Fazla analiz yapmadan somut konularla, anlatmak istediğimi aktarmaya girişecem. Kasım ayın a nokta derken, yılın son ayına girerken, memleket sanki eski yıla birçok makyajlı teslimiyet halini yaşatmaya hız verme havasındadır. Geçen haftayı incelerken ki durumları aktarıp son günlere giriş havasını okurken, devamının da hızla gelişeceğini pek fazla umuhyordum. Hele çizilen teslimiyet çizgisinin giderek derinleşeceği örneklerin kolayca geçileceğini de fazla ca önemsemiyor gibiydim
Yaşananlar bize resmen kendimizi de aynaeda gösteriyordu. Zorluklarla yaşanacak olanlar veya en azından konu edilip gündemleşeceği kaçınılmazlıktaki tutumlar, çok kolay gelip geçihyor. K. Kıbrısn önemli medası Kıbrıs Medya kurumları çabucak ve fazla tartışılmadan el değiştiriyordu. Bu teslimiyet sürecinin yeni hamlesi oluyordu. Tam da Fevzioğlunun adaya elçi olarak gelip, valilik tutumuyla kendi gerçeğini de ortaya serdiği dönemle çakışması da bilmem kaçı tesadüf diyecektir, kuşkuluyum. Fevzioğlu ççok hızlı başladı. Belli ki bazı yetkileri eline geçirmeğe devam edecek hırsından da dolayı değildir elbet. Politikanın bir ugulama şeklidir. Öyle ki halkla ilişkiler makyajıyla yolcu alan görüntüyle adaya gelirken, sonra Teknecik ziyaretiyle elektrik enerji uzmanı havasındaydı. Yetmedi, UBP içi çatlaklıkların epey artığı, seçimlerde ençok gelgitlerin döndüğü bölgede Fevzioğlu başta narenciya ihracatçılarını ve genel ayni konumdaki örgütleri elçilikte bir araya getirdi. Pek de tepki gelmemesi normaldır. Hele de seçimin başk kazanma idiyalı aktörleri, Türkiyeye karşı görünmeme ve sıra bekleme nöbeti nedeniyle sesleri çıkmadı. Takeci gazeteci ise onca konuya dokunmazken, Karpazdaki kıyıya tel çekilmesini haber dahi yapmazken, Fevzioğlunun elçilikteki ihracatçılarla yaptığı toplantıyı hemen övmeye başladı. Beklentilerle bizim kilerin beceriksizliklerini birlikte teslimiyet eksenine takıp söylendi.
Belirtiğim gibi, Karpaz burnunun kuzey kısmının askeri bölge olma olalyına kimse pek dokunmak istemedi. Birkaç dneilen kişi veya gazete dışında sanki haber olmamışçasına duruldu. Halbuki bolca kulanılan hükümet ve “yüce meclis” lafları bu olayda kulanılmadı. Anlaşmanın ne olduğu veya neden bu ölgenin seçildiği soruları dahi geçmedi. Yasal ve prosedür uuygunluğu dahi belirtilmedi. Meclis onayı veya resmi gazete kelimeleri de olayla birlikte sorulma zahmeti olmadı. Böylelilkle birkaç günlük ısıtılan aşın da ne olduğu ismi de konulmaması da gayet münasiptir. Ama, seçimler var. En büyük olma ve erken seçimi zorlama lafları bolca haada uçuşuyor. Sanki demokratik devlet çözümü yapılacak prokramları acemice açıklanmasına tanık olmaya devam denildi.****
Tam da bu gelişmeler beni boğacak ken, kendi içinde kurulan oyunun da artık oynamasının zorlandığını da haberleşmesine tanık oldum. Seçimler denildi. Yasalar kelimesi de eklenip demokrasicilik sunuldu. Ama, şu son belediye gelişmeleri K. Kıbrısta ne anayasa nede alt düzeydeki yasaların nasıl sıfırlanışına tanık olduk. Tam artık onca yasadışılıklardan sonra herhalde başkası yok derken, yenisi de eklendi. Hafta başı artık en basit kuralın dahi egemen siyasal örgütlerde kolayca yanlış yapılacağını bize tekrarlarla yeniden hatırlatıldı. Övülmek ve göstermelik konulan Kadın kotası hesaplanmalarında dahi yanlış yapılmasının bizat Anayasa seçim kurulunca kararla belirtildi. Pes demek içimden gelmedi. Çünkü yeni pes dedirtecek çok gelişmeye gebe olduğumuz aklımdan silinmiyor.
Belediyeler son seçim dönemimiz hep anayasa aykırılıklarla dolu dolu geçti. Öyle ki belediyelerin coğrafi sınırları uzatıldı.Güney Kıbrıs toprakları dahi bizim belediye sınırlarında gösterilecek derecede yanlışlar yapıldı. Herhalde Sılanın Eğlencede veya Deyirmenlik adaylarının Bodamyaya gidip probaganda yaptığını duymayacağız. Kayanın Vroişada inceleme yapması da konu olmalyacaktır. Ama, çizilen belediye sınırlarında bunlar mevcut. Böyle yanlışlarla başlayan seçim dönemi anayasaya aykırı oluşuyla devam edilen süreç, tam da herşey en azından uzlaşılarak anayasa dışılıkta sürdürür hale gelirken, birden kota sayısını da yanlış hesaplama dönemi geldi.
Toplanamayan ve yasa doğrudürüs yapamayan meclis, birden bir günü doldurmadan uzlaşarak kota ihlalini de yasa dışılık kurallarla olsa da birleşerek seçimlere yeni kuralsız eklemeyle devam dediler. Tabi ki baskıları, UBP çöküşleri ve direk TC müdahalelerine sıra gelmeden nerede ise makalenin sonuna geldik. Memeleketin ahvali böyle. Makyaj konulsa da teslimiyet o dereceğe geldi ki ne karar almada nede kendi kendini kurtarmada dahi çare yapamayacak konuma gelişin koşuluna ulaştık. Bir yanda beceriksizliklerin ortak paydaşlığındaki kotalı kuralı yeniden yapma yasasında hyoğunlaşırken, yeni TC elçisi de elçilikte ihracatçıları toplayıp önerielri dinliyordu. Ozaman, yetki kimde sorusunun da ötesinde, kime baş vurma arayışının da cevabı kolayca göründü. Ama, seçimler var. İdiyalar uçuşuyor. Kimisi de şimdiden yeni saray sevdasına giriyor. Küliğe de bu rüzgarda fırtınalaşıp yükseliyor. Burası K. Kıbrıs.