yaklaşımlarKemal ÖzkaramTrol dünyanın yarattığı kuraklık ve bataklıklar - Kemal Özkaram
yazarın tüm yazıları:

Trol dünyanın yarattığı kuraklık ve bataklıklar – Kemal Özkaram

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Çevrem da, zihnim da devasa bir şantiye alanı gibi… trol orduları her şeyi üst üste inşa ediyor. Zaman üstüne akrepsiz bir saat, insan üstüne sahte bir devlet, medeniyet üstüne yoz bir sermaye, erdemin üstüne hırs, sevgi üstüne nefreti yığıyor.

Bu üst üstecilik içimizde bataklık, dışımızda da kuraklık yaratıyor. Yaşam hakkı hiç olmadığı kadar zora düşmüş fakat cılkı çıkmış kalbimizde umut yeşertecek bir mücadele alanı bulamıyoruz… gönül başka, zamanın ruhu başka söylüyor.

İnsanın zamanla ilişkisi, kişi onun içinde yol aldıkça değişirmiş… mesela çocukken dünyanın kötüye gittiğini duyardım ama ne olduğunu idrak edemezdim. Çünkü bana göre dünya savaşları çoktan geride kalmış ve ben uygarlığın “barış sağlanmış” en iyi dönemine doğmuştum.
Sahi, bana savaşların normal olduğunu kim öğretti çocukken? Silahlanmanın bizi birbizden ama en önemlisi içimizdeki bencil hırstan koruyabileceğine kim ikna etti?

Korku ve tehdit ikliminin sükunet içerisinde yaşamanın tek yolu olduğuna razı olduğumuz günden beridir yaşamı ilham alarak değil, ibret alarak yaşıyoruz. Evren ile aramıza, sağkalıma dayalı bir matris örüyoruz.

Kalbimizde elikanlı bir din, zihnimizde manipülatif bir medya, üstümüzde devletler, devlet içinde emperyalizm, emperyalizm içinde kapitalizm, kapitalizm içinde devlet, devlet içinde Neo-Liberalizm.
Evren ile aramızdaki sağkalım matrisinin kodları bu şekilde örülür, hipersonik silahlarla denetlenir, krizlerle yönetilir.

Bu matris evrenin kumaşından olsa da ahengine aykırıdır, aslına başkaldırıdır… ve mikrodan makroya, içindeki her şey bu dengesizlikten nasibini alır. iklim krizi, su stresi, toprak bozunumu, hava kirliliği, azalan ormanlar, resifler, soyu tükenen hayvanlar, mülteciler, açlar, köleler ve yozlaşan insan ilişkileri.

İçimizdeki bataklık ve dışımızdaki kuraklık…

Tükete tükete karşı konulamaz kademeli bir yok oluşa doğru sürükleniyoruz.
Ben bunları okutmaktan da yazmaktan da yoruldum mesela. Katil öldürmeye, hırsız çalmaya, cehalet büyümeye, yozlaşma genişlemeye devam ediyor.

Bakın! Burada, Kıbrıs’da! yanı başınızda olup bitenlere bakın… sizce da yaşam giderek trolleşmiyor mu? Yaşam hakkı hiç olmadığı kadar dara düşmedi mi? Tek tek saymama ne gerek var. Hepimiz her şeyin farkındayız ve hiçbir şey yanlışlıkla olmuyor.
Bataklık da, Kuraklık da aşırılıktan oluşur. Ve bu orantısızlık yaşamın her alanına işler. Sizce da her şey aşırı değil mi bu memlekette?

Cehalet, Bilen İnsan’ın bilgelik yolunda en kadim yoldaşıdır… fakat ne cehalet içine dönüştüğü şeyin failidir, ne de bilgelik içine düştüğü durumun kurtarıcısıdır.
Bizi kurtaracak şey, binlerce yıldır örülen bu matrisde tutsak bir kuş gibi göğüsümüze kafeslediğimiz Erdemir. Kalpdir. Sevmekdir. Barışdır.

Şüphesiz yaşamı kutlamayalı çok oldu… ve şüphesiz yaşamı kimse bize bağışlamayacak. Onu söküp alması gereken sensin, benim, bizik.

Yaşamı ibret alarak değil, ilham alarak yaşamak istiyorum!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin