Son Nijer askeri darbesi ve Rusyada yapılan Afrika zirvesi, dünyada yeniden Afrika kıtasının hegemonya mücadelesini tartışmaya getirdi. Nijer darbesiyle Sahrançölü ülkelerindeki batı kolektif ve özellikle Fransanın bölgesel durumu sorgulandı. Rusyadaki zirve sonrası ise kıtadaki yeniden dönüşün mesajları alınıyordu. Fransa bir anlamda, tarihsel Afrika sömürgecilik döneminin önemli gerileme sürecinin de tanığı oluyordu. Özellikle Nijerdeki darbeyle, Fransanın kendi elindeki bölgelerin tehlikede olduğunu da işarat etmektedir.
Fransa, tarihi Sahra bölgesi sömürgeciliğinin son günlerdeki önemli gerilemeler yaşanmaktadır. Kimine göre bu bölgenin en önemli ülkelerinden olan Nijerde de son darbeyle sinyaler pek iyi deyil. Konu eğer salt günlük gelişmelerle ele alınırsa, mutlaka önemli bazı durumları da görmezden gelmeği de yaratır. Bu nedenle kısa yazımda, Fransanın bizat kendi çektiği tetikle nasıl başarı ile başlasa da sonunda bu duruma gelmenin, ibratlik emperyalist sömürgeciliğin aynası halindedir.
Fransa, günümmüz Sahra çölü macerasının temel başlangıcı, yakın tarihe dayalı hamlesidir. Kuzey Afrikada Libyada Kadafi son döneminde özellikle DFransaya iyi olanaklar verdi. Elbet, Kadafi de sezdiği yeni projede ayakta kalmak için bu davranışa geçti. Fransaya öylesi yakınlaşmak istedi ki yapılan seçimde yeniden kazanmak için eski Fransa başkanı Sarkoziğe otuz milyon dolar cıvarında yardım kaynağı dahi sundu. Fakat yine de Kadafi bildiği emperyalizme kendini kanıtlayamadı..
Sonuçta, Fransa Libya müdahalesinde ilk dış müdahaleği gerçekleştirdi. Havadan ilk füzeleri Libyaya yağdırıp Kadafiği katletirdi. Bu hamlesiyle istenen Kadafinin devrilmesini de yaratan develtlerden biri oldu. Ama, başarı gibi görülen hamle, sonuçtan Fransayı her alanda vurmakta gecikmedi. Özellikle de Libyada. Nitekim Libyada iyi bir etkisi olan Fransa, Kadafii sonrasında ayni durunmda kalmadı. Brakın yeni durumda güçlenmeği, Libyada başka ortaklarla yeni bir kağosu yaratılar. Bu kısa zaman içinde Sahra çölündeki tüm ülkelere taşındı.
Libya “başarısı” aslında yeni bir tehlikeği de getirdi. Oluşan çözülme ve yeni siyasal hamlelerle cihatçılar güçlendi. Çok geçmeden Sahra çölündeki ülkelerde de etkin olmaya başladı. Bu bir anlamda Fransanın bölgeğe daha müdahil olmasını ve asker göndermesini dayatmakla karşıt gelişme olarak tetikledi. Fildişi müdahalesi ile de Fransanın bölgesel çanlarını çaldı. Fildişi askeri direk müdahalesinde Fransa dilediğini başkan yaparken, öteki ülkelerden işler de olumsuzluklar da oluşmaya başladı.
Son olarak Mali ve Burkino Fasoda da Fransa resmen kovuldu. Bu durum Sahra çölerindeki Fransanın geleceğini tehlikeğe soktu. Nijern bu nedenle bölgedeki önemli kalelerden biriydi. Gerek olan askeri üstler gerek se uranyum ve altın maden zenginlikleri Fransa için ülkeği önemli hale getiriyordu. Bir anlamda, Libyadaki hamle sonuçta Nijere dek uzadı.
Fransa zorda. Tarihi klasik sömürge ve sonradan yenin sömürge bölgeleri kayediliyor. Ülke içinde de tedirginlikler yaratmaya başladı. Makron içteki protesto dalgasına bir de dıştaki kaybedilen hegemonya alanlarını da hızla ekledi. Afrika kıtasıysa, resmen yeniden dünya gündemine oturdu. Rusyayı Ukraynada sıkıştıran batılı emperyalistler, Afrika ayağında Rusya Sovyetlr sonrası yeniden askeri yönle merhaba diyordu. Bu arada ekonomik alanda da Çin iyice yerleşmeğe başladı. Kredi vererek ve yagtırımlar yaparak Çinin ekonomik hegemonyası epey artı. Konuşulmayan Afrika bir anda birçok gelişmeyle resmen dünya gündemine oturmaya başladı.
Fransa başta kendi en iyi ortaklarından Kaadafiyi hançerlerken, başardığı hamle ile aslında eldeki bulgurdan olma noktasına geldi. Buda, politikanın önemli cilveleridir. Başardım derken, istediğim oldu diye elini ovuştururken, birden eldeki yerlerin de ayağın naltından kayıldığına tanık olursunuz. Siyaset böylesi kurallarla pratikte şekillenme gerçeği de vardır.
Kısaca, Fransa sömürgecilikteki işdahı ikili sonuç verdi. Kendine para yardımı dahi yapıp seçilen Sarkozi, ihanetin alasını yapıp Kadafiyi hançerledi. Tersine dönen durum ise bu durumu tersine çevirdi. Fransa için ne Libya eski Libya, nede Sahra çölün devletleri gül bahçesidir. Bir hamlenin kazanmış gibi olan durumu, birden tersine kağosa dönüşmenin tarihin tanığı olarak yaşamaktayız. Onun için Nijer yazımda da belirtiğim giii, eğer Nijerdekiler dünyada önemli etkisi olmasa batı medyası hiç haber yapmazdı. Nijer darbesi kısgacı, aslında Sahra çölü devletlerindeki nifus alanı mücadelesinin bir önemli halkasıdır. Fransa ise çektiği tetiğin mermisinin kendine dönmesinin günlerini yaşıyor.sonuçts