yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYol ayrımında Türkiye rejim seçimi - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yol ayrımında Türkiye rejim seçimi – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Artık Türkiyedeki seçimlere çok az kaldı. Gün saymanın da sonuna geldik. Ertesi gün Pazar, sandıklar kurulup oylar atılacak. Öyle bir seçim süreci geçirildi ki resmen anormal seçim nasıl olurun kitanbı yazıldı. Her türlü entrika ve baskıların oynandığı arenada probagandalar uçuştu.. Devlet olanaklı, rejimin dönüşme son hamleli seçim dönemi, normal olmayan ne ararsanız oldu. En son Muhareme yapılan resmen müdahil davranışla seçimden çektirilmesi ile eksik kalacak sanılan siyasal davranış da gerçekleştirildi. Tüm bunlar önemli bazı gerçeklerin sonucudur. Türkiyedeki kökleştirilen rejimin niteliği, geleceğin rejimsel yanıtı, kurumsalaşan yapının seçim anlayışı, devlet olanaklarının her türlüsünün kulanılırken öteki kesime yasak ve baskılarla engeler konulma ikilemlerinin nedenli etkili olma süreci yaşatıldı, yalanların en kocamanı, algının en çirkini, tarafcılığın en kutsanmışlık versyonu, din ve ırkçılığın siyasal karşılığının sahadaki gerçeği hepsi yaşatıldı. Muhalefetin nasıl sıkıştırıldığı, söylemedikleriyle yalanla nasıl yargılatılıp siyasal mahkumiyete sokulduğu pratikelri oldukça zengindi. Bunalrın halktaki artık inanılmaz bıtkınlığının aonucu da düne dek beyenmedikleri lideri de seçenek olarak coşkuyla alkışlamaları da işin öteki gerçeğidir.

Dikatinizi çektimi; tüm dünyada seçimler yapılırken hele de başkanlık seçimlerinde hiç olmazsa, liderler ekranda buluşturuulup tartıştırılır. Oysa Türkiyede brakın buluşturulup tartışılması, uzaktan selamlaşma dahi gerçekleşmeyen bir dönemle seçim süreci yaşatıldı. Peki önemli bazı doğru sorgulamalar da yok mu: örneğin, Türkiye son dönemde önemli sert bir depremle coğrafyasının bir bölümü yerlebir oldu. Bu durumda kurtarma durumunu bir yana itersek, depremdeki yıkımda resmen yönetimin aldığı yanlış kararların da faciyada önemli etkisi olduğu kesindi. Yetmedi, yardım etmesi gereken Kızılayın dahi yardım deyil de yardımı satığı da yaşandı. Bu felaket yanında başka felaketler de yaşandı. Alınan müjde kararlarında altından felaket ve ölüm çıktığı birçok örnek vardır. Mafyalar ise ciritin de ötesine geçip, resmen dümyanın çeşitli mafyaları Türkiye alanında hesaplanır hale geldi. Hele de bazı iç çelişkiler nedeniyle Pekerden başlayan itirafların sistemin nedenli çöktüğü kirlediği de ortaya serildi. Ama hukuk falan aramayın. İdiyalar soruşturulma yerine görmezden gelindi. Ama bazı kişilerin ilerici ve aydın olması nedeniyle suç uydurma adına aylardır hapse atıldığı günelri de yaşadık. Nitekim, en önemli korkulardan  iri de seçimin son geesinde dahi bazı sandıklarda aktif olacak kişilerin de eskiden yaptıkları gibi tutuklanma davranışların olmasıdır.

Seçim resmen anormal koşullarda  gerçekleşeceği kesin. Bir ülke düşünün ki seçime gidiyor. Normalde seçim güvenliğini ilgili devletin içişleri bakanı sağlayacak. Oysa Türkiyede daha ilk baştan içişleri bakanının yeni paralel yapıyla seçime müdahale yapısı oluşturduğu ve sandık sonucunu dahi lehine göre tavır koyacağını açıklıyor. EN kötüsü, Türkiyede sandık güvenliğini devlet deyil de muhalefetin koruyup koruyamayacağı tartartışmaları kuşkularla doludur. Birçok hinoğlu hin oyun hala peşpeşe geliyor. En son RÜTK üyesi İlhan Taşçının TRT ile yaptığı açıklamayla daha bir kuşkuları ateşledi. Ama, tüm bunlar gerçeği deyiştirmiyor. Türkiye seçime gidiyor. Seçim sonucu nasıl olursa olsun, rejim geleceği gibi önemli bir siyasal yöneliş veya devamlılık getirecektir. Aynen Kıbrısa da yansıyacağı gerçeği ile olacak.

Kıbrısta durum başta sesizce geçiştirilmek istendi. Birçok pis kokunun sert dalgalarla sahile vurmasına rağmen, çoğunluk sustu. İdiyaların ayuka çıkıp gazetelere yansımasına rağmen, işin içinde olan makamcılarımız hiç tıslayacak durumları olmadı. Her Türkiye çirkef dosyasında “sağlıktan paraya” her dalda Kıbrıs ayağı da çıkıyordu. Buradan gitme veya burada organizyasyonla gizletilip yeniden piyasaya sürme kuralları oynandığı vurgulandı. Yasada olmayan “yasak kitap veya müzik dinleme” yanlışı arayan polisimiz ve savcılarımız, tüm bu evrenselleştirilen çirkef konusunda kalemlerini oynatmadılar. Ama hep “türkiyenin içişlerina karışmayalım” diyenlerle, hala hamasi bağlar işbirliği lafazanlıkları yapanlarla olaylar hep yok saydırtıldı. Ama, şimdi kaçınılmaz olarak konuşuluyor. Ne acıdır, çoğu istek veya korkuyla doludur. Gerçeklerle alakaları hiç yok. Zaten gerçekleri deyil de kim kazanacak kuşkularıyla dolu sohbetli yüksek sesli gürültü şeklinde geçmektedir. Buna şaheser krevatlı muhalefet de işbirlikçi koltukçular da dahildir. Hele seçim sürecinde K. Kıbrısta olanları pek yazıp veya eleştirmek isteyen de çok az kişi oldu.

Kısaca, Türkiye seçimlerine artık gidrek saatler kaldı. Ama kuşkular artıyor, umutlar ise canlanıor. Böyle bir tuhaflıkla normaleşen zamanda akıp gidiyor. Çok kalmadı. Pazar günü oylar atılacak. Ardından yeni tartışma ile sonuçlar ve gelecek konuşulmaya başlanacak. Derin ekonomik krizlerin boğma drecesindeki etkisiyle de işler şu veya bu şekilde yolunu bulmaya da uğraşacak. Suyu boşta braksan da artan miktarıyla selleri oluşturacağı da kesin.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin