Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” romanındayız, çıkamıyoruz içinden, sadece kurbanların isimleri değişiyor…
Fazıl Önder’in öldürüldüğü günden beridir Kıbrıs’ta yüzyıllık bir “Kırmızı Pazartesi” yalnızlığı içindeyiz…
Ya Ahmet Yahya?
Ölüm ilanı ile sendikadan istifa ettiğine dair duyuru yan yana yayınlandı gazetede. Öldürülmemek için sendikadan istifa etti ama ölüm emri daha önce verilmişti…
Ayhan Hikmet ile Ahmet Gürkan da öldürüleceklerini biliyordu, bütün şeher biliyordu, kimse cinayetleri önlemeye kalkmadı…
Derviş Ali Kavazoğlu ile Kostas Mişauli de Lefkoşa-Larnaka yolunda arabayı ölümün üstüne sürdüklerini bile bile çıktılar o yola. Arabanın lastiği patlasaydı, kurulan pusu boşa düşerdi, öldürülmezlerdi belki, işte o kadar “Kırmızı Pazartesi”dir tarihimiz, hiçbir şey engel olamadı cinayetlere, arabanın lastiği bile…
Ya Kutlu Adalı?
Senelerce tehdit edilerek mezara doğru sürüldü, kapı komşusu Özel Harp Dairesi’nin Kıbrıs’taki “eski” başı Kenan Coygun’du, polislere “tanımıyordum Adalı’yı” dedi…
Tam bir “Kırmızı Pazartesi”…
Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” romanında bütün kasaba bir cinayet işleneceğini biliyordu. Kasabalılar cinayeti kimlerin işleyeceğini, kimin öldürüleceğini, olayın ne zaman, nasıl ve nerede olacağını da öğreniyordu.
Kimse cinayetin işlenmesini istemiyordu, katiller bile kendilerine engel olunmasını istiyordu, ama kimse cinayeti önlemiyordu…
Engellemek bir yana herkes cinayetin işlenmesine katkıda bulunuyordu. Maktulümüz Santiago Nasar’ın annesi bile…
Annesi o gün hiç kapatmadığı arka kapıyı sürgülemişti, Nasar o kapıdan geçip kurtulacakken öldürücü darbeleri annesinin sürgülediği kapının önünde aldı.
İSİAS hakkında Adıyaman İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Özgür Tunç’un açıklamalarını okurken aklıma “Kırmızı Pazartesi” geldi…
Adıyaman’da İSİAS katliamının olacağını bütün şehir biliyordu, hiç kimse bu katliamın olmasını engellemek için bir şey yapmadı, katliamın olmasını istemeseler de aynı Santiago Nasar’ın annesi gibi 33 senelik suskunluklarıyla kapıyı sürgülediler, çocuklarımız kaçamadı…
İnşaat Mühendisleri Odası’ndan Belediyesi’ne, mühendisinden mimarından müteahhidine, SAADET Partisi’nden AKP’sine, Belediye Meclisi’nden TBMM’sine hepiniz oradaydınız!
Adıyaman İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Özgür Tunç’un açıklamalarını okurken önce “amma detaylı bilgiler vermiş” dedim, sonra düşününce “cinayetin işleneceğini Adıyaman İnşaat Mühendisleri Odası da biliyordu, hiçbir şey yapmadılar mı?” dedim öfkeyle!
Özgür Tunç tarihi 2001’de İSİAS Otelcilik’in kurulmasından 10 sene geriye sararak bize cinayet mahallini anlatıyor:
1990-1991 yıllarında aile apartmanı olarak tasarlanıyor bina. İnşaatı bir süre sonra duruyor ve kaba inşaat 10 yıl boyunca atıl kalıyor…
2001’de kurulan İsias Otelcilik binanın kolonlarını-kirişlerini kesip süsleyerek çocuklarımıza mezar olmadan önceki süslenmiş haline getiriyor binayı. 2005 yılında otelin yatak kapasitesi kaçak kat çıkılarak 36’dan 65’e yükseltiliyor.
2001 yılında izni veren Belediye Başkanı SAADET Partili Abdulkadir Kırmızı, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün de içinden çıktığı İslamcı Milli Türk Talebe Birliği ve Akıncılar geleneğinden geliyor…
Milliyet‘e konuşan Adıyaman İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Özgür Tunç 10 yıl atıl vaziyette kalan inşaatın yağmur ve kara maruz kaldığı için korozyona uğradığını belirterek şöyle diyor:
“Aile apartmanı olarak tasarlanan yapı 2001’de belediyeden otel ruhsatı alıyor. 1999 öncesinde yapılan tüm yapılar gibi bu yapı da riskli inşaatlardan biri. Atatürk Bulvarı zemin sıvılaşması olan bir alan. Dolayısıyla binadaki risk iki kat daha fazla artmış oluyor. 1999 öncesi yapılan binaların güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması gündeme gelmeliydi” dedi.
Bunları okuduğumda önce “amma detaylı bilgiler vermiş” dedim, sonra “cinayetin işleneceğini bütün Adıyaman biliyordu, kimse engellemek için bir şey yapmadı!” diye düşündüm…
Yanılmak istiyorum, Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği saygın bir kurumdur. İnşaat Mühendisleri Odası bu bildiklerine rağmen susmamış olsun, mahkemeye başvurmuş olsun en azından!
Cinayet mahallinin tarihçesini bütün Adıyaman biliyordu, ama kapıyı sürgülediler, çocuklarımız kaçamadı…
Hepiniz oradaydınız, hepiniz katilsiniz!
(24 Şubat 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)