Sabahın saat dört buçuğu. Ezan sesi ile uyandım. Her sabah bu bu anons ile metazori yani mecburen uyandırılıyorum. Eskiden bu moda yoktu. Ama dinci zihniyetin bir uygulaması ile gecenin bu saatinde uyandırılmaya başladık. Uyandık madem gitsem ki bizim kahvehaneye? Acaba bizim dayı kalktı mı ki? Neyse gideyim orda bir şeyler yerim.
Gittim gitmesine ama kapı kapalı. Tabii bu saatte açık olacak değil ya. Artık gelmiş olduk, geri dönmek yok diyerek kapıyı çaldım.
- Dur bre mallim sabah sabah rüya gördün beni,
- Sen uyurdun ama, ezan sesinden uyanman sen?
- Duymam ki oğlum ben, kulaklar sağırlaştı benim çoktan bilmen
- Vallahi her sabah o megafonu sonuna kadar açarllar uyanırım, ondan sonra da sabaha kadar uyumam,
- Alışacan mallim alışacan. Bu dincilerin icadlarına alışacan,
- Hade gel birşeyler yiyelim, getirdim taze hellim ve biraz da zeytin
- Tamam ben de da biraz samarella var,
- Ama sabah sabah samarella,
- Ee ne ganunu var samarella ne zaman yenir,
- Yok da ağır gelir sabahtan,
- Hıh nazikleştin sen da,
- Peki hade yiyelim bakalım
Diyerek kahvaltı niyetine elde avuçta ne varsa atıştırdık, su ile de bastırdık, malum burada çay yok..
- Hade Arif dayı yedik içtik yapacan gaveleri,
- Yapayım mallim hem ağnat ba bu Gonya işini,
- Hangi gonya, hangisini ağnatayım,
- Yahu ortdalık gaynadı gene Tatar-Sert kapışmış,
- Ha o mesele, normal.. Müslümanların oyunları var orda,
- Bize ne bundan ki da durup dururken birbirlerine saldırdılar,
- Biz de Müslümanmışız da bizi davet etmediler diye gıyamet kopardılar,
- Aha Tatarı davet ettiler yetmez, ne ararık biz onnarın yerinde,
- Dayı bu buluşmalar ülke gençliği, sporcuları ve ülkenin tanıtımı için önemlidir,
- Hangi ülkeden bahseden ama şaşırdın sen da, kim tanır senin bu olmayan yeri,
- Tamam da bunnar beklerdi daveti, Türkiye halledecekmiş işlerini
- Ma neyi halledecekler, Türkiya ondan başka Türk devletinin olmasını istemez ki,
- İşte bu sebepten, Sertoğlu kınadı Tatarı ki gitti, Sporcular gidemedi, onun ne işi var,
- Ay oğlum Tatar gitti görünsün oralarda hem çoktan garşılaşamadığı Tayyıbı görsün
- Zaten çoktan gidemediydi, eyi gelir kendine bu geziler,
- Ee buluşdular bilirsan,
- Buluştular görmedin fotoğrafı,
- Nerde görecem oğlum ben bu içinde kapalı,
- Çok güzel bir fotoğraf dayı görsen bayılacan,
- Gucaklaştılar deyil,
- Yok virüs nedeniyle kucaklaşma olmadı ama bir kanape üzerinde üç başgan otururken çekilen bir fotoğraf her şeyi anlatıyor,
- Nasıl bişey ağnat biraz,
- Boşver bişey diyeceğiz sonra biz de Rumcu ilan edileceğiz,
- Ne o gadar möhim demek ha,
- Üçü yanyana. Tatar, Aliyev ve Tayyıp, Hani bir millet Üç devlet diyollar ya!
- Ya hatırlarım öyle bişey vardı da hiç görmedik genneri , e nolmuş o fotoğrafda demedin,
- Ya dayı boşver başımı belaya sokacan, yarın getiririm sa o fotoğrafı,
- Ma gorkan sen da artdık, gorguttular seni da,
- Ne deyim, işte oturullar kanepada, Tayyıp-Aliyev yanyana el ele tutuştular gülüyorlar, bizimki de kanepanin diğer ucunda yalnız başına kalmış,
- E noldu dakmayın bu şeyleri nolmuş elini dutmadıysa, siz da mahana ararsınız bir şey söyleyesiniz,
Derken uzun süre ortalarda görünmeyen daksici Menduh daldı içeri:
- Merhaba buba napan,
- Kimsin bre sen, da benim selamı da bilin,
- Daksici Menduh arif dayı hatırladın,
- Hatırladım ya hatırlamadım, daha bunamadım, nerdesin sen?
- Lefgoşaya daşındım, iş da yok çıkmam artık dışarı,
- Ee sen de ne haberler var,
- Vallahi dayı iktidara hazırlanıyoruk, meşgulüm bu aralar
- Ha sen da igdidarcılardansın,
- Ya geliyoruk, her şeyi halledeceyik, en başta KKTC yi tanıtacayık dünyaya,
- Eyi allah guvvat versin sa da,
- Amin dayım amin,
- Hah şöyle amin çekmeyi da alıştınız madem igdidar yakındır.
- . gideyim da gelirim gene.. Sen napan hocam?
Diyerek fırladı dışarı. Arkadan Arif dayı seslendi: Gel da ağnat ba bu igtidar işini
Ben de evin yolunu tuttum, epey lafladık bugün.. Yarına görüşürük…
