Kıbrıs iktibasNidai MesutoğluBirinci derece suçlu müteahhitler değil devlettir – Nidai Mesutoğlu
yazarın tüm yazıları:

Birinci derece suçlu müteahhitler değil devlettir – Nidai Mesutoğlu

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Nasrettin Hoca dünyaca ünlü bir mizah ustası. Hazırcevap bir kişi. Fıkraları birçok dile çevrilmiştir. Fıkraları bazen gülümsetir bazen düşündürür. Genellikle yaşamdan örneklerle ders vermeye çalışır. Fıkralar içerisinde günümüze uygun olan bir tanesi şöyledir:

Testi Kırıldıktan Sonra Fıkrası

Nasreddin Hoca oğlunu çeşmeye gönderiyormuş. Testiyi eline verdikten sonra yüzüne okkalı bir tokat aşk etmiş, ardından da:

– “Sakın testiyi kırma” diye seslenmiş.

Bu durumu görenler:

– “Ne yapıyorsun Hoca efendi” demişler, “çocuk testiyi kırmış değil ki… Hiç suçu olmayan çocuğu ne diye dövüyorsun? “

– “Testi kırıldıktan sonra dayak neye yarar!” demiş Hoca.

Deprem felaketinin yaşandığı bu günlerde şimdi suçlu arama sürecine geçildi. Bu depremden zarar görenler, evleri yıkılanlar, canları enkaz altında kalanlar ve onların acıları anlatılmaz boyutlarda. Deprem olduktan sonra birbirlerini suçlama kime fayda sağlar.

Peki suçlu kim?

Tüm suçluların ortak düşünce yapısı suçu başkasına atarak kendini kurtarmaktır. Bazısı kadere bağlayarak, bazısı suçu müteahhide atarak kendini kurtarma çalışmaktadır.

Aslında birey olarak biz de suçluyuz. Her söyleneni sorgulamadan, akıl süzgecinden geçirmeden kabulleniyoruz. “Kader “denince gerçekten kader olduğuna inananlar mutlaka vardır. Müteahhidin malzemeden çaldığını söyleyenlere de inanılır ve suçlanır. Doğru da olabilir. Ama tek suçlu müteahhitler değildir.

Bir binanın depremde yıkılabilir veya yıkılamaz olması olasıdır. Bu çok basit gerekçelerle açıklanabilir. Bilimin ışığında gerekli zeminde, gerekli hesaplamalar yapılarak hazırlanan projeler, işin ehli kişiler ve doğru malzemelerle yapılırsa yıkılmaz. Bunun karşısında ucuza mal etme, karını artırma düşüncesiyle hem malzemeden hem de gerekli görülen zemin etüdü çalışmalarının yapılmaması binanın yıkılması için yeter.

Özellikle Yer Bilimi alanında çalışmaları olan bilim adamları bu depremin olabilirliğini çok yüksek bir olasılıkla tespit edip devletin yetkililerini Nasrettin Hoca gibi olmasa da uyarmışlar. Bu aydın insanların aydınlatıcı tavırları karanlığı seven yarasalar gibi dikkate alınmadı. Olan oldu.

Şimdi devletin yönetimini elinde bulunduranlar, uyarılara kulak tıkayanlar birince derece suçludurlar. Bundan sonraki sıralanmada müteahhitler, mal sahipleri de suçludurlar.

Devlet projeleri kontrol edip onayladığı, projenin uygulama aşamalarında kontrolleri yapmadığından sorumlu ve suçludur. Müteahhit malzemeden çalarak, projeyi eksiksiz uygulamamak, az maliyetle çok kâr elde etme zihniyeti nedeniyle çürük bina yaptıkları için sorumludurlar. Mal sahipler ucuza çıkması için müteahhide baskı yaparak onu kalitesiz malzeme kullanmalarına yönelttikleri i için suçludurlar.

Devleti yönetenler hiçbir zaman suçunu kabul etmez. Mal sahipleri de. Ortada bir tek müteahhitler kalır. Şimdi herkes müteahhit avımda. Oysa sorumular listesinin başında devleti yönetenler var. Devlet “cambaza bak” diyerek tüm müteahhitleri suçlu göstermektedir.

Oysa devletin yapması gereken Nasrettin Hoca’nın testiyi kırmaması için yaptığı olmalıydı. Bu da sıkı kontrol demektir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin