Ne zaman 21 Aralık gününü duysam, beni çocukluk dönemine dek taşır. Özellikle 1963 yılının 21 Aralık Cumartesi günü önemli bir hayatımın kırılma anısı olarak, beynime kazıldı. Kıbrıs toplumlar arası kırılmanın başlama tarihi olarak kabul edilen bu gün, ayni zamanda da benim Kıbrıs Körler okulunun son günü oldu. Oysa yaşarken bunun sona erme olduğunun farkında sonradan vardım. 21 Aralık Kıbrısta resmen çatışma dönemine geçilirken, ben Cumartesi sabahı hala rum kontrolundaki bölgedeki Körler okulunda bulunuyordum. Oradan ayrılıp Türk kesimine geçmek başka bir maceraydı. Oysa 20 Aralık gecesi Körler okulundaki tatile girme yılbaşı gün kutlamalarımız gayet güzel geçti. Kıbrıs Cumhurieyti türk ve rum yetkililer “<küçük her zamanki gibi katılmadı” bol bol eğlendik. Ertesi gün sabahı da gelecek babamla ayrılmayı beklerken, anlaşılmaz heycanlarla zorla ayrıldık.
Ben duyduklarımla sarsılırken, 23 Aralık Pazartesi günü oluşan iki kesimli çatışmalarla da artık okuluma gidemeyeceğimi hala anlamadım. Zamanla bunu da anladım. Bu yaşanan gerçeklik, devamında daha duyarlı olmamı getirirken, konuşulanla kendime has dünyam da şekilleniyordu. Birlikte yaşanılan Körler okulu ve ansızın ayrışıp çatışmalarla düşmanlaşan gerçeklikelr birbirine karıştı. Çocukluk aklımla bunları kolay anlamak zorunda brakıldım. Anlatılan ve bazen bolca eklenen vahşetli konular ise içime korkunun da yerleşmesini getiriyordu.****
Yetmişler başında giderek dünya görüşüm değişti. Özellikle sol düşüncelerle tanışmam Türkiyede olurken, Halk Evleri pratiklerimle araştırma yönüm de gelişti. Bu durum 75 76 yılında Kıbrıs konusundaki seminer hazırlamam la yaşadıklarımın damıtılmasıyla resmen Kıbrıs sorununda epey mesafa almamı getirdi. Hocalardan Betredin Cömertin benimle yaptığı tarih araştırma teknikleri üzerine konuşmalarım da toparlamaya başladığım çok yönlü bilkgileri tarihsel bilimle yorumlayıp birleştirmemi de tamamlıyordu. Devamaında, Kıbrıs sosyalist hahreket dünya görüşünü oluşturma çalışmalarıyla Kıbrıs düzeyindeki gelişimi üst seviyeye çıkardım.
*****
Bugün 21 Aralık. Resmi ekran durmadan hamasi söylemlerle kan damıtarak şovenizme doğru resmi tarih oluşturma anlatısı yapıyor. Elbet gelecek Kıbrıs idolojik yelpazesinde hamasilikle kendine has değerler oluşturma çabaları oluyor. Üstelik koşullar da gayet uyumlu. Kıbrıs geçmişini bilmeyen ve burada yaşamayan önemli nifus potansiyeli var. Eğitimdeki resmi tarih de gerçeklerden çok kopuk. Tarihsel bilimselik yerine resmi idoloojik gelecekle amaçlanan tarih anlayışı kurgulanıp yerleştirilme peşinde olunuyor. Birçok yaşanıp bilenenler önce korku ve baskıyla unutturulurken, yerine konulanların çoğu da yalana dayanması bir anda belek kaybıyla da yönetim gücüyle yerleşti. Konu salt birkaç örnekle genele gitme amacı güdülüyor.
Yaptığım tüm değerlendirmeler ve dönemin gelişmeleri hakında toparladıklarım bana şunu gösterdi: Kıbrısta Atmışta kurulan Cumhuriyet, daha baştan geçici olduğu malumdu. Özellikle planlanan yapı 58 yılında mesafe aldı. Fakat bazı uluslararası gelişmeler nedeniyle ertelenme zorunda kalındı. Seyşelden Makariyos dahi daya getirilerek ve tehtitlerle geçici Kıbrıs cumhuriyeti oluşturuldu. Daha baştan iş sıkıya alınıp garantörlerle de egemenlik sınırı baştan çekildi.
Ancak, bu ezber de bir yerde hem de bir yıl sonra çatladı. Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve ABD KIbrısın Natoya girmesi peşindeyken, Makariyos yanına şöyle veya böyle Doktor Küçüğü de larak Bloksuzlara girdi. Bu tavır hemen ardından tepkisini de getirdi. En basitiyle yumuşak temsilcileri olan yapılar birden Kemal Coşkun gibi kişileri adaya yeni lider olarak göetirdi. Durulan provakasyonlar hemen cami ve heykel bonbalamalarla yeniden başladı. Bunu ortaya çıkarmaya çalışan iki gazeteci de resmen katledildi. Cumhuriyet yanlısı Divana da elçilikten istifa yapmak zorunda kaldı.
Bir anlamda, Kıbrıs bloksuzları seçmesiyle birlikte daha kuruluştan çatlamaya hazır olan yapısı çatladı. Bunun da patlama aşamasına gelinen noktası 21 Aralık 63 oldu. Zaten teşkilat ve İngiltere ısrarla Taksim tezini savunuyordu. Öyle ki daha baştan bazı provakasyonlarda şu tartışma yer aldı: “Türkiyenin müdahalesini sağlamak, adaya gelmesini teşvik etme” diye sözler havada uçuştu. Bunu daha Kıbrıs olayları başlamadan 8 Aralıkta yapılan Küçük Kaymaklı tartışmalarında da yaşandı.
Kısaca, KIbrısta bu günlerde bolca resmi eksenlerde atıp tutulacağı 21 Aralık Noyel olayları, aslında 61 yılında bloksuzlar üyeliği nedeniyle Kıbrıs cumhuriyetine karşı duyulan güvensizliğin getirilen noktasıdır. Birçok olay yaşandı. Kimisi karşı kimisi kendi içinde gerçekleştirildi. Amaçlar ddeğişikti. Bizim kesimde hep “Türkiye müdahale edecek” laflarını duyduk. Türkiyenin gelip adayı ikiye ayırracağı sözleri hep moral olark tekrarlandı Hat da müdahale etmesi için bazı eylemler de yapıldı. Bunlar ısrarla unutturulup, günümüze göre ban başka tarih yyazılımı da hala uğraşlar arasındadır. Özellikle AKP Ümet anlayışlı politika artık kendini epey yaygın biçimde hisetiriyor. Onun için mjutlaka unutmamak, gerçekleri devamlı söylemek uygulanmak istenenin tehlikelerini de kavratmak önemlidir. Buda ne yazık ki birkaç kişi denilen bizlere kaldı. Biz bedel ödeyip yalan kazandıkça da haklı olsak da hak alamayan kesimler olarak hala tarihe geçmekteğiz.