Yazı Sekiz Mart günü gecesi yazılmaktadır. Emek Kadın Gününün sonlanma zamanına gelirken son toparlama şekliyle yorumlanmaya çalışılınıyor. Tarihi Kadın mücadelesinin kabullenen ve enternasyonalden başlayan evrenselleşme, sonuçta B.M. tarafından da ilan edilerek dünya gününe geldi. Senelerdir de kimine göre kutlama, kimine göre de anma şekliyle yaşatılmaya çalışılınıyor. Bu gerçeklik bugün de gerçekleşti. Kadının yeri ve siyasal kültürel gelinen yer anlama bakımından, yaşatılanlar önemli kıyas alanı olarak değerlendirmenin önemli alanıdır.
Emek kadın gü nün gecesindeyiz. Bizim bazı kadınlarımız günün metasal deyerini kulanarak yemeğe çıkmalar da oldu. Belirli yerlerde de toplantı olma olasılığı var. Bazıları da sembolik olsa da yürüyüş düzenledi. Bazı demeçler verildi. Fakat, olayın önemli gözlerin yoğunlaştığı ülkelerden b biri de Türkiyedir. Hele de son yıllardaki devlet şiddetinden katliyam ve tacizlerle Kadın haklarının gerilemesinden tutun resmen dayak yemeye dek uygulananlar, konuda ilerleme deyil de gerilemenin olduğu mesajı ne yazık şimdilerde İstanbul başta olmak üzere, Türkiyede yaşatılmaktadır.
İstanbulda daha gün gelmeden yasasklar başladı. Ablukalarla kuşatmalar oluştu. Yetmedi: basın toplantısına gidenlerin engelenme haberleri de geldi. Son olarak da gelen haberlerle kadın eylemcilerine polşis bibergazıyla başlayan saldırılara geçti. Bu Türkiyede yaşanmaktadır. Kadın gününde kadın dövmek, kadın tutuklamak ve taciz edip öldürme de kadın hakları karşısındaki siyasal ve kültürel duruşun öteki madalyon yüzü olarak yaşanıyor. Kıyasla, resmen kadın haklarında gerileme oldukça fazla görülmesinin resmi çizilmekten çekinilmiyor. Oysa ne “şirin” demeçlerle gün resmi siyasetçilerce kutlanılıyordu!
- kIbrısta şunu zaten yaşıyoruz: Türkiyeleşme ile birlikte orda ne varsa buraya da kolayca taşınıyor. Sadece müftülüğe atanan şahsın neleri açıkça resmi duruş olarak anlatığının üzerinden fazla gün geçmedi. Kadının yeri üzerine resmen gençlere seminer verdi. Bazı laf tepkileri dışında en kötüsü, konuyu yumuşatacak şekliyle “muhavazakarlıkla” sınırlı brakıldı. Halbuki yapılan gericilik ve hobazlık söylemiydi. Kimseye dokunmadılar. Arada soruşturuluyor lafı dahi doğrulanmadı. Yalanla savunma mekanizması ve Türkiyeleşmeye dokunmadan konu savuşturuldu Ama Dünya Emek gününde giyinip kuşanıp yemeğe gidip esnafımızı kalkındırma kulanımı da gayet güzel işleyip geçti.****
Önemli bir gerçeği ötelememekm gerekir. Son yıllarda genelde sosyal muhalefet gerilerken, sosyalist hareketler net seçenek çizgisinin gerisine düşerken, kadın hakları konusunda kadın hareketinin genel yükseliş gösterdiği kesindir. Tüm boşluklar içinden daha örgütlü olan ve sistemin genel saldırısından etkilenen kadınlar, sokakta en etkin eylem yapan kesim olarak sosyal muhalefet yerini aldı. Türkiyede de aynen bu durum yaşanıyor. Siyasal iktidarın rejim deyişimle kadının her yerine sansüryaşak koyması, gericileşme ile bu insan kesimini kapatmaya çekme çabaları, daha sergt karşılık bulmalarına da neden oldu. Türkiyede baskılar çok. Yasaklar gırla. Ancak, en etkin ses veren de Kadın hareketleridir. Siyasal alternatif olmasa da resmen sosyal muhalefetin en etkin alanında yerlerini alıyor. İktidarın da en saldırgan gericileştirme kesimi olmaları, sertleşme çizgisini de yükseltiyor.
Son Sekiz Martlarda yaşanan ve geceleyin okunacak bildiri dahi ablukalar ve yasaklarla önlenmeye, yetmeyince, kudurmuş gibi saldırtma devlet refleksi, resjimin kadın b akışının aynası kadar, yönetim şeklini de biza işrat etmektedir. Bu resmi onun için doğru okumak şartır. Hele de nerede ise gelenekseleşen anma veya kutlama gününde dahi kadın lafazanlığı sonrası en acımasız yasak ve şidetin kulanılması, rejimin aynası olarak gerekene anlatımı aktarmaya yetiyor.
K. Kıbrısta ise hala önemli kesim olayın farkında deyil. Kadının resmen yeni modelinin açıklanması bunun semirle verilmesine rağmen, siyasal resmi tepki sıfır olması, sömürgesel işbirlikçiğin önemli kanıtlanışın tekrarından başka bir anlamı yok. İki yüzlülük her yerde sırıtırken, kültürleşmenin güçlenmesine yardımcı olunurken, Kadın alanında da olmaması mümkün deyildir. Kadının aşağlanmasına tepki verilmemesi, istifa edilmemesi ile ilgili makamcının yerinde durması, son Kadın gününde bence gelinen noktanın anlaşılması bakımından oldukça önemlidir.
Kısaca; bir Emek Kadın gününü daha geçirdik. Kadınların örgütlü olduğu yerlerde kendi sorunları ve genel siyaset için gereken mesaj verildi. Ama, konuda hiç katgısı olmayan sermaye kesimi ise tüketim kültürünü kulanıp ceplerini de fırsatı karla taşlandırdılar. Birçok kadının günlerini bilmezken, buna moda gereği uyup metalaştırılma ve saptırmada rol almaları da başka bir olgu. Hele kadın gününde dahi ticari meta olarak kulanılan kadınların ayni sömürülme noktasında devam etmelerinin konuşulması dahi artık unutuldu. Ama şu istan bul ve Ankara var ya: bize kadın mücadelesinin de ilgili güne uygun devam etiğinin müjdesidir. Devlet ise tam bir baskı mekanizması olarak işlevine devam diyor. Demek ki örgütlü mücadele ve siyasal seçenek güçlülüğü olmadan sömürülme ve ayrıştırma durumu devam edecektir.