Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis Bir dergi için yaptığı söyleşide :” Kıbrıs sorununun çözümü için değerlendirilmedik tek fırsat bırakmadığını” dedi.
Koltuğunu devretmeye hazırlanan bir cumhurbaşkanı olarak yaptıklarını savunmak doğaldır. Hatta yaptıklarıyla kendilerine göre övünme payı da çıkarabilirler.
Crans Montana sürecinizdeki tutumu çözüm yanlısı Kıbrıslı Rumların eleştiri oklarının hedefinde olmuştu. Bunlar içinde AKEL önemli bir yer tutmaktadır.
Aslında geçmişten gelerek Crans Montana’ya kadar olan süreçte hiçbir taraf çözüm konusunda irade gösterme cesareti bulmadı. Bazen iç politikaya yönelik bazen de “anavatanların” çıkarlarına göre hareket edildi. Uluslararası toplum da tarafları adil ve kalıcı bir çözüm konusunda cesaretlendirmedi. Onlar da bu süreçte kendi menfaatlerini öne çıkardı.
Bu anlamda Anastasiadis’in açıklamaları beni pek tatmin etmiyor. Özellikle Kıbrıslı Türklerin bireysel olarak Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları olmasını kabul etmenin ötesine geçemedi.
Kıbrıslı Türker’in ekonomik yönden kalkınabilmesi için AB’nin taraflara sunduğu Yeşil Hat Tüzüğü de beklenen verimi yaratmadı. Özellikle tarımsal ürünlerin Kuzeyden Güney’e geçişi konusunda Rum üreticilerin isyanını çekmemek için gerekli açılım sağlanmadı.
İşte Anastasiadis’in “çözüm için değerlendirmedik tel fırsat bırakmadık” sözü burada havada kalıyor. Anastasidis Kıbrıslı Türkler’in dünya ile iletişim ve ticareti Türkiye üzerinden yapıldığını görmelidir. Buna alternatif bir kapı olarak Kıbrıslı Türklerin ürettikleri tarımsal ürünlerin hem kendi iç piyasalarında hem de ihracat edebilmelerinin önü açılmalıydı.
Elbette ki “bunun için engel yok” diyebilirler. Ancak narenciyenin Kıbrıslı Rumlara ait bahçelerden gelmesini onaylamazlar. Üretim aşamasında kontrol edememeyi engellemek için fırsata çevirirler.
Haklı gerekçeler elbette olabilir. Özellikle gıda güvenliği konusunda AB normları onlar için çok önemlidir.
Bütün bunlara rağmen yapılması gerekenler vardır. Kıbrıslı Türk ve Rum üreticilerden oluşacak kooperatiflerin kurulması akla gelen ilk çaredir. Bu kooperatifin ve AB’nin yetkilendireceği uzmanların kontrolünde iki tarafta üretilen ürünlerin tek bir kooperatif ürünü olarak yeşil hat tüzüğü kapsamına girmeden tüketici ile buluşturulması esas olmalıdır.
Tabi ki bu olay yazılanlar kadar kolay değildir. Ancak ekonomik krizle boğuşan Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarına yönelik böyle açılımlar hem güven artırmada hem de cumhuriyet vatandaşı olmanın değerlerini yaşayarak görmesi açısından önemlidir.
Seçilecek olan yeni Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Kıbrıslı Türklere yönelik açılımlarını karşılıksız yapmalıdır. Bu toplumlararası bir konu olmaktan öte insanların kendi devletlerinden beklentileridir. Çözüm için insanların önce birbirlerine sonra da devletlerine güvenmesi esastır. Toplumlar asındaki sorunun çözümüne ivme kazandırmak iyi bir liderlikle ve iki toplumun bireylerinin istekleri ile olabilir.
Lider olmak iste böyle bir şeydir. İnsanlara hedef göstererek bu yolda emin adımlarla yürümesini göstermek liderliktir. Gerisi yalan dolan.
yazarın tüm yazıları:
Nidai MesutoğluAnastasiadis’in yapamadıklarını umarım yeni seçilecek cumhurbaşkanı yapar – Nidai Mesutoğlu
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin