yazılariktibasGazze savaşın geleceğini değiştirecek - Harald Malmgren Pippa Malmgren
yazarın tüm yazıları:

Gazze savaşın geleceğini değiştirecek – Harald Malmgren Pippa Malmgren

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Avusturyalı-Amerikalı yönetim gurusu Peter Drucker bir keresinde şöyle demişti: “Türbülans zamanlarındaki en büyük tehlike türbülans değil, dünün mantığıyla hareket etmektir.” İsrail’de yaşananlar, geleceğimizi dünün mantığına rehin bırakmaya devam ettiğimizin keskin bir hatırlatıcısı. Bunun nedeni göz kamaştırıcı teknolojik gücümüze aşırı güvenmemiz. Devasa orduların ve pahalı yüksek teknolojili silahların her zaman çözüm olduğu inancı devam ediyor, dünya ucuz düşük teknolojili silahlara sahip küçük ordular tarafından istikrarsızlaştırılmaya devam etse de.

11 Eylül’de ABD’nin trilyonlarca dolarlık savunma harcamalarının herhangi bir hırdavatçıda satılan 5 dolarlık maket bıçağıyla alt edilebileceğini öğrenmiştik. İsrail’in 11 Eylül’ünde ise 60 dolarlık bir oyuncak insansız hava aracının, 600 dolarlık bir roketin ve 6 bin dolarlık bir paramotorun, İsrail’in milyar dolarlık Demir Kubbesi de dahil olmak üzere dünyanın en zorlu savunma sistemlerini alt edebileceğini öğrendik. Hamas sadece elektronik cihazlarını kapatarak ve günlük rutininden sapmayarak İsrail’in milyarlarca dolarlık istihbarat kapasitesinin tespitinden kaçmayı başardı. Karanlıkta kalmak, yüksek teknolojiye geçmeyi; analog, dijitali yendi.

İsrail tankları Gazze sınırına yığınak yaparken, dünya İsrailli sivillerin katledilmesine yönelik zincirleme bir reaksiyonun başlamasını bekliyor. Bu, kaldıracın boyuttan daha önemli olduğu bir Jujitsu maçına tanık olmak gibi bir şey. Hamas, İsrail’i tanklar gibi eski moda ve son derece sembolik silahlar kullanmaya kışkırtmak istedi. İsrailli rehineleri kurtarmak için en iyi teknoloji tanklar mı? Faillere en büyük zararı vermek için mi? Hayır ama İsrail bunları kullanacak, zira görsel bir güç gösterisi yaratmak istiyor. Hamas, Instagram dünyasında İsrail tanklarının kendi kaba kuvvetini sergileyen sonsuz görüntüler yaratacağını ve bunun da Gazze’nin nispeten savunmasız işgalcilerine desteği artıracağını bilerek bu konuda bahse giriyor.

Ancak Hamas savunmasız olmaktan çok uzak: tünellerinde silah, mermi ve daha fazlasını üreten 3D yazıcılar, lazer sinterleme cihazları ve üretim tesisleri var. Belki de İsrail’in gözetleme sistemlerinin Hamas’ın sınır ötesine insan taşımak için kullandığı insansız hava araçları, mühimmat ve paramotorları fark etmemesinin nedeni budur; bunlar ithal edilmedi, Gazze’de yeraltında üretilmdi. Ne de olsa bunların temel bileşenlerini bulmak zor değil. Ahmed Fuad el-Hatib’in gözlemlediği üzere Hamas patlamamış mühimmat, moloz, atılmış ya da hasar görmüş metal ve kabloları kullanarak malzeme ve parçaları yeni silahlara dönüştürüyor. El Hatib, “Buradaki ironi, İsrail Savunma Kuvvetlerinin operasyonunun dolaylı olarak Hamas’a, aksi takdirde Gazze’de sıkı bir şekilde denetlenen ya da tamamen yasaklanan malzemeleri sağlamış olması,” diye yazıyor. Görünüşe göre Hamas, “döngüsel ekonomi” terimine yeni bir anlam kazandırdı.

Batı ve İsrail açısından buradaki daha derin sorun, teknolojik hünere olan inancımızı unutamamamız. Putin’in Ukrayna’daki eski usul kara muharebesine ve hatta doğrudan nükleer tehditlerine karşı nükleer silahları kullanmanın imkânsız olduğunu çoktan keşfetmiş olmamıza rağmen hala nükleer silahlara sahip olmanın her zaman çözüm olduğuna inanıyoruz. Burada attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değmez.

Bilişsel uyumsuzluğumuzun temelinde, eski bir matematiksel formülün modern teknoloji tarafından bozulmuş olması yatıyor. Harald, Başkan John F. Kennedy ve Savunma Bakanı Robert McNamara yönetimindeki Genelkurmay Başkanlığı için Anti-Balistik Füzeler üzerine ilk çalışmayı yönetti. Bu proje daha sonra Başkan Ronald Reagan tarafından Yıldız Savaşları Girişimi olarak popülerleştirilmişti. Harald çalışmasına başladığında görevi, Sovyetler Birliği’nden gelecek bir Kıtalararası Balistik Füzeye (ICBM) Amerikan hava sahasına ulaşmadan önce karşı koyabilecek bir Anti-Balistik Füze (ABM) sistemi kurmanın maliyetinin ne olacağını belirlemekti. Soru şuydu: ABM sistemi Sovyetlerin Karşılıklı Güvenceli İmha maliyetini hesaplama şeklini değiştirecek miydi? Başka bir deyişle, Sovyetler açısından bunu sürdürmeyi çok pahalı hale getirebilir miydi? Harald, daha sonra oyun teorisi fikriyle Nobel Ödülü kazanacak olan ortağı Tom Schelling’in fikirlerinden yola çıkarak, varsayımsal bir ABM sistemi için harcanan her bir dolara karşılık, bu sistemi delmenin düşmana yaklaşık yedi dolara mal olacağı kanaatine vardı.

Elbette ABM sisteminin sahiden çalışıp çalışmadığının bir önemi olmayacak. Süper hızlı hareket eden bir ICBM’yi havada başarılı bir şekilde hedef almak ve vurmak matematiksel olarak inanılmaz derecede zordur. Yine de kaldıraç matematiği kolaydı. Ruslar 7:1 hesaplamasını anlamıştı. Reagan Yıldız Savaşları Girişimini açıkladığında, Sovyetler ülkenin karşılayabileceğinden çok daha fazla harcama yapmak zorunda kalacaklarını anlamışlardı. Bu büyük maliyet Sovyetler Birliği’nin iflasında hiç de azımsanacak bir rol oynamadı ama Sovyetler Birliği’nin çöküşü Yıldız Savaşları’nın verdiği zarardan değil, Yıldız Savaşları’na yetişmek için gereken paranın tükenme korkusundan kaynaklandı. Bu, Soğuk Savaş’ın ve Sovyetler Birliği’nin sonunu getirdi ve Richard Perle, Caspar Weinberger, Donald Rumsfeld ve Dick Cheney gibi Amerika’nın önde gelen askeri düşünürleri üzerinde kalıcı bir etki bıraktı ve bu düşünürler, Amerikan savunma politikasındaki çeşitli güçlü rollerinde bu oranı her yerde kullandılar.

Bugün Harald’ın oranı tersine döndü. Artık en az 1:7 ve muhtemelen çok daha fazla. Bu yalnızca 11 Eylül’den değil, İsrail’de yaşananlardan da anlaşılıyor. Hamas, Demir Kubbeye karşı saçma sapan ucuz roketler kullandı. Bir tahmine göre Hamas’ın füzeleri, İsrail’i kendilerine atılan mermilerin yüzde 96’sına karşı koruyabilen Demir Kubbedeki 50 bin dolarlık tamir alıcılarından 100 kat daha ucuz. Yani sade bir dille Hamas çok daha fazla roket fırlattı ve yüzde 4’lük pencereden geçtiler, zira çok daha fazlası ateşlendi. Bu kadar basit.

Bunların hiçbiri Hamas’ın ileri teknoloji desteğine sahip olmadığını göz ardı edebileceğimiz anlamına gelmiyor. İsrail’deki katliamdan günler önce, 27 Eylül’de İran Devrim Muhafızları üçüncü bir Nur uydusunu başarıyla yörüngeye yerleştirdi. Bu tamamen bir tesadüf müydü? Nur-1 ve Nur-2’den çok daha iyi kameralara sahip olan Nur-3, İran’a İsrail ve Gazze’deki olayları eskisinden çok daha hassas ve kapsamlı bir şekilde izleme imkânı, 7/24 kapsama alanı sağladı. Peki ya bu kamera görüntüleri Hamas’ın kullanımına sunulduysa? Ve bu canlı yayın ya da videoda yüz tanıma teknolojisi kullanıldıysa? Bu teknolojinin amacı belirli bir kişiyi tanımaktan ziyade insan gruplarının duygusal durumunu belirlemektir. Bu, sahadaki İsraillilerin rahat olduklarını ve bir sorun beklemediklerini belirlemek için kullanılmış olabilir mi? Böyle bir teknoloji kesinlikle bunu yapabilir ve ucuz olmasa da eskiye göre çok daha ucuz.

Kullanım alanları sadece savunma amaçlı da değil. Geçtiğimiz yıl boyunca Ukraynalılar insansız hava aracı savaşında uzmanlaşmak zorunda kaldılar. Bir yandan, başınızın üzerinde 5 dolarlık bir yoga matı tutmanın uyduları insan ısı izine karşı körleştirdiğini ve Rus varlıklarına gizlice yaklaşıp onları yok etmelerini sağladığını öğrendiler. Diğer yandan da saldırı kapasitelerini geliştirerek sadece insansız hava araçları değil, su altı araçları da ürettiler. Örneğin Karadeniz’de Ruslar, Ukrayna’ya ait “deneysel” ve insansız “Sea Baby” insansız araçlarının denizaltılara ve büyük süper güç gemilerinin alt kısımlarına zarar vermesinin ardından filolarını hareket ettirmek zorunda kalmıştı.

Ukrayna bu tür bir teknolojiyi kullanabiliyorsa, Hamas da muhtemelen kullanabilir. Bu hafta ABD iki uçak gemisini İsrail’in menziline soktu. Bu da yeni bir USS Cole vakası riskini artırıyor. 2000 yılında Zodiac tipi ucuz bir lastik botta bulunan iki intihar pilotu Cole gemisinde 12 metre genişliğinde bir delik açarak 17 Amerikan deniz personelinin ölümüne ve 40’ının da yaralanmasına neden olmuştu.

Fakat şimdilik Hamas’ın insansız hava aracı kullanımı, son zamanlarda parafoilli paramotorlara olan bağımlılığı ile ilişkilendirilmeye devam edecek. Bunlar genelde sahil beldelerinde bulunur ve bu yüzden son derece masum görünürler. İsrail’in her havaalanı ve iniş pistini gözlem altında tuttuğuna şüphe yok ama modern insansız hava aracı teknolojisi artık bu tür varlıklara ihtiyaç duymuyor. 2014 yılında The Jerusalem Post, İsrail İstihbarat Teşkilatı Şin Bet’in Hamas’ın Malezya’da yamaç paraşütü eğitimi aldığını keşfettiğini bildirmişti. Ancak paramotorların ve parafoillerin, yoğun bir şekilde gözetlenen Gazze sınırı üzerinden silahlı bir insanı taşımak için kullanılabileceği kimsenin aklına gelmemiş gibiydi.

Başka bir yerde, ucuz oyuncak insansız hava araçları İsrail’in Gazze sınırındaki pahalı gözetleme sisteminin devre dışı bırakılmasında ve tahrip edilmesinde büyük rol oynadı. Hamas bunları, İsrail’in gelen tehditleri tespit etmek için kullandığı pahalı optik sensörlerin gözlerini kamaştırmak, onlara zarar vermek ya da yok etmek için kullandı. İsrailliler bu teknolojiyi anlamış olmalıydı. Ne de olsa İsrail yapımı insansız hava araçları, daha geçen ay Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı geri almasına yardımcı olurken, Türk insansız hava araçları da Azerbaycan ile Ermenistan arasında devam eden savaşta güç dengesini derinden değiştirmişti. İnsanlar teknolojiyi açıkça anlıyorlar ama kaldıraç oranının tersine döndüğünü henüz fark etmediler.

Daha yakından bakacak olursak, bunu ABD’nin Uluslararası Silah Trafiği Düzenlemeleri (ITAR) rejimini —kıymetli teknolojilerin tamamının ya da çoğunun Amerika menşeli olduğu ve muhaliflerin eline geçmemesi gerektiği gibi yanlış bir inançla— uygulamaya devam etmesinde görebiliriz. Garip bir şekilde, Hamas’ın kuşatmada kullandığı silahların pek çoğunun ABD’nin Afganistan ve Irak’ta geride bıraktığı silah yığınlarından alınmış olduğu görülüyor. Fikri mülkiyet değerlerini göz önünde bulundurmayan ABD, imha edilmesi çok pahalı ve eve geri gönderme zahmetine katlanılamayacak kadar eski oldukları için bu silahlardan vazgeçmişti. ABD, yeterince kullanılabilir mermisi olmayan eski kırık silahlar bırakmıştı. Hamas, bu silahları onarmak ve hatta çoğaltmak için 3D baskı veya lazer sinterleme parçalarının üretilmesine imkân sağlayacak CAD (Bilgisayar Destekli Tasarım) modelleri oluşturma fırsatı buldu mu? Belki de.

Bu arada, halihazırda kırılgan olan dünyadaki güç dengesini değiştirmek ya da zarar vermek isteyenler, bizim görmezden geldiğimiz ya da gülüp geçtiğimiz teknolojileri kullanmaya devam edecekler. Ve bu tehlikeli kayıtsızlık hali sadece İsrail açısından bir sorun değil. Tanklar Gazze’ye girdiğinde ve çatışma daha da yayıldığında, bu tüm Batı için bir tehdit olacaktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin