yaklaşımlarÖzkan YıkıcıHalil Kara'nın ardından
yazarın tüm yazıları:

Halil Kara’nın ardından

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Epey dönem Öğretmen sendikasına en az haftada bir gidiyordum. Perşenbe günü de öyle bir tekrar yaptım. Orada olan birkaç arkadaş, biraz da ironik acı gülümseme ile “şu koltuğa oturabilirsin” dediler. Kelimelerinde şaka deyil hüzün vardı. Çünkü, sözkonusu olan koltuk Halil hocanın oturduğu koltuktu. Rahmetli adeta koltuğu tapuladıydı. Kendisi sendikaya gelince yerinde biri otursa da kalkardı. Kalkmasa, hemen suratını asıp tepki koyardı. Bir anlamda ilgili yer eşitdir Halil hocayla bütünleşti. Sadece çok nadir sırf kendi de onay vnerdiği tavla oynamak amacıyla yerini verirdi.

Geçen perşenbe sendikaya ulaştığımda lokale girdiğimde birkaç arkadaş, onun için “koltuğa oturabilirsin” dediler. Hocanın ölümüyle belkide ilk defa böyle bir anısalık oluşuyordu. Hocanın böylesi bazı kendimize göre acayiplik olmasa da farklılık çizen tutumları hep vardı. Örneğin, özellikle seksen yılarında benim zaman zaman yine gidip oylandığın Öğretmenler sendikası lokaline gitmemden rahatsız oluyordu. Daha doğrusu, öğretmenler dışında lokale gidip oturmalardan hoca rahatsızlık gösteriyordu. Mesleki bir bakışla konuya bakıyordu. Son dönemlerde bunu ona hatırlatığımda da tuhaf bazı sözlerle geçiştiriyordu. Yine de Halil hocayla epey sohbetlerim oluyordu. Son dönemlerinde ısrarla yaşadıklarını aktarıyordu. Kaymaklı teslimiyetinden sendikayı kuruluş dönendek bir çok anısını ısrarla anlatıyordu. Son bitirmek istedikleri üzerinden de beklentilerini de belirtiyordu. Bir anlamda Halil Gara tarihinini sırına ulaşıyordum. Bazın konuları yazacak kimseyi dahi bana söyledi. Anılarının yazılmadığı taktirde birkaç önemli konuyu da “yazarsan iyi olur” dedi.

****

Halil hoca gerçekten önemli dönemlere tanık oldu. Öğretmen sendikası kuruluşundan tutun TMT üyeliğine dek kendine has durumlar var. Futbolculuk döneminde saha kenarından ona koleje  girdiğini söylediklerini ve ardından topa vurarak atığı golu da aktarıyordu. Aslında amaç sendika deyil de Komonist partisi kurmak olduğu ve sonradan sendikaya yönelindiği. Sendikayı kurmak için yapılan toplantı sonrasın nasıl ihbar edilip izlendiğini de seri şekilde hep anlatıyordu. Öğrencilik döneminde bir arkadaşlarının dövülmesi iiçin bildiri basarken yakalandıklarını, ceza yemeği beklerken de TMT yemini etirilip TMT üyesi olduğu geçişi de anlatı. Öyle ki tam işkence beklerken, dayak atılacağı ortamdaki gözleri bağlı yenin edilişi adeta yaşarken tekrarla aktarıyordu.****

Kaymaklı tarih tanıklığını da anlatı. Kendinin kurşun ve silah almak için gitiğini, ona bu yardım verilmediği zaman Kaymaklının resmen teslin edildiğini anladığını ve çaresizlik duygularını biraz da gözleri yaşarak tekrar tekrar bize anlatı.Tanıklıkları tekrar tekrar aktarırken, öğretmenlik serüvenlerini de ekliyordu. Bazı yerlerde nasıl okul yaptırdığını ve ardından makamın ona ceza verişini de tarihten gelen birikimle eleştiriyordu. Sendikal mücadeledeki mesleki duruş ile aydınlık önemnini birlikte söylüyordu. En önemlisi Hoca yolsuzluk, rüşvete çok karşıydı. Birçok engelediği veya düzeltiği olayı da çekinmeden aktardı. Eline öyle fırsatlar geçti ki istese milyoner olacak durularla dahi karşılaştı. Bunları ret etmekle kalmadı, düzeltilmeleri için de ilk isyan eden kişiydi. Sendikal ve banka yönetim süreçlerinde bu konuda epey örnekleri vardır.

***

Halil hoca tanıklıklarla ve mücadelelerle bir fırtınalı yaşam yaşadı. Mesleki tutumu ile kendince aydın duruşunu hep sergiledi. Beklenmeyen yerlerde canızı sıksa da en kritik dönemde de engel koyarak adeta önemli tahribatları da engeledği kesindi. Son günlerinde bunları anlatırdı. Anılarının ölümünden sonra yayınlanacağını da söylüyordu. Gerçekten dediği gibi olursa, bu anılarda canı sıkılacak kesimler de vardır. Hat da kiminin umadığı ve hat da iyi gördüğü kişiliklerin de olacağını kesin olarak bilirim.

Halil hoca sendikaya geliyordu. Yeri beliydi. Birisi otursa da kalkardı. Kalkmaz sa hemen suratını asar ve resmen onu suratıyla kaldırırdı. Bu gidrek gelenekselleştirildi. Bazıları  sırf hoca kızsın diye koltuğa da otururdu. Artık Halil hocanın koltuğu boş. Fakat, geride bazı çözülmesi gereken konular braktı. Bunların çözülmesini istiyordu. Sendikanın toplumla bütünleşmesini savunurdu. Geçmişi ile anlatarak dersler veriyordu. Kendine has bir Halil Garaydı. Bazen kızarsınız bazen anlatıklarıyla bazı deneyim kazanırdınız. Ama, gerçekten dönemsel Kıbrıs aydınının gelişmişlik sürecini izleyip örğenmek istiyorsanız, Halil hoca iyi bir simgedir. Bu arada hepimize sık sık eleştirip karşı durduğu bazı kesimlerin şimdi hoca hakında kendilerini katarak yazmaları da bana yeniden burukluk getirdi. Öğretmen evlerinin ödenme şekli konusunda resmen çatıştığı şahıslar nedense hocayı dosça anmaları da başka bir hikaye. Halil hoca olayında da şu genel yanılgıyı gördüm: nedense olanı olduğu gibi deyil de kişisel fırsatçı faydayla aktarma hastalığı hala sürüyor. Yine de Halil Gara hayagta gözlerini yumarken, geride kalanlara baş sağlığı dileyerek yazıyı tamamlayım.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
318AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin