yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİkileme takılan yaklaşımlar - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İkileme takılan yaklaşımlar – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Çarşanba gecesi ilksoy Aslımın kitap tanımını izledim. Önümüzdeki yazılarımdan birini buna ayıracam. Benim önemsediğim bazı yaklaşımlara dokunacam. Kaçınılmaz olarak birlikte olamama ve gelişen koşulların etkisiyle bazı önemsiz gibi görülecek tehlikeli yaklaşımlara da ne yazık tanık oldum. Buna dayanarak, ilerdeki yazılarımdan birini de ilksoyun kitap tanıtırken ki bazı tartışmalara dokunacam.

Kitap tanıtımı sonrası, sonbahar gece tadında arkadaşla çorba içtik. Tabi ki konuyu da kısaca yorumladık. Arkadaş, pek farkında olmadığını vurguladı. Sonra eve ulaştım. Klasik televizyon dolaşım gerçekleştirdim. Türkiyede muhalefet medyasındaki iki kanalda beni çeken tartışmalar oluyordu. Daha doğrusu bazı araştırmacılar “tehlikelerden” söz ediyordu. Bunları izledim, Resmen bizi de ilgilendirmenin de ötesinde, burada değişik yöntemle uygulanan siyasal uygulamalar konuşuluyordu. İstedim ki kıyas veya bütünleştirici yaklaşım bakımından, bu tartışmalardan özünü bozmadan özetler yazmak içimden geldi.****

Tartışılan konu Suriyeli mülteciler veya Türkiyenin uyguladığı şekliyle sığınmacılardır. Bunların demokrafik ve seçimlerdeki etkilerinin tehlikesi anlatılmaya çalışılınıyordu. Bu konuda birkaç kısa örnekle somutlayalım: “Suriyeli mültecilerin vatandaş yapılması lseçimlerde önemli etkisi olacak. Zaten şimdiden yapılıyor. Örnek, oturduğunuz evde dahi yabancı birinin veya birkaçının daha kayıtlı olduğunu bulan yurtaşlar var. Bunların sayısı belli değil. Herkesin araştırma yapması gerekiyor….

Birbaşka örnek ise Reyhanlı örneği ile söylenmesi gerekiyor: Reyhanlıda yaklaşık üçyüz Suriyeli yurtaş yapıldığı söyleniyor. Bu rakam en azından Reyhanlıda yerel seçimlerde oldukça etkili olacak. Bunun toplamında milyona yakın yurtaş yapıldığı bilgisi varken, seçim farkının da az olacağı sonuçları çıkarken, etkilerin nedenli fazla olacağının kanıtlarıdır….

Türkiyede bol bol ünüversite kuruldu. Yurtaşlar mesleki eğitim yerine artık ün kolay diploma alma durumuhyla da ünüversite diplomasına yöneldiler. Bu durum giderek mesleki esnaf alanında Suriyelilerin yerleştiğini ve yaygınlaştığına tanık oluyoruz. Bu yine demokrafik bir mesleki gerçektir. Yarın eğer Suriyeliler ülkelerine döndürülürse, mesleki teknik açısından boşluk olacağı kesindir. Bu yüzden bol bol ünüversite kurdurduk yerine, mesleki okulara önem verilmesi gerekirdi. Bu dahi yapılmadı. Suriyeli ve öteki göçmenler mesleki ve tarım alanlarında oldukça yaygınlaştı. Bizimkiler ise diplomam var diye bu alanlardan çekildi……

Suriyeliler ucuz çalışıyor. Emek ekseninde gidrek işçi çalıştırmadaki bazı bölümlerde de tercih ediliyor. Buraya yerleşiyorlar. Üstelik nifusları da çoğalıyor. Önümüzdeki on onbeş yıl sonra daha çok çocuk doğurdukları için, yabancı nifus bizi geçecek. Defakto sorunlar ortaya çıkacaktır…..

Bune benzer örnekler bolca verildi. Doğrusu, bana hiç yabancı gelmedi. Sabahleyin mahalemdeki bazı Rehyanlılıya konuyu sordum. Tabi ki benim kuralımla. Reyhanlılılar hemen yerleşim yerlerinde Suriyelilerin çoğaldığını kabulendi. Belediye başkanlığında tehlikeli etkileri olacağını da vurguladılar. Ben onların da örneğin önümüzdeki belediye seçimlerindeki Lefkoşa konumlarını söyleyince, ateşlendiler. Burası da vatanımızdır. Biz burayı kurtardık çıkışını yaptılar. Basit bir haklılıkları vardı: Suriyeliler savaştan kaçarken, onlar buraya “kurtarıcı” rolüyle geldiler. Bu farkı da yeniden akılma koydum.

Herhalde yukarda özetlediklerim size bir önemli hatırlatma yapdtı. Ama karşımızda bir Türkiye politikası vardır. Örneğin Kıbrıs veya Afrin veya geneli Kuzey SUriyede yapılanı hiç sorgulamazken, defaktolarla oynarken, üstelik kendi toprakları derecesinde tabusal savunurken, sesleri çıkmayan veya direk savunan Türkiye kesimleri, şimdi özellikle muhalefet, Suriyelilerin oy kulanmasından, nifus artışından korku yaratma eylimindedir. İktidarın kulanıp kazanma olgusunu öne çıkarıylrlar. Tabi sınıfsal olarak sömürülmeğe dokunmak istememeleri de bakış aaçısındaki durumlarını yansıtıyor. Ayni sayılan yöntemleri biz kıbrısta çok yaşadık.Bir ev atresiyle otuza yakın yurtaş yapılması veya KIbrısa hiç gelmeden vatandaşlık verilen nice insanlar vardı. Bunları burada seslendirip defakto ve ilhaklaşma denilince de ırkçı damgasını hep vurdular. Şimdi hem de Suriyenin ilhak politikasının olmadığı tam aksi sığınmacılar üzerinden oynanan oyuna karşı çıkmak paradoksuyla debeleniyorlar. Ozaman tekrar hatırlatalım: Önce Kıbrıstan başlayıp genel devlet ve dış politikasıyla birlikte genele gelin. Çünkü ikili uygulamalarla Türkiye yakın tarihi çok zengin. Bakalım bu durağa ne zaman geleceğiz?

Tesadüf olan Türkiyede sığınmacı mülteci yurtaşlar tartışılırken, ayni zamanda K. Kıbrısta hem de yeni atanan memurlarla alevlendirilen yurttaşlık vermenin de burada olmasıdır. Afrinden gelen haberler ise benzer. Ozaman, gelin tüm sömürme ve sömürgecilik insan yurtaş oynunu birlikte sorgulayalım.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin