yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDoktora karşı saldırıdan yola çıkarken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Doktora karşı saldırıdan yola çıkarken – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Dünkü yazımda da belirtim: tasarladığım konulardan birisi de Mağusadaki doktora karşı bıçaklı saldırıydı. Fakat, İmamoğluna Erzurumdaki saldırı önemi nedeniyle konuyu bugüne en azından brakma kararı verdim. Doğrusu da iyi oldu. Nitekim, dünkü konuya ufak bir ekleme yapacak olursam: Erzurumda imamoğluna taşlı saldırı yapılıp polis de seyrederken, saldırı sonrası taplo da bunun yanıtını veriyordu. En başta içişleri bakanı en azından siyasal ahlak tutumu adına geçmiş olsun demesi gerekirdi. Onu brakın yapmaıı öyle bir lafazanlık kalabalığı yaptı ki adeta içişleri deyil de suçişleri bakanı olduğu imajını yaratı. Bilmem, K. Kıbrısta bizim “politikacılar” en azından Ekrem imamoğluna geçmiş olsun mesajı çektiler mi? Bu dahi konunun önemi kadar, siyasal duruşların da nerelre geldiği, işbirliliğinin nedenli körleştirip sağırlaştırıldığının yeni kanıtı olarak not düşülmesine yardımcı olundu.****

Gelelim konumuza: K. Kıbrısta hafta sonu Mağusada bir doktora kliniğinde bıçaklı saldırı gerçekleşti. Dikat edin; doktor Mağusa hastanesi çalışanı ama saldırı Kliniğinde dneiliyor. Devamında doktor elbet bıçak olunca yaralandı. Açıklamalar peşpeşe şüpesiz gelecekti ve geldi. Kınamalar ve tepkiler de oluştu. Ama, arada başka bilgiler de geldi. Çünkü saldırıya uğrayan kadar, saldırıyı yapan da olayın öteki tarafındaydı. Onun hakındaki bilgiler ise ibretliktir. Bize sistemin insan cinayeti gerçekleştirecek kişiliği nasıl yaratığının da öteki madalyon yüzüdür. Bunlar deyrelendirmelerde mutlaka yanyana konmalıdır. Çünkü tek yanlı deyil, olgularla birlikte sistemin aynasına ulaşmamız gerekir. Bıçakla saldırı elbet savunulamaz. Bu net gerçektir. Fakat, olayı yaratan koşullara evrildikçe içinde genel sisteme dek ulaşmamız da kolay olur. Örneğin Türkiyedeki gibi deyil elbet. Çünkü Türkiyede açıkça şu dahi söylendi “eskiden doktorlar bizi dışarı atarken, şimdi biz doktorları dövüyoruz” ifadeleri pratiklerle de dolduruluyordu. Oysa K. KIbrıstaki son olay saldırının olma gerçeği kadar, saldırıyı yapanın hangi ruha sokulduğu eski birikimlerle de yavaş yavaş sıyrılıyor. Örneğin önceden avukat da dövüldü. Konu hakında avukat neden açıklamadı. Polis de bir şey söylemedi. Yıllar öncesi başarılı olurken birden akıl hastahanesine kapanma süreci de var. Tüm bunlar tek olayla deyil sistemsel sorguya dek uzanan bir gelişmeler dizisi var.

Doktor ise Mağusa devlet çalışanı. Yani hastahanede çalışıyor. Yine Klasik K. Kıbrıs gerçeği ile kliniği de var. Yetmedi, bazı idiyalara göre iskelede açılan son hastahanelerden özel olanıyla da ortaklığı vardır. Bi anda genel ösağlık sistemimizi de karşımıza taşıyor. Tüm bunlar saldırı kınanırken öyle ceza artırma ile günü kurtarma dyeil, resmen önce sağlık ve genelde çürüyen, çöken ve cıvık cıvık olan sistemin resmen artık çöküşünü de anlayarak deyiştirme gerçekleriyle buluşmamız önemlidir. Aksi taktirde güçlü olan mesleki örgütlerin ses çıkarması dışında genel bütünselik olmadan her olayda ses çıkıp sonra unutulan döneme yine dönüp takılırız.***

Şimdi yine yıllar öncesi bir doktor saldırısıyla konuyu açmaya geldi. Çok deyil ama yıllar öncesidir. Kırsal alandaki sağlık merkezinde olay yaşandı. Bir anormal görülen kişi doktorun boğazına sarılır. Onu boğmak ister. Bayan doktor da konuyu yargıya taşır. Başta köy muhtarı ve bölge vekili doktordan ısrarla kişiyi afetmesini ve kendinden özür dilenip afetmesini isterler.d Dyeim yerindeyse, zorlarlar. Doktor direnir. Olay yargıya gider. Fakat bugünkü gibi en başta yüce meclşsteki doktor vekiler falan fazla ilgi göstermediler. Vekilin ikisi de ısrarla olayın kapanmasına uğraştılar. Olay uzadı. Sonunda yargı ceza kararı verdi. Fakat kişi hapse girmedi. Neden mi, kararı ona ulaştırmamadılar. Tıpkı Afrika gazetesindeki saldırganlardaki duruma benzer şekliyle. Olay üzerine saldırıya uğrayan doktorun aylesine sordum. Onlar hala ceza kararını iletecek kişiyi bulanadıklarını gülerek söylediler. Oysa feysbook da dahi yazı yazan birisidir. Buna tıp örgütleri başta doktora destek verdiler. Fakat yargı sonrasına hiç dokunmadılar.****

Bu ne masal nede uydurmadır. Örneğin şu anda vekil olan Sıla Usar incirli zamanında örgütlerin birinin başındaydır ve doktora görünürde destek verdi. Baskılara karşı direnmesini dahi söyledi. Hem de doktora baskın yapan vekilerinden birisinin da partilisi olmasına rağmen. Şimdi hepsi unutuldu. Ülkemiz yargı ve yasasının öylesi ilginç örnekleri de var. Acaba diyorum: adamına göre mi davranılıyor. Ama şu eksikliği de giderelim. Saldırı klinikte oldu. Güvenlik konusu kamusal dyeil özel kesimin alması gerekirdi. Galiba sağlıktaki karmaşa ve çöküşü sorgulamadan böylesi olayların olmamasını sağlamak da güç olduğunu artık anlamamız şart. Hele de bireysel baskılanmaların artığı, kayırmanın yoğunlaştığı, güvensizliğin artığı üstüne metalaştırılan eğitim ve sağlık sos olarak yerleştirilince, saldırı ve cinayetlerden şikayet etmek de biraz kendini tatmin etmenin uzağına gidilemeyeceğini de kavramamız önemlidir.

Tekrardan saldırıyı kınarken, resmin bütününe bakarak, sistemin nasıl bir dünya yaratığını da doğru anlayarak adım ata bileceğimizi de kavrayarak deyiştirmek gereklidir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin