Önce Çernobilin felaketinin 37 yıl dönümü gününü yaşadık. Ardından Mersindeki Akkuyu santraline nükleer enerji gelmesiyle, santral resmen statüsüne kavuştu. Üstelik, çok şaşalı planlanıp açılışı hedeflenen Akkuyu santrali, liderlerin videyo ve onlayin katılımlarıyla adeta hedeflenen gündemi yaratamadı. Konunun ders alıcı olması gereken durumu, Çernobil faciyası derslerinin hala 37 yıl sonra olsa da etkileri devam ederken, oldukça tartışmalı Fay hatı yakınında olmasına rağmen aAkkuyu nükleer santrali yapımının gerçekleşme paradoksudur. Bilim ve inançlı algı siyasetinin adeta nasıl gerçeklerle ötelendiğinin nnet örneklemi ile karşılaşıyoruz. Ancak, daha da acısı, Türkiyede sıcak siyasal koşullar olmasına karşın, nedense özellikle muhalefet ekseninden açılışla alakalı meydanlarda pek de söz söylememelidir. Bir anlamda, konu hakında politikasızlık veya ayni olmanın da kuşkularla dolu sonucu da oluştu.
****
Sovyetler birliğinin son yılarında, şimdiki coğrafi devlet adıyla Ukraynadaki Çernobil santralinde nükleer patlama oldu. Bu patlama sonrası hala net ölüm sayısı bilinmese de birçok yöndeki etkileri hala sürmektedir. Bu geniş coğrafyaya da yayıldı. Hala Türkiyenin Karadeniz yöresinde, birçok hastalığın nedenlerinden biri ve tarımdaki belirli toprak zehirlenmelerinde Çernobil faciyasının hisedilmeye devam etiği bilgileri arada bir gelip gidiyor.
Çernobil sonrası tam da unutulup yeniden Nükleer santral politikaları enerji rekabetinde yerini almaya başlardı. Ancak, Japonyadaki nükleer felaket de gelince, olay yeniden canlandı. Çernobil öncesi de batılı bazı santrallerdeki sızıntılar da olduğu tahmin ediliyor. Nedense bunlar pek söyletilmedi. Araştırılıp normal sonucu açıklanmadı.
****
Çernobilin yıl dönümü faciyası gününde başka bir yeni felaketin de haberi probaganda ekseninde uçuşuyordu. Mersin yakınlarında Akkuyu nükleer santral yapımı, taşınacak nükleer enerji sonucu resmen faliyete geçme töreni yapılacaktı. Eleştiriler elbet çoğu bilimsel veya başka eksenli hesaplarla yapılıyordu. Aynen savunuş şekileri de öyle gibiydi. Konu hakında zaten uzman deyilim. Ancak, bazı net gerçekler vardı. Bunu anlatmak bakımından yakın bir örekle daha kolay anlaşılacak. Kısa zaman önce, 6 Şubat depremi yaşandı. Konuyla alakası nedir derseniz: Akkuyu nükleer santrali deprem fay hatı geçiş noktasının yakınındadır. Mersinde olacak bir deprem sonucu “ki olasılığı vardır” Nükleer santralda en ufak sızıntı olması dahi, direk Kıbrısı da havaya uçuracak derecede riski olduğu kesin. Bu nedenle ilk eleştiri Fay hatı yakınında bile bile kurdurulmasıdır.
Bir başka nokta da Akdeniz en çok ısınan denizdir. Nükleer santralden oluşacak sıcak suyun ne olacağı ve bu ısının deniz ısınmasını tetikleyeceği bilimsel açıklamalar vardır. Buna yanıt yoktur. Bu iki nokta dahi konu hakında korkmayı getirmeğe yetip artıyor. Ayrıca, şimdiden şu soru sorulmaya başlandı: Rusyadan gelen Nükleer kulanım enerji madesi nasıl geldiği ve sonrasında kirlilik sonucu ratyoaktifliklerin nasıl korunacağı kuşkuları da akılın bir yerinde duruyor. Sadece bu bilgiler ve Çernobil faciyası gibi dünyada hala izleri kalan pratik sonuç, binde bir olsa da olacak ufak sızıntının nedenli tehlikeli olduğunu anlatmaya yetiyor. Elbet Akkuyu santrali daha yapılırken birçok soru işareti ortaya çıktı. Doyurucu yanıt gelmedi Fakat, en ufak durumla, fay hat yakınında oluşu ve yaşanan kısa zaman öncesi Maraş depremi gerçekleri insanları şüpelenmeğe daha çok teşvik ediyor. Elbet enerji fiyatının pahalı olacağı da kesin.
Son bir nokta da yine bizimle alakalı: Akkuyu nükleer santralinin üretilecek pahalı enerjisinin K. Kıbrısa da verileceği idiyaları vardır. Çünkü, şimdiden alım garantisi vardır. Bunu K. Kıbrısa da aktararak sağlamak da probagandalaştırma bakımından da uygundur.
Kısaca, Çernobilin yeni yılını doldururken, Akkuyu gelişi de yeni tartışmaya doğru gidiyor. Şimdilik siyaset fazla ilgi göstermiyor. Hem de Türkiyede seçim ortamı olmasına rağmen. Merakla beklediğim, Mersinden yükselen itirazın ne kadarı bu itiraza katılan siyasal partilere destekle buluşacağıdır. Biz mi: bildik havamızda gidiyoruz. Bazıları protesto yapıp konunun önemini anlatsa da buranın resmi siyasileri adanın geleceği ile alakaları çoktn koptu. Onlar sisteme hizmetle alacakları rantın hesabıyla kavrulup gidiyorlar.