derece oluştu ki biraz köpüğü alma amaçlı baş vuruluyor. En son olarak da gündemi saptırarak konuşulması gereken konuyu unuturma siyasal ihtiyaç olarak yapılmaktadır. Nitekim, yukarda sıraladığım olguların sonucu, genelikle tüm gündemleşen skandalların hiçirinin sonucunu görmedik. Daha kötüsü, bu skandalarda öne çıkan figürler, resmen sonradan makamcı olarak da karşımıza çıkınca, hiç hatırlayıp sorgulanma ihdiyacını duymayız. İsterseniz konu olan ilaç konusundaki son gündemleşene bakalım: labratuvarın yanması. Adapas skandalı. Tarihi geçmiş ilaçlar ve şimdi de sahte reçete. Kısa dönemlik birkaç örnek. İsterseniz, Türkiyede ortaya çıkan ve K. Kıbrısı da içeren skandaları da ekleriz. Sahte ilaçlar ile K. Kıbrıs ayağı gibi.

Bunların en azından görevde olan makamcıların hiçbiri brakın etkilenmeği, yeniden karşımızda siyasetçi ve makamcı olarak duruyor. Hem de Türkiyenin seçkisiyle. En olumsuz etkilenen örgütleer ise bu defa meslek örgütleridir. Konuyla alakalı doğrudürüs tavır koyamadılar. Tatmin edici yanıtlar vermediler. Şimdi, Etzacılar ve hekimler örgütleri en çok kamuoyu önünde yıpranan örgütlerdir. Kendi yandaşları dahi konuştuğum kadarıyla da ayni görüşte buluşuyoruz. İnsanlar ise işlerine geldiği gibi davranıyorlar. K. Kıbrıslının önemli bir duruşu da yeniden tekrarlandı. Maduriyeti oynanmayı çok seviyoruz. Her zaman kendinmi madur göstermek kolaycılığı yaygındır. Birçok etzacı madur derken, hekimler de ayni nakaratı okuyor. Tabi ki hastalar da yurttaşlık adıyla bunu söylüyorlardır.***

Bir konu daha var: Mayıs medyada prokram yaparken, uzun bir sağlık dosyası yayını gerçekleştirdim. O dönemde de etzacıların tartışması yoğundu. Konu, mezun olanların kolayca  etzane açıp açmayacaklarıydı. Bunu prokramla iki tarafı da dinletirdim. Eskiler lonca adıyla direnip herkesin etzane aşmasına karşı olurken, yenileri de “neden ozaman bizi okutunuz” sorusunu soruyorlardı. Aslında soru deyil gelecek net idi. Hızla artırılan fakülte ve mezunlar, elbet eflasyon etzahaneği de oluşturacaktı. Bu tesbitim kısa zamanda gerçekleşti. Garip bir de ilişki oldu. Bazı ünüversiteler, eski etzacıların sesini kısma adına, onları öğretim görevlisi yapıp, resmen susturdu. Olay adeta sektörel rant aşklı kuralsız bataklığına konuldu.

Ozaman da etzane eflasyonu hemen yükseldi. Müşteri azlığı ve Pazar sınırı sonucu, yeni arayışlara yönlenmeği getirdi. Yönetim de resmen göz yumdu. Hat da hekimler arası yine özel kamu ayrımlı kavgalar da hasır altından gerçekleşti. Bunun ilk önemli sinyali ise mesleki örgütlerin giderek etkilerini kaybetmesiyle de sürdü. Öyle ki birçok dalavera veya kuralsızlıklara göz yumuldu. Uyan uyarken, yeniden daha rant işdahı artı. Aynen şimdi konuştuğumuz reçete skandalı gibi. Herkes biliyor, birokrat ve politikacı da aynen bilip de işlem yerine devam diyordu. Öğreniyoruz ki zaman zaman şikayetler yapıldı. Kimse tınmadı. Bir iş başladımı ve K. Kıbrıs gibi yerde oluyorsa, sonu gelmez. Sahtekarlıklar giderek ticarileştirilir. Nede olsa burası Yasa dışı bir yerdir.

Bu koşullar güle oynaya giderken, artan etzacılar eflasyonunda yeniden üretme adına kurallar kuralsızlıklarla daha bir iştahlanınca, klasik öteki gerçek de olur. Çürkefin içinde yükselirken, çürüyen çökmüşlükte bazen gündem için de ihtiyaç duyulur. İlk yazımda da belirtiğim gibi: “hangi yere el atarsanız, elinizde çirkef kalır” boşuna demedim. İstenildiği anda ve gündem ihdiyaçlı bir kural dayatıyorsa, ona hemen dokunur, dokununca da nereye gidileceği de belli. Onun için gidişat konulan hedefe göre de sınırlanır. Ünal Üstelin şu sözü, önce kendine bakla yanıt verilmelidir. Üstelin son sulaştırma, sağlık ve baş makamdaki olanların hangisinin sona dek gidildi? Hepsi kapatıldı. En son ihalesiz yakıt ihalesindeki sayıştaylık raporuna rağmen ne oldu? Ama artık vurgunlar ve gündemler de hep milyonlarca dolarla ifade etmesi de çürümüşlüğün kokuşmuş halinin yansıyışıdır.

Şimdi herkes madur. Nerde duracağı merakı var. Bakın, nereuye gidip sonuna dek deyil, nerede durulacak. Yukardaki sıraladığım gündemleştirme nedenlerinden hangisi öncelikli olması da sorunun yanıtıdır. Fakat, şimdiden sokakta çoğunluğun konuştuğu hedef, siyasal düzenleme ve gündem sağtırma örnekleri oldukça fazlalaşıyor. Ama, nedense resmi alana geçmiyor. Ders alınmamış gibi de “daha fazla öğrenci, daha fazla etzacı, sektörel yönler rantı” politikaları hızla devam ediyor. Hele ortaklaşan konularda sesizleşip sadece istenileni konuşmak da deyim yerindeyse, bizim siyasetin modası oldu.

Kısaça, yaşadığmız ülkeği iyi bilelim. Her yanlışa veya daha söylenmeden, kolayca sanal medya şovlarıyla boğulmamak gerekir. Bildiklerimizin karşımıza örnekle gelince de şaşırmış nöbetine tutulmayalım. Burada işler böyle yürür. Hangi taşın altında deyil eliniz yaklaşınca dahi pis kokuları kolayca duyarsınız. Ama, ona buna deyil de örgütlü şekilde sistemin deyiştirilip yeni normal hayat talebi olmadıkça, bu çirkefin elimizdeki parçasıyla hep gündemde ordan oraya savrulmaya devam edeceğimiz kesindir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin