Araya yine sıkıştıracam: zaman zaman bazı konularda Kıbrıs penceresinden bakmanın önemi ortaya çıkar. Yazılarımın birkısmında önceden Kıbrıs veya K. Kıbrıstan pencere bakışı diye ek bilgi verme zorunluluğunu eklerim. Çünkü yaşadığımız coğrafyanın bazı özelikleri nedeniyle ilgili konuda ayni düşüncede olsanız da kendi yaşadığınız konumun sonucu, bazı noktaları öne çıkarma birikiminiz vardır. Bu birikim, yazıldığı zaman da olaya deyerlendirme bakımından yeni olgular da katar. Onun için Kıbrıs penceresinden de genele gitme, bazen göz ardı edilen önemli olguların da konuya katılmasını da yaratır. Buda ek belge gibi daha zengin kaynak yaratıp gerçeklere daha da yakın olmamızı getirmektedir. Hele de son garantörlük tartışmaları, adeta Kıbrıs gerçeğini de göz önünde tutma birikimi de olması çok önemli uyarılar da getirmeye adaydır.***
Türkiyenin Gazle olalyında ansızın seçenek olarak garantörlük önerisi yapması üzerine, Türkiyede tartışmalar oluştu. Elbet en önemli yanlış da devlet eksenli politik duruşun ağırlığında olmasıdır. Halbuki Türkiyenin konuyla alakalı sicili oldukça kirli. Fakat, olay Türkiye gerçeği ile deyil, AKP li olup olmama veya karşıt ile yandaş ilkeleriyle yapılmaya uğraşıldı. AKP önerdiği için devlet içi Kemalist eksenliler hemen eleştiriğe geçtiler. Yandaşlar ise “mükemmel öneri” diya havada kaptılar. Kısır tartışma sertleşince de Kemalist devletçi yelpaze hemen Kıbrıs ayağına geçtiler. Bunun iyi kulanılan politik eylem olarak savunarak, AKP nin Gazleyle alakalı yapamayacaklarını belirtiler. Klasik Türkiye devlet eksenli ayrışma oluştu. Genel Türkiye garantörlük siciliyle konuşmadılar. Örneğin daha yakın Türkiuyenin idlipte cihatcıalrla alakalı garanti vermelerine nedense dokunmadılar. Çünkü, Türkiye devletçi politik kesimler Kuzey batı Suriye konusuna hala deyinmemekte direnmektedirler.
Garamtörlüğün anlamı: güvence vermektir. Var olanı koruyacaklarına dayir sözlerdir. İkincisi, bu konuyu ilgili tarafların da kabul edip, Uluslararası boyutlu anlaşmayla geliştirip kurallara bağlamaları şart. Son nokta da garantörlüğün uluslararası gereksinim sonucu oluşmasıdır. Tüm bu özelikleri biz Kıbrısta yaşadık. Öyle yaşadık ki atmış ylında herkes Taksim veya enosis beklerken, Cumhurieyt doğumu oldu. Öyle doğum yapıldı ki daha baştan sakat dı. Garantörlü cumhurieyt bağımsızlığı oldu. Sistem içinde kalması için güvenceleri üçlü garantörlükle verildi. Bunlar Kıbrısta konuşulmadan Londra anlaşmalrına konuldu.
Bu konu pek hatırlatılmak istenmez. Sadece adı vurgulanır. Onun için hala Türkiye resmi kesimi ve gidrek halka da ezberletilerek Türkiyenin garantörlük hakları diye banbaşka ezber tabulaştırıldı. Oysa müdahale dahi olurken, TC Meclisi adeta savaş ilanlı karar alır ve net şekilde bir fırsat kulanma şansı olarak değerlendirir.
Sonuçta, Türkiye adaya çıkar. Garantörlük hakları derken, aslında onları hiç dikate almadı. Dünya da göz yumdu. Bir anlamda Atmışta dondurulan taksim tezi yeni şekliyle ilhaklaşma yönünde ielrletilmeğe başlandı. Garantörlükte Kıbrıs cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün tesisi var. Ayni zamanda Türkçesi yazılmayan İngiltere üstlerinin de korunma güvence madesi de var. Fakat, öyle bir belek kaybın oluşturdular ki şimdi ünüversitelerimizde dahi Kıbrıslı Türklerin hat da KKTC nin garantörüymüş gibi anlatılır ve kitlelere de inandırılır. Çünkü bu yanlış üzerinden K. Kıbrısta yeni banbaşka yapılanışla yol çoktan alındı.
Odenli net olan konu, hala başta Kemalistler hep Ecevit mitiyle de bunu bağımsız başarı olarak idolojikleştirdiler. Yazılı metne rağmen yalan söylemenin tabusunu ve çıkarını oluşturdular. Nitekim amaç Kıbrıs cumhuriyetinin toprak bütünlüğünü koruma olmasına karşın, banbaşka şekliyle K. Kıbrısta yeni yapılanışla bu ilke yerlebir edildi..
Ayni şekilde son Suriye konusunda Astana zirvesinde, Türkiye idlip için garantör oldu. Oradaki ağır silahları topayacağını ve cihatçıların Suriyeğe saldırılarını engeleyeceği imzası var. Bunu da tutmadı. Tam aksi, idlipte afkanistan tipi emirlik oluşturma adımları devam ediyor. Taşınan ciahtcılar oralarda yerleştirilip nifus yapısı da yerlebir edilmektedir.
Yukarda verdiğim iki örnek, Türkiyede ve bizde ya tartışılmıyor veya kolayca yalanla banbaşka garantörlük hakları manzumeleri oluşturulmaktadır. Gerçek açık metne rağmen, yasaksal tabu yasağı adeta paranoyaalaştırılıp şok tedaviyle şizoflrenlendirildi. Bu gerçekler varken, şimdi de hiç öneri dahi gelmeden, ortaya atılan Gazle garantörlük konusu elbet şansı yok. Ancak, sistem tıpkı Lübnanda Hizbulahı silahlandırma adına asker gönderilmesi tarzı tavırlara baş vurabilir. Ama, özellikle israilin Gazlede Türkiye garantörlüğünü kabullenmesi imkansızdır. Zaten karşılık da bulmadı. Amaç Gazleği koruma veya denetleme deyil. Batı ile İsrail Gazlede etnik temizlik ile katliyam politikası gütmektedirler. Bu bilinne gerçektir. Kötü olan Kemalistlerin de olaya bakarken, sanki Kıbrıs konusunda gerçek uygulama yapmış gibi Eceviti ileri sürüp de kıyas yapmalarıdır. Bu kavram kargaşası ise Türkiyedeki kuram karmaşası ve politik merkezi devlet tabusal sıkışmasının nedenli kısgaca konulduğunun resmidir.