yaklaşımlarÖzkan YıkıcıEk sahnelerle, siyasal yeniden gündeme gelen siyasetler - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Ek sahnelerle, siyasal yeniden gündeme gelen siyasetler – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Herhalde, size “ara bölge, yeşil hat, tanpon alan” nedir açıklaması yapmamı beklemiyorsunuz. Pilenin Kıbrıs sorunundaki yeri koşulunun da analizi için de zaman harcamayacam. B.M. kararları ve uluslarası hukuk birlikteliğinin ne olduğunun tanımlanmasına da ihtiyaç yoktur gibime geliyor. Veto ile zaman istemenin ayni olmadığını herhalde biraz kendi kendi kendine düşünenlerin bildiğini zannediyorum. Provakasyon ile gerçeklik ilişkisi üzerinden de yarum yapma konumuna da şimdilik baş vurmak niyetim de yok. Hele de provakasyon, şovenizim ve yalanla insan hakları bağlamını da ele almayan çaba göstermiyecem.

Ben bunlrı yaparsam, en azından dikkatli okuyucularımın bundan sıkılacağını ve daha kötüsü kendilerini ahmak ve cahil yerine koyacağını da düşünerek girişteki sözleri yazdım. Alışılan ve tekrarlanan bu sahneler, ne yazık ki bazı kesimler dışında, sanki ilk ve birbirinden koparılıp kendince yorumlanıp üstüne şovenizim ve yalan eklenerek siyasal oyuna da çanak tutmak görev halindedir.

Fakat, bazı durumları hatırlatmak da en azından konuları bağdaştırıp analiz yapanlara yararlı olacağını da biliyorum. Örneğin, son pile yol olayı ile birlikte sadece bu konuda birçok olgu birbirine karıştırılıyor. Devamında ayni dönemde olan öteki gelişmeler de bize mesaj alınma koşulunu da dahatıyor. Taksim sahası krizi, Varosideki birçok müdahale hamlesi, Karpazda manastırda mescit yapma girişimi, Apostolos Anreyas papazı önündeki kelime şahadet getirme hamlesi, Yetmezmiş gibi diyanet ve vakıflar eksenli gericilik çağrıları peşpeşe geliyor. Sanki her şey yolundaymış gibi de durmadan veriştirme yarışı oluyor. Tabi koltukta oturanların nasıl atandığı, buradaki kordinasyonculardan elciğe yapılan tutumalr da ortaklaşmanın şerbeti olmaktadır.

Bunların toplamına şunları da ekleyelim: bir farkla, bunlar pek konuşturulmaz. Türkiye gerçeği ile yaşatılanların elbet birlikte deyerlendirilmesi de önemlidir. Ayni anda Kuzey Batı Suriye, ırak, Libyada da nelerin geliştirildiği bilgileri burada hiç bilşinmez. Oysa benzer gelişme hamleleri var. Suriyede durmadan yeni topraklar talep edilirken, Libya karışımı adeta çözülmez yumakta dolaşıyor. Üstelik Türkiyede de bu konuda hiç bilgi verilmez. Sadece arada ölen askerlerin haberiyle yetinilir. Tabi Libya olursa, Barış Pehlivan gibi de hapsi bulursunuz.

Türkiyenin dış politikasını hiç bilmeme hem burada hem de Türkiyede temel muhalefet duruşudur da. Fakat, Kıbrısta özellikle bazı kişilerin de şaşırtıcı yorumları var. Takıntı ile çıkar karmaşalı bir yorum dizisi de gördük. Bunun en iyi oyuncusu da Kutlay Erk oldu. Annan planı dönemi TC devletini örnek göstererek, bugün de K. Kıbrısta Pile konusunda yine “Erdoğana rağmen” deyip adeta bir paranoyla döngüde dolaşıyor. Söz konusu olan dönemdeki devlet içi çatışma ile günümüz TC devlet yapısının nedenli farklılaştığını ne yazık anlamama duruşundadır. Üstelik ne acıdır, bazen Türkiyedeki bazı muhalifler de önemli konularda Erdoğana rağmen mi kuşku sorularını yöneltmesi de çaresizlik veya çıkar beklemenin sonucudur.*****

Yukarda birkaçını sıraladığım gelişmelr bizi başka noktaya dek taşır. Örneğin, sanki Erdoğan fedeerasyonu kabul edip görüşmelerin de hızla başlayacağı beklentisi yeniden ponpalandı. Tıpkı kısa zaman önce Erdoğanın Esatla el sıkışıp barışacağı lafları gibi. Halbuki hem Kıbrıs hem de Suriyede olasılık denilen görüşmeler ile yapılan hamleler pek de ayni mesajı vermiyordu. Belirlenen de pratik olma gibi önemli sonuç da ortaya çıkar.

Geçen yazımın önemli bir  noktasını da belirtmekte yarar var: madur olan veya hak algısı bulunan bazı kavramlarla şovenizim tetiklenmektedir. İnsan hakları, tekileştirme ve uluslararası hukuk bunlardan birkaçıdır. Hele de “Kıbrıs cumhuriyeti yoktur” denilip de sonradan Garantörlük imgesi konulması da banbaşka bir oyun kuralı haline sokuldu. Halbuki kavramlar net. Olanlar ise ortada. Ama silikleştirip ve “biz herşeği yaparızla” güçzehirlenmesi olunca, işler tamamlanıyor. Bu arada Gürleyen Cafere de sormak gerekir: yol yapım ihalesi nasıl oldu? Türkiyede verilen ihale veya direk olan yol yapan şirket konusunda diyecek sözünüz var mı? Görüldüğü gibi salt Pile ile son olay sınırında kalınsa dahi öyle probaganda algıları anlatmaya yetmez. Tabi yine önceki yazımdaki gibi. İç politikada söylenenlere yalan ve güvenilmez denilirken, ayni kesimin iş dış politika ve saldırganlığa elince neden sorgulanmadan doğru kabullendiği ikilemine de dikat çekmek, yanlış olur mu?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin