Kıbrıs iktibasNidai MesutoğluCTP içinde AKP’nin Truva atı var mı? – Nidai Mesutoğlu
yazarın tüm yazıları:

CTP içinde AKP’nin Truva atı var mı? – Nidai Mesutoğlu

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiye’de Çanakkale yöresinde olan topraklarda Yunanlılar ve Troyalılar (Truvalılar) arasında bir savaş olduğu Homeros’un İlyada Destanında da anlatılır.

MÖ 500 yıllarında Akhalar (Yunanlılar) Truva şehrini kuşatırlar. 10 yıl süren kuşatmada bir sonuç alınamaz Bunun üzerine Akhalıların komutanının aklına bir savaş stratejisi gelir. Tahtadan büyük bir at yaptırır. İçine de en seçkin askerlerini yerleştirir. Tahta at şehrin kapısına bırakılarak ordu geri çekilir. Truvalılar atı içeri alırlar. Bu şekilde tanrının kendilerini ödüllendirileceğine inandırılırlar. Gece atın içinde saklanan askerler dışarı çıkıp şehrin kapılarını açarlar ve Akhaların şehre kolayca girmelerini sağlarlar. Savaşı Akhalar kazanır.

Bir savaş hilesi, savaş stratejisi olarak anlatılan bu olay günümüzde “kaleyi içerden fethetmek” anlamına gelmektedir. Bir örgütü çökertmek veya onu istediğiniz şekilde yönlendirmek istediğinizde örgüt içine sızdırılan kişilerle bunu yapabilirsiniz.

Türkiye’de 70’lı yıllarda öğrenci özellikle MİT bu şekilde Sol örgütler içine ajanlarını yerleştirerek örgütün hareketleri hakkında bilgi toplamak ve onların takibini yaparak etkisiz hale getirilmelerini sağlamıştır. O dönemin en ünlü olan MİT ajanı Mahir Kaynak’tı. Mahir Kaynak sol örgütler içine sızdırılmış hatta örgütün yönetim kadrolarına bile girmeyi başarmıştı.

Bu yazının daha iyi anlaşılması için uzunca bir giriş yaptım belki. Ancak gerek uzak tarihte gerekse yakın tarihte bu iki olay bizlere ışık tutmaktadır. Bu yüzden düzene muhalefet eden tüm örgütlerin bu konuda çok dikkatli olması gerekir.

CTP’nin kuruluş programında da düzene muhalefet eden bir kitle partisi olduğu yazılır. Kurulduğu günden sonra Türk Yönetimi tarafından kabul görmeyen programının hayat geçirilmemesi için türlü ayak oyunları yapıldı. Tehditler ve karalamalarla bir anlamda başarılı da oldular.

2002 Yılında Türkiye’de AKP iktidara geldi. 2003 Yılı’nda geçiş kapıları açıldı. Daha sonraki süreçte Annan Planı ile federal çözüm umutları yeşertildi. BU süreçte CTP başkanı Mehmet Ali Talat ile Erdoğan arasında işbirliği gelişti. Bu ilişkiler samimi miydi? Hayır. Gerçek daha sonra anlaşıldı ama kaybeden yine Kıbrıslı Türkler oldu. İki lider de birbirlerini kullanmak peşindeydi. Erdoğan bunu iyi becerdi ve istediğini elde etti.

Erdoğan daha sonraları Kıbrıs Politikasında U dönüşü yaptı. “Eşit egemen iki devletli çözüm” dayatması ile görüşme sürecini tıkadı. Kıbrıslı Türkleri Türkiye’ye muhtaç duruma getirdi.

Son yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine açıkça müdahale etti. Tatar’ı Cumhurbaşkanı seçtirdi. Federasyon ve çözüm yanlıları bu müdahaleyi hazmetmediler. Erdoğan’a tepkiler açıkça görülmeye başlandı.

2021 yıllına gelindiğinde 20 Temmuz için Kıbrıs’a gelen Erdoğan programına Meclisi de ziyaret edecekti. Bu süreçte Erdoğan’a duyulan tepkiyi göstermek için bazı muhalefet partileri Meclis’e gitmeyerek protestolarını göstermeliydiler. Meclise katılmamam kararını ilk TDP aldı. Gözler Erhürman’ın başında olduğu CTP’ye çevrildi. O zaman dışarıya sızan bilgiye göre Erhürman bu boykota karşıydı. MYK’nın bu doğrultuda karar alacağını düşünen Parti Meclisi müdahale ederek kararın Parti Meclisinde alınmasını sağladılar.

Yapılan parti meclisi toplantısı 4 saat sürdü. Alınan karar meclise katılmama şeklindeydi. CTP Meclise katılmadı.

Bu karara en çok Erhürman üzüldü. Daha sonraları katılmama kararını Erdoğan’ın Kendileriyle görüşmemesine bağladı. Tabii kimse inanmadı. Tepki Erdoğan’ın açıkça seçimlere müdahale etmesiydi.

Bu yıl Erdoğan yine 20 Temmuz nedeniyle geldi. Protokol içinde olan Erhürman havaalanında Erdoğan’ı karşıladı. Bu bir diplomatik nezaket olamazdı. Bunu nezaket ve diplomasi ile açıklamak doğru değildir. Karşı tarafın tavrına göre davranmak esastır.

Peki ne değişmişti de bu karşılamaya katılmıştı?

Erdoğan’ın Kıbrıs politikası tıkır tıkır işliyordu. Yine iki devletli çözümden bahsetti. Yine CTP ile görüşme planında yoktu.

Aslında işin gerçeği Erhürman tıpkı Mehmet Ali Talat gibi Erdoğan’ın emrinde olmasıdır. Bu bağlılığı açıkça göstererek, Erdoğan’ın icazetiyle iktidara gelebileceğini biliyor.

Erhürman’ın hiçbir konuşmasında AKP’yi veya Erdoğan’ı eleştirdiği görülmemiştir. Hep üstü kapalı konuşmalar yapar ve ne şiş yansın ne kebap politikası uygular. Açıkça Erdoğan’ı hedef alan konuşmalara katılmadığını ifade etmekten de geri durmadı.

Kıbrıslı Türklerin iradesine ipotek koyan Erdoğan’ın politikasının yanında olmayı sürdürmesi Erhürman ve ekibinin AKP’in Truva atı olduğunu akıllara getiriyor.

CTP tabanı ve gerçekten federal çözüm isteyen CTP üyeleri bu durumu sorgulamalıdırlar.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
332AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin