yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAnnan referandum planının can sıkan durumu - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Annan referandum planının can sıkan durumu – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Siyasal tarih bilimiyle yaklaşım gerçekleri vardır. Bunlardan kaçınca siz günü kurtarmaya daraltılmayı yaşarsınız. Dönemin mümkün olan tüm belgelerini toplayıp ortak yorum yapmak ilk önemli başlangıçtır. Günümüze gelen sonuçlarıyla da değerlendirip gerçeklere ulaşmaya çalışırsınız. Siyasi tarih gerçeği bu. Oysa bizdeki özellikle yakın tarih anlatılarında daha baştan bazı konuları ret veya tersini ele alma, gidrek bazılarını da yok sayarak resmi bir idolojik boyutla yazdırtırız. Sonuçlarla hiç alaka da kurmayarak, uygulayan siyaseti de aklarız. Annan planı süreci, bunun en net yaşanan yakın tarih dönemidir.

Annan planı referandum üzerinden 19 yıl geçti. Daha baştan bazı konuları es geçmeği de doğrusu becerildi. Ben son aylarda katıldığım bazı etkinliklerde ve sohbet konuşmalarında ısrarla gelinen yanlış tarihsel aktarımlar nedeniyle, bazı gerçekler de akıldayken, en azından konuların yıl dönümlerinde tartışılarak gündemde tutulmasını hep önerdim. Hat da durumun önemini de kavradığım için, tanıdık bazı medya çalışan arkadaşa, kimse konuşmak istemez ise benim aday olarak konuyla alakalı konuşmamı önerdim. Yanıt gelmedi. Oysa her yıl hahtırlatılan günler dahi içeriğinden epey boşaltıldı. Yanlış kuramlar eklenmesi bir yana, suçu hep karşı dar rum eksenine kondurtup kendilerine abartı başarı ve hak talepleriyle konuşmaya uğraşıyorlar. Böylelikle tanığı olduğumuz Annan referandum planı bu günlerde epey kısırlaştırılması yanında epey yalanlarla da donatıldı. Haklı çıkmanın bir başarısı yok. Ama, ekranda hem de Annan planı sonrasındaki rolleri de olanların atıp tutması ise işin ilerde ne tehlikeler içereceği de ortada.

Annan planı 19 yıl önce Kıbrısta referanduma sunuldu. Rakamsal sonuç malum. Dahası, referanduma sunulmadan önce de tahminler net olarak biliniyordu. Yine de Annan planı referandumu sonrası bazı sonuçlarla adamız yeniden babı sıçramalar yaptı. Günümüzde konuşulurken dahi önemi belirli çevreler dışında pek umursayan da yok. İstenilen tahribat da kolayca yapılıyor. Aslında bu tahribat daha Annan planı onaylanmadan yapıldı. Günümüzde şişirilerek de sürdürülüyor. EN önemli genel Kıbrıs eksikliği “ki temel hareket etiren koşuldu” uluslararası ilişkiler, sistemin bakışı ve başta garantörler ve ABD siyasal temel hareket durumu yok saydırtılmasıdır. Örneğin sadece Annan planı deyil, Kıbrıstaki tüm siyasi depremlerde hep uluslaraası sistemin koşulları ve tutumu önemli dinamik oldu. Örneğin Annan planı döneminde Türkiye devlet içi çatışmalar ve yeni siyasal proje deneğimi, KIbrısın referandum öncesi AB üyesi olması alınan AİHM kararları ve Amerikanın yeni bölgesel stratejileri hiç konuşulmaz. Yıkılmaz denilen Denktaşın kurşun atmadan geri çekilmek zorunda brakılması da değerlendirilmez. Daha referandum gelmeden yapılan bazı Kıbrıs dışı temaslar “Gülün Rusyaya gidişi, Akelin güvence istemesi, ingilterenin bazı tutumları” gibi birçok gelişme hiç değerlendirilmez. Deyerlendeyerlendirilmeyince de kolayca kandırılma yalanı da tekrarlana tekrarlana kabul görür. Rumları AB üye ederken, bizi dıştaladı lafı da kolay tatlı yutulan zehir haline sokulur. Oysa KIbrısın AB süreci Koenhakta sonlandı. Tahsin bey imza atmayarak ve saklanarak bu olanağı teslim yaptı. Daha Kıbrısta referandum falan da olmadı. Bu gerçek yok saydırtılıp, bir anlamda AB rumları aldı ve bizi almadı, sözünde durmadı yalanının tutması da kolayca kabullendirildi.  Oysa Türkiye ile pazarlıklar ve Kopenhak süreci sonrası zaten Kıbrısın AB haritası çoktan ortaya çıktı. Üstelik kazara Kıbrısta Rumlar evet der diye Gülün başta Mosgova temasları ve veto karşısında aldıkları da hiç konuşulmaz. Ama, ekrana hep hala çıkılıp “rumları AB alırken, bizi dışarda braktı, referandumda eet derken, verilen sözler tutulmadı” algısı hep karşılık buldu. Doğrusu, gerçekleri deyil de bizi kurtarması işimize geliyordu. Hele Annan planı referandumu sonrası yaptıklarımız hiç konuşulmaz.

Bu arada hiç konuşulmayanlar da var: örneğin hatırlayanlar var, gizli denecek ama bilinen görüşmeler de yapıldı. Bizim CTP kesimi yalan dediler. Hat da meşur Göbels yalanı da haykırıldı: “Ben brakın güneye, telefonunu dahi bilmiyorum” dendiydi. Sonra ortaya çıkınca tarihi meşur söz savruldu: “ben yalanı CTP kurtarmak için söyledim”! ilgili görüşmede olanları da kimse sorgulamadı. Abartılan kahramanlık ve demokrasi referandum gazı bize yetip artıyordu.

Yaşayıp da daha konuşulacak çok gelişme vardır. Bunları unuturuldu. Rumlar hayır dedi lafı bize yetip artı. Hele birilerini de yeni işbirlikçi yapınca, işler yolundaydı. Ama Amerika ve İngiltere sorgulanmazken, Kopenhakta saklanan Tahsin sonucu imzalanmayan AB konusunda neden girmediğinin yanıtını da duymak istenmiyor. Ozaman kocaman yalanlara rabet de artıyor. Nitekim bugün bazı yayınlarda bu eksik atışlar yapıldı. Takeci gazeteci Akelin hayıra dönüşünü ve AB sözünde durmadı laflarını yeni hamasi teslimiyetle savundu. Konuyla alakalı meclis toplantıda adını dahi anmadı. Böylelikle istenen aNnan referandumun bir rakamıyla olay lehimize konulup tüm gerçeklr örtüldü. Halının altına veya pandora kutusuna konuldu.

Yarın ki yazımda Annan planı sonuçlarına kısaca deyinecem. Bu konuda kimse fazla konuşmuyor. Hemen sonra başlayan süreçteki durumları değerlendirmek istemiyor. Onun için kısa bir deyerlendirme yapmak uygundur. Sonuç olarak biz susup hele foncularımız da proje olmadığı için konuyu tartıştırmazken, birileri yalanlarla siyasal yakın tarihimizi süslemeye devam edecektir. Annan planı bunun en net yaşanı dır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin