Ocak ayının ondokuzundan itibaren Fransada gre v dalgası başladı. Hafta başı yeni grev dalgasıyla da devam ediyor. Altı kez Fransada genel grev girişimi gerçekleşti. Katılım milyonlarla ifade edilmektedir. Ülke resmen abluka ve tıkanmalarla yaşamaya doğru normalleşme gelişimine takıldı. Direnişin temelinde emekli yaşının uzatılmasıduır. 62 olan emekli yaşı 64 çıkarılması hedefleniyor. Ülkede sendikalar başta olmak üzere tepki koyuyor. Parlemento ise karmakarışık denklemle sonuç merak edilmektedir. Belli olan Makron direnirken sendikalar başta olmak üzere muhalefetin de grevlerle karşılık vermeye devam etmesidir.
Fransada Makron ikinci dönemi seçimini resmen canbazlıkla alırken, ders alıcı kötünün iyisi dersi de tekrardan tarihe kaydediliyordu. Yine sol kesim sırf faşistler almasın diye bile bile yapacakları net iken Makrona oy verenler epey fazlaydı. Bu çok geçmeden yeniden klasik soruyu seslendiriyor: kötünün ihyisi pratikte naasıl sonuçlanır? Nitekim, Makron ikinci kez seçilecek ve bir daha seçilmeyecek gibi net konum içinde seçimi kazandı. Dilediği siyaseti de daha kola uygulama şansı vardı. Neoliebral olmanın sosyaldemokrat gömlekle de aldatma suratı sonuçta yaşamda yeni piyasa yasalarıyla geldi. Daha koltuğu yeniden ısıtmadan, emekli yaşına ve benzer sosyal haklara kafayı taktı. Tek fazla dikate almadığı, Fransada öteki kapitalist ülkelere göre güçlü demokratik muhalefetin örgütlü ve dirençli olmasıydı. Bunu tüm Fransız sistem siyasetçileri hep yaşadı. Belki de Makron hem kendini seçtirene ödülü hem de kriz dönemi ve savaş süreci nedeniyle halkın daha teslimiyetçi olacağını düşünmesinin de yanlışı olasıdır.
Sonuçta, Fransada ne yazık son dönemde yeniden kanıtlanan Sosyaldemokrat kişilikelrin tutumu gündeme düştü. Meclise emeklilik yasası ağırlıklı yeni ayarların olduğu kurallar getirildi. Bu arada eklemeden edemiyecem: Fransızlar başkanlık seçiminde Makrona oy verirken, ve kerhen olduğunu da çoğu belirtirken, parlementoda banbaşka denklem oluşturdular. Fransız parlementosunda Makron çoğunluğa sahip deyildir. Hem sol hem de Faşist eksenli parlementer toplamı çoğunlukta. Buda kritik dönemde özellikle ulusalcılık kılıflı faşist Ulusal cepenin tutumunun ne olacağı belirleyici olacak gibidir. Fakat, daha yasa meclise gelirken, sokağa bağlı da sol parti durmadan deyişiklik önerileriyle şimdiden oyalamaya başladı. Sokakta ise gerevler yaygınlaşıyor. Her grev dalgasında yeni unsular eyleme katılıp adeta ülke sarmalanıyor. Araç sahipleri ve özellikle kamyoncuların sürekli yol işkaliyle ülkeyi ablukaya alma çağrıları da yeni yeni yükselmeye başlaması da tesadüf deyildir.
Fransada yeniden grev dalgası yaşanıyor. Hafta başı yeniden sokaklar ısındıı. Grevler, protestolar ve artık polisle de çatışmalar dönemi tekrarlanarak mesaj vermeye çalışılınıyor. Makron ise direniyor. Sermaye kesimi ısrasrla bu yasanın çıkarılmasının istiyor. Çıkarılmadığı taktirde sosyal sigorta fonunun açık vereceğini belirtiyorlar. Sendika ve sosyalist komonist kesimler ise “durumun iyi olduğunu, daha iyi olmasın için, yüksek gelirlilerden vergi artırımı, yüksek emeklilik alan üst eliten de kesinti” öneriyor. Burada hemen bize gelelim: acaba emeklilik kobnusunda her gündeme gelişte yüksek emeklilik alana dokunma veya emeklilikte dahi tahsisat alma rüşvetinin kaldırılması sesleri duydunuz mu?
Bu haftaya girerken, Fransa yeniden kaynıyor. Karşılıklı talepler yanında parlementoda da önemli denklem oyunları oynanıyor. Makron direniyor da seçimdeki karşıtının da oyuna mahkum olduğu ironisi de madalyonun öteki yüzü olmaktadır. Ulusal cepe faşist partisinin belkide Fransız siyasetindeki sınanma sınfsal gerçekliği burada önemli rol alacaktır. Sol kesim ise sokaktaki güç ile parlementer durumdaki örgütlü siyasal duruşları Fransa açısından yeni sayfa dersi olarak kaydedilecektir. Tekrarda yarar var: Fransa, özellikle AB içinde önemli temel lokomotiflerden biri. Sosyal muhalefetin de en örgütlü olduğu memleket. Solun yeniden toparlanmaya çalıştığı, sosyaldemokratların sağ görevini aldığı siyasal yelpaze gerçeklikle hak geriletme ikilemi yaşatılıyor. Burada kazanış veya kaybediş salt Fransa deyil, AB içinde de etkisi olacağı kesin. Fransada kayabetmenin devamı AB içindeki sosyal haklar kriterlerinin de gerilmemesinin olacağı kesin. Zaten, Fransa tetiği çekilirken, ayni zamanda AB merkezli gelişme de olduğunu akıldan çıkarmayalım.