Gezi Eylemleri ile öğrencilere ve gençlere yenilen Erdoğan aynı yenilgiyi bir kez daha yaşamak istemiyor.
Hem dünya hem de Türkiye halkları Erdoğan’ın ilkeli davranmadığını, dün söyledikleri ile bugün söyledikleri arasında tam zıtlıklar olduğunu biliyor. Bunu takiyye olarak algılamak durumundayız.
(Takiyye: Kur’an’da, kalbi imanla huzur bulduğu halde küfür ve inkâra zorlanan kimsenin mâzur sayıldığını ifade eden âyetle (en-Nahl 16/106)
20 yılı aşkın Erdoğan iktidarında Erdoğan’ın bu anlamda zikzaklar çizdiğini görmekteyiz.
Asrın Depremi’nde devletin yetersizliği ve çaresizliği en açık şekilde ortaya çıktı. Deprem öncesinde bilime kulaklarını tıkayarak her şeyi Allah’a havale eden düşünce yapısı on binlerce insanın ölümünden, yüz bine yakın kişinin yaralanmasından sorumlu tutuluyor.
İnsanların acıları çok büyük ve bu acıları devletin yeteri kadar organize olamaması artırıyor. Bundan dolayı da öfke büyüyor.
Erdoğan bu öfkeyi bastırmak için yine dini kullanmaya başladı. Önce bu durumun “Kader planı” olduğunu söyleyerek felaketin bir kader olduğunu ve bunu önlemenin bir yolu olmadığını anlatmaya çalıştı. Bu şekilde tek adam yönetiminin başında olarak sorumluluktan kurtulmayı denedi.
Buna ek olarak depremden zarar gören (ölmeyen aileler için) ve hayatta kalan ailelere onar bin lira verileceğini söyledi. Bir gün sonra bu parayı on beş bine çıkardıklarını belirtti.
Tüm illerdeki manzara aynıydı. Yıkılan binaların altında kalan insanların aileleri, çaresizce ve umutla bir kurtarıcı bekledi. Zaman geçtikçe öfke büyüdü umut azaldı. Kurtarıcı devlet ortada yoktu.
Erdoğan yine büyüyen öfkeyi yatıştırmak için yeni vaatlere başladı. Bu kez ölenlerin şehit sayıldığını ve onların cennete gideceklerini söyledi.
Erdoğan’ın tün vaatleri ve kendini kaybedercesine öfkeli konuşmaları hep korkunun sebebidir.
Hani Nazım Hikmet’in şiirinde yazdığı mısralar gibi: “Hiçbir korkuya benzemez halkını satanların korkusu”
Erdoğan’ın en çok çekindiği ve koktuğu üniversite öğrencilerinin tıpkı Gezi Eylemleri gibi örgütlenip sokağa inmeleridir.
Bu korku nedeniyle önce tüm üniversitelerin bahar dönemi açılışını ertelediler. Daha sonra eğitimin kesintiye uğramaması için çare bulundu: Uzaktan eğitim. Bu sürecin nereye kadar gideceğini kestirmek güç. Buna rağmen bahar döneminin yapılacak seçimlere kadar uzaktan eğitimle geçirileceğini sanıyorum.
Askerin kışladan çıkmasını darbe korkusuyla engelleyen zihniyet Gezi korkusuyla da üniversiteleri uzaktan eğitime sokuyor. Öğrencilerin örgütlenip bu düzeni değiştirmelerinden korkuyor olsa gerek.