Fransanın tarihi oluşumlarda ve siyasal etkilerde tarihi önemli rolü vardır. Gerek sınıfsal mücadele tarihi gerek se felsefe düşüncesinin yaygın olması, hem dönüşümlerde hem de tartışmalarda Fransa dikatle izlenmesi gereken ülkedir. Üstelik sınıf mücadelesi ile felsefe ağırlıklı tartışmaların siyasetden de öte kültürleşmesi, buradaki sosyal gelişmelerde önemli mesaj vermesinin de önemli katgısıdır. Örgütlenme ile geniş siyasal yelpaze makasının açık olması ile deyişim talepli gibi bazen muhalif yükseliş sosyal dalgalarla, yakın tarihimizde Fransa damga vurdu. Kapitalizmin gelişmiş ülkesi oluşu ve ssömürgecilik uygulamalarının da yaşandığı anda siyasal dönüşümlü sınıfsal çıkışların da yaşanması, her türlü siyasal görüşlerin bu ülkede yeri vardır. Bu nedenle son Fransadaki kimine basit gibi gelecek konu bir anda Fransanın yakın yol geleceğinde önemli rol alacağım kesindir. Ayrıca, bize acı olsa da bazı gerçeklerin de yorumlanmasını dayatmaktadır.
***
Fransa son dönemde özellikle iki yıl emekliliğin uzatılma yasasıyla yeniden tarihi gerçekliği ile karşımıza geldi. Bu defa siyasal iktidar, onu iktidara taşıyan sermaye kesiminin de dayatmasıyla bu kararda ısrarlı. Sıfırdan yaratılan Makron liderliği ve siyasal partisi, elbet önceki yazılarımda yazdığım gibi, sermaye projesiydi. Siyasal yeni “kanla” imaj reklamıyla birlikte politik başarı ile iktidara getirildi. Üstelik Makron bir kez daha seçilme olanağı yoktu. Ama, karşısında örgütlü sendikal ve demokratik örgütler vardı. Üstelik bu defa parlementoda faşistlerin direk desteği olmadan da yasanın geçişi zordu.
Muhalefet ise darmadağın. Hele de faşist Ulusal cepenin nerede ise ana muhalefet çizgisi gerçeği vardır. Fakat, devlet ekseninin dışındaki örgütlerde sol ve demokrat kesimler ağırlıktaydı. Sendikalar hem karşı çıktı hem de karşı öenri sundu.. Bu durum Fransız kamuoyunda 3.2 desteği de getirdi. Ama Makron kararlıydı. Onca protestolara rağmen olay hak savunma çizgisinde kalması da işine geliyordu. Deyişim deyil de savunma çizgisi vardı. Siyasal seçenek ise net deyildi. Muhalefet sonradan meydanlara çıktı. Ama hiçbir zaman iktidara seçenek sunulamadı. Üstelik meydanlarda sorun nedeniyle Faşistlerden sosyalistlere deyişik kitlesel katılım vardı. Parlementoda durdurma durumu vardı. Ozaman da kapitalizmin sön tahlil gerçeği ortaya çıktı
Konulan bir made”49 3 fıkrası” parlementodan geçmeden nadir olması gereken yasanın yürülüğe konma kararı çıktı. Muhalefet sertleşti. Güvn olaylamasına gidildi. Fakat, sağdaki fireler bize sermaye destekli partielrin son andaki kaypaklıklarını da gösterdi. Bunlar öğretiler olarak birer birer yaşanıyordu. Şimdi, Fransada yine grevler var. Makronun yürürlüğe koymasını engeleme çabası oluyor. Daha önceki normal koşulalrdaki protestolar gidrek sertleşmeye başladı. Sendikaların pasifliğini söyleyen kimi işçiler, anlık bizim bildiğimiz korsan mitinklere giriştiler. Fakat, Fransız sermayesinin iktidarı direniyor. Kararı geçirdikten sonra uygulama peşinde. Bu kazanç sonrası elbet Makron yeni hak gasbına da hız vereceği kesin. Çünkü kaybeden bir sosyal muhalefet çizgisi moralmen yeniden ayni sert direnişi göstermeyeceği inancına da gelecektir.
****
Fransa yeniden tarih yazıyor. Bize sorsanız, basit bir olay denecek. Ne olacak iki yıl daha çalışınsa kolaylığı teslimiyeti çoktan yerleşti. Hat da kimi kesin zaten çalışmak istiyor bahanesi de karşılık bulacak. Ama orası Fransa, emek kesimi biliyor ki kaybedilme başladığı anda devamı gelecektir. Sınıfsal olarak Fransada kaybetme ise resmen en başta AB içinde sermaye sınıfsal gücün daha da katmerleşmesi demektir.
Burada bir ince siyasal konuya da deyinmeden olmaz: Kırklardan seksenlere dek toplumsal tepkilere önem verilirdi. Sermaye şu korkuyu hep yaşardı: “acaba bu tepkiler bizim sistemimizi devirip sosyalizim gelir mi”? Bu nedenle sosyal tepkiler sistem deyişimiyle birlikte ilerleyince, hemen tavizleri verip haklaştırırdı. Seksenler sonrası Neoliebralizim ile sosyalizmin seçenek olması gerilerken ve gidrek iyice cılızlaşırken, eylemlerin de sistemi sarsma gücü azaldı. Hele de toplumsal örgütlerin yeni haklar yerine var olanı koruma çizgisine gelmesi ile artık sistem için tehlikeleri giderek azaldı. Bu nedenle toplumsal eylemleri daha az dikate almaya başladılar. Makron Fransada seçenek solda olmaması, siyasal deyişimden çok var olanı savunma çizgisinde olma ile yapılan protestoların sarsıcı güncel hayat fazla zorlamaması işine geldi. Önemli protesto ve sayısal katılıma rağmen sistem deyişimle hiç sorgulanmadı. Buda sermayenin kendi yüzünü daha sert göstermesine de yaradı. Genel son dönem tutumu sonucu da hakların dirençlere rağmen kaybedilme dönemi de sürmeye devam ediliyor. En başta Neolibral girişteki İngiltere Maden işçileri direnişi de böyle oldu. Üstelik yapılan dyeişimlerle sendikaların mali gücü da sınırlı haldedir. Parti önderliği de olmayınca Fransadaki yukarda özetlediğim gelişmelerdeki kavşağa geldik.
Kısaca, sert direniş ve Makronun iki dudağına sıkışan son an ikileminde Fransa kaynamaya devam ediyor. Ama net olan Fransa yine Kapitalist olacağı kesin. Kaybetme ise Fransanın da yünü deyiştireceği de kesin.