Son olarak Rusya elde tutuğu Ukrayna topraklarında referandum yaptı. Ardından da bu yerleri ilhak yaptığını açıkladı. Buna karşılık hemen batı kolektif emperyalist eksen da karşı yaptırım açıklamaları kararları aldılar. Sürpriz mi: elbet sürpriz değildi. Bağıra bağıra gelen son gelişmelr oldu. Dünden gelineceği net malumun ilanı gibiydi. Özelikle Rusyanın Ukraynanın kuzeyindeki Harkof bölgesinden çekilmesi veya çekilmek zorunda kalması sonrası, hamle yapması bekleniyordu. Buda, elde tutulan Ukrayna topraklarının bağımsız devlet veya direk Rusyaya bağlanmaları hamlesi normalmışcasına kanıtsanıyordu. Tabi ki beraberinde Rusyaya hamle yapmak için de tüm batı korosu da resmen daha sert önlemler almaya başlamanın da pimini çekiyordu. Bilinenin tekrarı gibiydi. Her ne kadar konu Ukrayna Rusya eksenine sıkıştırılmak istense de, oyuncu Zelenskiyle probaganda yapma algısı kulanılsa da herkesin anlayıp da çoğunun fazla dokunmadığı gerçekler yaşanmaya devam ediliyordu. Emperyalist gerçeklik yeniden tarihsel roluna giriyordu. Ama çok acı bazı gerçekler de çok fazla sırıtıyor. Birkez, uluslararası hukuk, ilkeler kurallar diye bir nesnenin olamayacağını bizat en güçlü sistem devletleri ile sermaye kolkola saydamlaşma resminden anlıyoruz. Ayni şekilde gerçekler veya konulan kurallar değil de gücün konumu ile belirlenen gelecek stratejinin belirleyici halde oluşunu yeniden tarih bize Ukraynada yaşatarak anlatmaya devam ediyor.
****
Ukraynada artık eski Ukrayna olmayacağı kesin durumunu daha da preçinleştirdi. Aslında batı kölektif Emperyalist güçlerin ve başta ABD ile ingilterenin de hedeflediği amaçtı. Nitekim, Rusyanın müdahale edip Ukraynaya girdiği günlerde Zelenski anlaşmaya veya Minsk anlaşmaların konuşulmasına eylimdiydi. Fakat, bunu bizat İngiltere başbakanı koltuğunda hala o günlerde oturan Boris Conson onu engeledi. İngiltere yine sinsi ve çok çirkin Ukrayna oynunu politik timyozluğu ile çaktırmadan belirliyordu. Aslında, bilinen başka gerçek de Rusya Ukraynaya girmese, ingilterenin Ukraynadaki Odesa kentinde deniz üstü kurmaya başladığı girişimi de vardı. Tüm bunlar artık geçip de yeniden tartışılmayacak derecede çok geride kaldı. Gelişmeler zaten birçok önemli durağın anımsanmasını da engeleme konumuna sokuldu.
Tekrar edelim: Ukrayna savaşı bize şunu net şekilde haykırıyor: konulan ve imzalanan uluslararası anlaşmaların hiçbir hükmü olmayacak düzeyine yine en güçlü ülkeler tarafından gerçekleştiriliyor. Her koşuldaki emperyalist sistem durumunu unutmayalım. Konulan kuralların da kapitalist yapının işlemesi için olduğu da malum. Ama, son Ukrayna kriziyle kapitalizmin temel hukuk ilkesi olan mülkiyetin dahi direk İngiltere ve ABD tarafından nasıl çatır çatır çiğnenip bunun da normal kural gibi kabullendirildiğine tanık olduk. Yine başka acı gerçek, yapılan ve çok önemli olan anlaşmalar veya verilen sözlerin de tutulmaması, çekilinmesi veya yok saymanın da direk hayatlarla acıların yaşatılarak tekrarlanışının itirafını yaşadık.
Birileri sakın Rusyayı savunma veya Putini övme olarak algılamasın. Çünkü, batı emperyalist kesimi öylesine çirkin probaganda yapıyor ki kendi yanlışlarını söylemek, eşitdir Putinci olmakla özdeş tutarak yeni bir kabus probagandası yapılmaktadır. Yalanın ise hatti hesabı yok. Tekrar hatırlatalım: ister Sovyetler, ister se sonrasında Rusya ile batılı müttefiklerin yaptıkları direk anlaşmalar veya verilen sözleri direk başta ABD ve İngiltere yok saydı. Ne olmayacak dendiyse yaptılar. İmzalanan karışıklı silah ve öteki anlaşmalardan da direk ABD çekildi. Rusyanın tüm batıya yaklaşma eylimlerini hep ötekileştirilerek ret etmekten çekilmediler.
Ukrayna ise daha bağımsız olmadan Sovyetler dağılma eşiğinde dahi olmadığı günlerde, Seksenlerin başında ABD düşünürlerinden Brezniskinin bu yöreyi Asyaya açılıp Çini kuşatma stratejisinde kulanması tesadüf değil, resmen geleceğin siyasal hedefiydi. Yine Ukrayna bağımsız olduktan sonra hep bbatılılar seçimle kazanan kişileri beyenmedikleri zaman değişik darbelerle de devirdiler. Renkli devrim Turuncu hareketi ile 14 yılındaki faşist darbe bunların önemli siyasal kavşağında bulunuyor. Hedef Ukraynayı hegemonyaları altına alıp Rusyayı kuşatı Bu döngü ise Ukrayna üzerinden Rusyadan sonra Çine uzanacağı da kesin. Rusya son Şangay zirvesinde yalnız kaldı. ABD ise bunu fırsata çeiviriyor. Ama anlayana anla diyecek italyadaki seçimler de Avrupanın üçüncü güçlü ekonomi devletinden geldi. Ekonomik krizler, uygarlık sıkışmışlığı, iklim ekolojik bozulması ve pandemi krizleri sistemin çürümüşlüğünü kanıtladı. Savaşlar bunun aşmazının bir sonucu. Bu oyun temel halkası Ukrayna. Rusya belli eti ki genel sistemsel değil ancak bölgesel güç konumundadır. Yanında duran net olarak pek tavır koyan da yok. Ama batı örgütlenen devletler bloğu olarak Nato veya direk emperyalist güçle karşısında duruyor. Yunanistana dahi ABD üstler kurup Rusyayı kuşatma hamleleri yapıyor. Tabi bazı konuyu anlamayıp veya anlamama vuruşuna yapıp da kendilerine yönelik olduğunu söyleyenlr de başka bir ironidir.
Kısaca, Ukrayna savaşı yeni bir boyuta geldi. Hangi hamlenin geleeği ise gerek meydandaki güçler dengesi veya sistemin hamleleriyle kuşatma kurallarıyla her an kayışlarla dolu kabus hamlelerine açıktır. Solun eksikliği, barış hareketlerinin etkisizliği hep burada hissediliyor. Hele sosyaldemokrat ve yeşilerin teslim olup sermayenin savaş terkisine katılmaları eskiden tartıştığımız Kağoskiyi aklınıza hiç getiriyormu?p kendi alanında daraltarak küçültme stratejisi oluyordu. Aslında bu hedef Suriyeden sonra iran yolundan rusyaya geleceklerdi. Ama Suriyede Rusya ve iran ABD ile müttefiklerini karşıladılar.
***
Son Rusya hamleleri oldukça kabusa kabusla karşılık verme gibi oldu. Batı ise fırsatı kulanıp birlikte davranıp resmen Rusyayı epey hırpalama peşinde. Bu fırsatı da şimdiden Kafkaslarda Azerbeycan Ermenistan ile Kırgızistan Tacekistan çatışmalarıyla hemen karşılık buluyor. Rusyaya rahat vermeme ve Ukraynadaki batıklık kısgacındayken, hem sıkıştırma hem de öteki etki alanlarına sıçrama hamleleri yapıyorlar. Burada bu gerçekleri de yakalamak şart. Artık şu tartışmanın da çoktan önemi geçti. Ukraynanın Natoya girmesi veya bağımsız kalma ikilemi artık silikşeşti. Çünkü batı tüm gücüyle yüklenirken, Rusya da elde tutuklarını koruyup de yenilgiyle çıkmama stratejisini uyguluyor gibidir. Ama, yarın her an değişir. Çünkü denklem çok karışık. Rusya ilk hamlesiyle beklediği Kiyef rejiminin yıkılmamasıyla ve ardından batının tüm gücüyle yüklenmesi sonucu değişik taktiklerle hamleler yapıyor.
Doğrusunu da teslim edelim: bu konuda ABD oldukça rahat. Çünkü ne Amerikan askeri ölüyor, ne çatışmaların kendi komşu alanlarında olma olasılığı var nede savaşın acılarını çekme şansı şimdilik yok. İstihbaratıyla, stratejik çizimleriyle, askeri sanayisini işleterek direk Rusyaya karşı ambargodan öteki olanakları Ukrayna adına kulanıyor. Yetmiyor, Amerika bir anlamda batının da kendinden kopma olasılığı yerine arkasından sıralanmasını ve enerji gibi krizlerin de yüklerini onlara yükleme fırsatını da gayet güzel kulandı. Temel stratejisi olan Ukrayna üzerinden Rusyayı kuşatma ve öteki yörelere sızma çabaları da güç koşullara rağmen devam ediyor. Rusya ise dibindeki Ukrayna ile direk ABD ile dünya hegemonya kavgasını vermek zorunda kalıyor. Kendisi zarar görse de aBsd ile İngiltere bu konuda şimdilik rahat. En azından ölüler gelmiyor, füzeler yağmıyor ve ülkede savaş karşıtı kesimler de yok.
Pek söylenmeyen ve son italya ile de karşılaşılan önemli başka bir faciya da var: Avrupada savaş eksenini sonucu şeytanlaştırılan Rusya düşmanlığı ile birlikte faşizim da yükseliyor. Sosyaldemokratlar dahi savaşı destekleme sırasına girdiler. Alman yeşileri dahi savaş çığırkanlığı yarışında cepelerde dahi göründüler. Bunlar AB sürecinde gericiliğin faşizmle birlikte devletler biçimi yönetimleri olmasını da ne yazık normalleştirildi.
Kısaca: son Ukraynadaki Rusyanın referandumla bazı kesimleri kendi toprağına katması, batının artan baskıları ve anbargoları, buna bağlı başta Avrupadaki savaş destekli faşizmin yükselmesi, dünyamız için pek de iyi haber gibi olacak durumu yok. Üstelik, Ukrayna gibi yerde bunlar olurken, bu pimleri çeken ABD sanki savaşta yokmuş gibi davranıp da bize hala lafazanlıklar sunup medyalarda probagandalaştırma fırsatında dans ediyor. Fakat Baydın şunu hala görmüyor: Kasım ayında ara seçimler var. Bu kafayla Trumpu yeniden canlandırıp güçlendirme tehlikesi giderek artıyor. Belirli kesim Trumpu dahi arar duruma geldi.