yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKısa beyin fırtınasında dalgalanmak - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kısa beyin fırtınasında dalgalanmak – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Günümüzde kısa zamanlı çalışanların beklediği iki olgu var. Askari ücret ve hayat pahalılığı ile maaşa yansıhacak oran. Bu ezber haline geldi. Üstelik altı ay sonrası yılın ilk artışı olacak. Bir de bayram öncesi maaş ödemesi vardı, o gerçekleşti. Elbet hala yazıyı yazarken beklenen de fayizlerin halidir. Şaşalı ilanlarla gelir gelmez denen Şimşeğin koltuğa oturduktan sonra, nasıl bir şimşek çakacağı da merak konusudur. Nede olsa konuşulan dövizin durumu vardır. Tekleşince de ekonominin geneli deyil de güncel işimize geelenle uğraşmağı da çoktan alıştık. Bunlar bir anda ekonomik gündemimizin parlayıp sonra normale dönecek beklentilerdir. Üstelik unutmak veya dondurtmak için de belli ki önümüzdeki hafta da tatile hem de bayram tatiline gireceğiz. İşin böle bir kolayı da var.

Artık genel ekonomiden koparıp günü gelince konuşulan emek eksenli konular oluştu. Askari ücfret ve hayat pahalılığı oranıyla eşelmobil yansıyışı olmaktadır. Öyle bir normalleşti ki bu olguların gerçekleşmesindeki eksenin artık gerçekliği dahi konuşulmuyor. Örneğin, kulanılan eksen olan hayat pahalılığı veya eflasyon rakamının gerçekle alakası dahi sorgulanmıyor. Yönetim bunu açıklıyor, sonra da gerek askari ücret gerek se  maaşlara hayat pahalılığı olarak eklenmesi gerçekleşip, yeniden hayat devam ediyor. Oysa söz konusu olan ölçeğin gerçekliği sorulduğunda tuhaf bir paradoks ortaya çıkar. Kimse açıklanan hayat pahalılığı oranının gerçek hayatla alakasının olmadığını da kolaca söylüyor. Tabi muhteşem parti rozetli olup çıkar beklemiyorsa.. Ama, bu yanlışın direk maaşlara yansıma pratiğini de birlikte sorgulamaktan hep kaçıyor. Bazısı daha ileri gidip, yansıyacak oranın dövizle kıyaslayıp ne kadar kaybedildiği hesabını da çıkarıp kendince avuntu veya ah çekmeler olmaktadır.

Belli ki sistem kendi istediği kuralları uygulamada başarı kaydetti. Öyle ki başlangıçtaki askari ücret belirleme ilkelerini herkes unutu. Eşelmobil uygulanırken uyarılan sakıncaların net yaşanmasının da anlamı yok. Artık kazanmak yerine alma veya deyiştirme yerine en iyisine ulaşma ilkelerini Neoliberalizim en kritik kriz döneminde dahi “başarıyla” uyguluyor. Halbuki seksenler başı otomatikleştirilmek istenen ve ek ilkeleri de olan ister askari ücret ister se maaş artış dönemi süreçleri böyle söylenmiyordu. Konulacak yaşamla bütünleşen kurallarla hayat pahalılığı belirlenecek. Sepet tek eksenli ve istenildiği gibi olmayacaktı. Ayrıca, büyümeden veya ulusal gelirin artması karşılığında refah payı veya konsolideler de gerçekleşecekti. Tümden bunlar yok edildi. Ayrıca, herkesin nedrede ise buluştuğu “eflasyon rakamlarının ısmarlama olma” sonuçlarıyla karşılaşıyoruz. Denemelerle ve bilimsel karşılaştırma yanında güncel yaşanan sokak pahalılıklarıyla zaten bu öğrenmeğe yetiyor.

Başlangıçtan şunlar da uyarıldı. Ismarlama artışlar eğer üst devlet aygıtına brakılırsa, keyfi olacak. Üstelik pazarlık yapma veya çalışanların örgütsel mücadele etme gerçeklikten de koparılacaklardı. Bu konuda bazı sendikalar uayrılar yaptı. Otomatikleşme ve yönetime silah verilmesi, ilerde epey hak kaybetme zemininin de oluşacağı kesin denildi. Nitekim, şimdiden Türkiyede açıklanan askari ücretin iki önemli uyarıcı gerçeği var. Birincisi, seçim sürecinde Erdoğanın açıkladığı Yirmibin rakamının yanıdan bile geçilmeğen askari ücret açıklandı. İkincisi ise açıklanan askari ücretlrin yoksuluk çizgisinin altında kaldığı gerçeğidir. Oysa zamanında başlanırken ki durum en azından yoksuluk sınırının ekseninde veya üstünde askari ücret açıklanıyordu. Aynen bizde de böyle gerçekleşiyor. Bu Konu da konuşulmaz.

Önemli sınıfsal bir başka açıdan. Oransal olarak eskiden en alt tabakalı askari ücret alımı oluyordu. Oysa şimdi iki yönden bu kural da kırıldı. Hem askeri ücret altında çalışan nifusun yarısını dahi geçtiği ortada. İkincisi de kaçak veya yasa dışı koşullarla çalışan sayısı net olmayan emekçi de daha kötü askari ücret altında çalıştırılmaktadır. Buda sermayenin emek sömürüsünde epey kar sağlamasını sağlıyor. Göçler ve öğrenciler K. Kıbrısta epey emek sömürü ekseni alt yapısı oluşturulduğu her yerde karşımızdayken, hala resmi açıklamalarda bunlara sağlamama gibi tuhaf başka gerçek de vardır.

Kısaca, neoliberal kapitalist model başlangıçtaki hedeflerine en azından emek sömürmesi, sosyal hakların gerilemesi, mücadeleleri kırma ve yeni alt göçmen emek sömürüsü yaratma hedefelrini tüm dünyada gerçekleştirdi. Mücadeleyle kazanım ve örgütlü mücadele yerde otomatiğe bağlayıp resmen olay toplumsal pazarlık ilkesini de kaldırtı. Buna uyduruk gerçek olmayan rakamlarla da konunun dilendiği gibi kullanımını da sağladı. Hem istediği rakam ilan etme hem de otomatiğe bağlama ile birlikte yeni bir emek sömürme tipi kural geliştirildi. Buda örgütlü mücadeleden uzaklaşan çalışanları sanki lütuf gibi gelen her ayarı bekleme dışında seçeneğini de yok yaptı.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin