yaklaşımlarBurak KurtcebeTarih yazımının önemi - Burak Kurtcebe
yazarın tüm yazıları:

Tarih yazımının önemi – Burak Kurtcebe

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

“Muhtemelen bildiğimiz birçok şey yalandan ibaret. Ama tarih öyle kurgulanmış ki gerçekle yalanı ayırmak neredeyse imkânsız hale geliyor.”

Emrah Sefa Gürkan hocamız bir sohbetinde böyle bir cümle kuruyor tarihle ilgili…

Muhtemelen ulus-devlete bulaşmış bütün tarih yazımlarının ortak bir gerçeği bu …

Amerika, Britanya, Türkiye, Yunanistan ya da Fransa tarihi olması bu yorumun doğruluğunu değiştirmiyor.

Hepsinden önce “gerçeğin hala devrimci olduğunun” bilincinden hareketle, devrimci tarih yazımının Kıbrıs’taki sol siyaset açısından önemini not etmek gerekmektedir.

Zaten işgaller, savaşlar ve müdahalelerden birbirine karşı güvensiz, kendi esas gücüne güvenmeyen hep dışarıdan bir destekçi ya da “kurtarıcıyla” birlikte hareket etmek zorunda hissetmesiyle de adanın bugünü böyle oldu biraz…

Güçlü olduğunu hissettiği zaman yaptıkları biraz da bundan belki de…

“Kurtardık-kurtarıldık” edebiyatı ve muhtaçlık hikayelerinden beslenen milliyetçi hamasetin aksine tarihin kendisi bir tokat gibi yüzümüze vurmaya devam ediyor.

Ne Türk milliyetçilerinin iddiaları gibi 1963 yılında Kıbrıslı Elenlerin Kıbrıslı Türklere “saldırmasıyla”, ne de Elen milliyetçiliğinin iddia ettiği üzere 1974’te başlamayan bir sorun Kıbrıs sorunu. Ve iki tarafın iddia ettiği gibi emperyalizme karşı değil, emperyalizmle birlikte yapıldı çoğu şey.

Kıbrıs’ın emperyalizm açısından stratejik olarak önemli bir bölgede bulunduğu iddia edilebilir. Tarihin her döneminde de emperyalist odakların ya da dönemin lider sömürgecisinin ada üzerinde devamlı olarak bir hakimiyet sürme siyaseti olduğu da bilinmektedir.

ABD ve İngiltere’nin Orta Doğu egemenliği planları içerisinde hep bir önem teşkil etmiş yerdir Kıbrıs.

15 Temmuz darbesini de böyle okumak gerekli. Yıllar önce taraflara sunulan ve çifte ENOSIS’i (adanın kuzeyini TC, güneyini Yunanistan’ın işgalini öngörüyordu) tanımlayan Acheson ’un önerisi yeniden gündeme geliyor ve ABD koordineli olarak TC ve Yunanistan ile birlikte bir filmi daha hayatın perdesine aktarıyor…

20 Temmuz 1974’ten sonra emperyalizmin sürekli hakimiyet isteği ada üzerinde başarılı olmuştur. Oluşan verili durumda NATO’nun (yani ABD) ve İngiltere’nin (üsleriyle) adadaki amaçlarına ulaştığını söylemek gerekmektedir. Hatta Türkiye ve Yunanistan’ın da amaçlarına ulaştıkları söylenebilir.

Emperyalizm kendi Kıbrıs sorununu insanları yurtlarından ederek, öldürerek ve hatıralarından kopararak çözmüştür. Yine emperyalizmin çözeceği bir sorun yaşananları yasallaştırma ve kendi geçmiş hatalarını aklamaktan öteye bir anlam kazandırmayacağı gibi, bizim mücadelemiz açısından da çok büyük bir farklılık getirmeyecektir. Bunun bilincinde olup mücadele pratik hattımızı emperyalizme bırakmadan emperyalizmin çözeceği bir soruna değil, halkların kardeşçe ve el ele vererek aşacağı bir barış isteğiyle belirlemeliyiz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin