Bayram sonlarırken trafik cinayetleri peşpeşe geldi. Bazı yakın tanıdıkların da başına gelen bu süreç, oluşan acılarla konuşulma yörüngesine girildi. Duyulan acı ve kolay hedef gösterilerek suçalamalar gırla gidiyordu. Ama, dönüp de baktığımızda genel siyasal konumun ve yerleşen yaşam şeklinin adeta parçası gibi yaşanan gerçeklerle karşılaşmadan da olamıyor. Nedense yaşam kültürü bize ısrarla gerçeklerle konuşmamağı, günlük fenomenlerle oyalanmağı gerektiğinde yalana da baş vurarak konulara bakmağı ne yazık kültürleştirdi. Trafik sorunu da bunun sadece bir halkasıdır. Sistemin tüm kurallarını adeta trafik faciyasında da kolayca buluruz. Öyle buluruz ki halan konuşurken bile sorgulamadan kaçma tutumundan da vazgeçmiyoruz.
Bayram sonuyla yoğun trafik cinayetleri duyma haberine geldik yeniden. Hele de adı dahi “ölüm yolu” koyulan yoldaki dört ölüyle oluşan trafik katliyamı, ister istemez insanları konuştujrdu. Düşündürtü. Ama, sorgullama hep alışılan gerçeklikerle oldu. Gerçekleri ret ederek, görmezden gelme ve sistemle özdeşleştirmeden kaçarak bu acı üstünden yorumlar yapıldı. Bazı doğruları yakalasak da genel K. Kıbrıs tümden varım kurumsallaşmasıyla eleştirmek, sorgulamak noktasına gelinmedi. Buda gerçeklerdenn koparak ama acı ve yaşananla çırpınmanın önemli aşmazıdır.
Fazla lafla makalemi doldurmayacam. Trafik en son katliyamına bakalım: zaten başlangıçtan olayın olduğu yere “ölüm yolu” adı boşuna simgeleştirilmedi. Kaza veya felaketin gece olması ise karanlığın içindeki yol trafik yetersizliklerinin hangisini isterseniz alıp kulanıma hazır haldedir. Yoların yetersizliği, ışıksızlıkla başlayan sıralama, felaketi yapan kesimin durumu ile genel sosyal ve somut ulaşım yaklaşımının tümden yanlışıyla karşılaşmak çok kolaydır. Fakat, alacağımız yok! Bu sıralamalar dahi can kaybı yanında istediğiniz eksikliği, yanlışı alıp baane olarak sunma kolaycılığını da getirir. Giderek genel gerçek yerine, bir olguyla tümünü açıklamak aşamasına gelinir.
K.Kıbrısın yolarında araba sürmenin diken üstünde olduğunu herkes söyler. Sürücülerin tutumu da olayın öteki yüzü. Başka bir açıdan konuya girecek olursak, ehliyet fiyatlari asronomik. Fakat, yollarda ehliyetsiz ve sigortasız araba bulmak da gayet kolaydır. En ufak denetiminde ise yüzlerce sayılan hatalı sürüşlerin olması da tesadüf deyildir. Ek olarak, kontrol edilirken, ışık yakıp öteki şöferlere uyarı verilip dikkatli olunduğu tutumu da arada mutlaka konulmalıdır.
Daha basit noktaya gelelim: en basit trafik işareti dahi ışık olarak yolda olmaması, tabelaların bulunmaması, gece aydınlatna olmaması sürpriz deyildir. Kurallara uymamak, yoların bozukluğu ise meyhane masasının garnötürü gibidir. Yolda giden arabanın tarlada yürür gibi olması ise gayet münasiptir. Sürücü konusu ise darmadağınıklı. Üstelik ülkemize öyle bir nifus yığılıyor ki bunlar ulaşımda yeni sorun birikimi de yaratıyor. Kamu taşımacılığının katledilmesiyle ve gereğinden fazla nifus yığılması sonucu yollarda şu veya bu şekilde arabaların oldukça kabarıklaşmasını da oluşturdu. Ek olarak, kiralık araba veya direk satışlarla da sektörleşmesi sonucu güzel tatlı rant da oluştu. Fakat, yığılan nifusun kültürü ve buranın trafik kurallarını da bilmemesi yeni hançerli koşullar yaratmaktadır. Toplamını ise yollarda görmek mümküün.
Ayrıca sürücülükte paraya bakıp kurala önem vermeme sonucu da sürüşlerdeki yol gerçeğinde karşımıza gelir. Yeni Nesil gerçeği, torpilin gayet güzel işlemesi gibi konumlar da adeta sürüşlerdeki felaketi de tetiklemektedir. Yasa konulmasına rağmen uymamak oldukça kolay haldedir. Hele de torpili veya tanıdığınız varsa, işiniz tamadır. Bu arada oluşan felaketlerin bazısında ceza dahi verilmemesi veya adamına göre işlem olması da belirli kesimi daha bir şımartıp yollarda geniiş alan yaratmaktadır.
Bir anlamda Trafik sorunu da K. Kıbrıs gerçeğinin bir alt yapı ortamıdır. İlişkileri ve davranışları oluşan kültürleşme anlayışının yollara yansıyışıdır. Yasa denilince de her alanda olduğu gibi adamına göre kuralı işlemektedir. Fakat, bu konuda da güzel rant var. Uygulanan gelişi güzel ama ilhaklaşma süreçli nifus sorununun da yansıyışı şeklindedir Öylesine teslim olundu ki artık buradaki işbirlikçi yönetim bu konuda sözü dahi kalmadı. Sadece ölüm halerinde fırsat bulundukça cenazelere gitme davranışıyla yetiniyorlar.***
Bayram sonrası tatilden tam çıkılacak geceden gündüze geçilen anda, ölüm yolunda feci trafik katliyamında dört kişi öldü.Her nenden sizi sistemin bir sonucuna taşır. Acı olunca da alışılmış gerçek teslimiyetinden sıyrılıp batan acıyla konuşulur. Sonra unutulur. Ayni yola devam denilir. Hele son dönemdeki ihale yollarının da Ankaraya verilmesi ile K. Kıbrısın cinayet trafiğinden rant sağlayan geniş kesim de hakını alıyor. Tüm bunlar, acılarıyla yaşayanlar kalırken, yeni olumsuzluklarla sanki normalmiş gibi yaşama da devam edip gider. Mobil kameralar veya yüksek rakamlı ehliyetler çok tatlı para kazandırır. İnsan hayatının sözü olur mu? Sorumluluk istenen yolda sorumsuzluk ve son dönemin alkol ve uyuşturucu damıtmalarla da adeta daha sürüşten “bu gidicidir” dedirtecek noktalarda dolaşıyor. Son trafik katliyamı acısı bizi sistemin gerçekleriyle boğarcasına bataklıkta debelleştirdi. Ama, yarın yeniden unutup öteki gelinceğe dek de izleyerek hayata devam demekten başka çare de bakmadılar.