yaklaşımlarÖzkan YıkıcıŞeker gibi hafta sonrasındayız - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Şeker gibi hafta sonrasındayız – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Geçen hafta resmen “Şeker gibi” konularla haftamız geçti. Üstelik Şeker simgeli konular da eklenerek adeta süsleme tamam oldu.  Bir yhandan yeniden hortlatılan ve devamı gelen Şeker Bankla alakalı uluslararası şirketle yapılan anlaşma ve buna resmen bağlantılı olan sağlık protokol konuları bilindiği derecede gündem oldu. Susanlar ve yapanlar ise ayni yörüngede Şeker Bayramından “pardon” Ramazan bayramından kalan şekerleri yemeğe devam ediyordu! Sonunda klasik işleyiş sürdü. Cuma gününe geldik. Kimisi inandığı, kimisi de sırf birilerine görümüp birşeyleri alma adına Camilerde namaz kıldı. Hafta sonu tatili de geldi. Buna ek gün de ekleniyordu. Bir Mayıs. Gerçi emek hakı veya konuyla ilgili sokakta ses verme, işçilerin sorunlarını tartışma falan artık tarihselleşti. Çünkü, sosyalist seçenek olarak siyasal deyişim çizgisi oldukça tırpanlandı. Çoğunun kafasında dahi yoktu. Yine de işçilerin mücadele gü gününün tadını çıkaranlar oldu. Ama meydanlarda ve konuları haykırmada deyil, piknik yerlerinde marazilerle medyalarda şov yapıp “yoksuluk edebiyatı” uydurma yarışındaydı. Bizde de Bir mayıs mitink ile gerçekleştirildi. Fakat, ne Fransadaki gibi sert nede Türkiyedeki klasik biber gazı yeme durumu hiç düşünülmeyecek derecede yaşandı. Ufak bir “barış” veya artık Güneyde de hisedilemeğe başlayan hayat pahalılığına dahi müdahaleler de arada yer buldu. Ama şenlik ve geleneksel katılımcıların gün anlamıyla gelmesiyle yaşatıldı.

Sonunda hafta sonu tatil sonlaıyor. Yeniden acaba brakılan yerden mi devam edilecek ufak kuşkuyla tekrardan normale dönüyoruz. Yine “yüce mecliste” boy göstermelerle işler devam edecek. Bu arada tatilde Sandığa gidip oy kulanma devam dendi. İşçi bayramında yine işçiler çalıştı. Hem de en alt düzeydeki işçiler. Bunlar artık normal halde sürerken, zamlar da sırasını elbet aldı. İnternet konusunda tam da normele geçerken, çaktırmadan telefon ieltişim ağındaki internet zamı da Y.50 oluyordu. Olsun, dondurulan zamanda olduğu için protesto demeçleri de eğer verilirse, geç de olsa bir muhaliflik zorunluluğu olarak yapılacaktır. Kesin olan, yeniden normal zamana dönüyoruz. ******

Şeker gibi bir haftayı geride braktık. Devamı gelirmi, bilmem: ama bazen gerçekleşip gündem olmayan ve zamanla yeniden zorunlu gerçekleşme ile gündem olma olayını Şeker gibi bir kuruluş geçen hafta bize hatırlatı. Bu Şeker sigorta olayı gerçekten tam bizlikti. Seneler önce hem de kendi koydukları kurala, yasaya uymayacak şekliyle, Yönetim kurulundan biri uluslararası şirketle malum sağlık sökterlü bir anlaşma yapıldı. Sonradan bunun yönetim kurulundan da habersiz olması nedeniyle mahkemeye gidilir. Birilerinin pasaportları dahi alınıp yurt dışına çıkmaması sağlandı. Mahkeme devam ediyor. Böylesi olaylarda elbet mahkemeler kolay kolay bitmez. Hatırlarmısınız ikibinlerdeki muhteşem Cumhurbaşkanlığı yolsuzluğunu? Çoğu unutu. Mahkeme ne aşamada kimse takip etmiyor. Tam dört cumhurbaşkanı saraya girip çıktı. Onun için Şeker sigorta hikayesi de mahkemede sürünürken, anlaşma yapılan uluslararası şirket, koydurtuğu büyük tazminatı talep edince işler karıştı. Resmi gazetede anlaşılmaz biçimde yeni bir anlaşma denildi. Oysa iş mahkemede. Ama yasadışılığı tazminatla da bağlayınca, işler karışık. Sayıştay falan derseniz onlar ömürlerini derebeyleştirme peşinde…

Sağlık sektörcülüğündeki bu hamleler hep sürdü ve sürecek. Şirketle hasta getirme sektörlüğü zaten hep savunuldu. Sektörcü Ahmet diye birisi de her zaman kalkınma ve para kazanma diye pazarladı. Pandemide veya ilaç dahi bulunmazken sektörcüler çıkıp sağlık sektörü diye probaganda yaptılar. Nedense hep bu tip konularda karşımıza bir Ahmet çıkıyor. Tesadüf mü bilmem.

Sonunda düne dek pratikte resmen uygulayarak gerçekleştiren hekimler de artık anladılar ki iş cidi. Öyle cidi ki tıpkı öteki konularda olduğu gibi içte oluşturulacak rant sonradan dış sermayeye çevrilip elerinden her şey alınacaktır. Hekimler sendikası bir açıklamam yaptı. Ama kutsal Şeker yönlü anlaşmaya dokunmadan. Çünkü başta kendilerinin de onay verdiği taşaronculuk ve kendi örgütleriyle danışmalı istihtam konusu, artık elerinden gidiyor. Üstelik epey meslektaşları da sözleşmeli veya taşarona dek uzanan uygulamada. Açıklama ile birçok konuya dikat çektiler. Fakat, zamanında bunlar öylesine uygulandı ki kamuoyu hiç alakadar olmadı. Söyledikleri çok önemli konulardı. Ama temeldeki sağlığın zaten uygulanmayan kamusallıktan sektörleştirildiği ve yasadışı esnek kuralların da uygulandığı özüne fazla dokunmadılar. Artık makamcılarımızın yetkileri sadece yandaş alma ve imza atıp teslim etmek sürecinde olduklarını herhalde farkında deyiler. Her şey zamanında karşı çıkılırsa anlamı olur.

Kısaca, geçen haftamız, şeker gibi geçti. Bol bol yalanlar atıldı. Arada çıkan bazı gerçekler ise gereken karşılığı bulmadı. Hala her makam her mesleki elit sistemden aldığını koruma ve Türkiyeye dokunmadan yerinde kalma peşinde. Siyasal duyarlılık yandaşa göre paylaşıma dek gelindi ise direnç de pek olmaz. Ozaman da iş resmen atıp tutan ama sisteme dokunmadan kendi kendine döngü yaratan metyatiklere kalır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin