Yeni bir gün.. Alıştık artık, nerde ise teryaki olduk bizim kahvehanenin. Arif dayının sohbeti güzel. Dünden yarım bıraktığımız “onnar”ı merak ettim. Onnarı anlatacaktı bana. Biraz geç kaldım alel acele daldım içeri.
- Merhaba buba…
- Merhaba evlat geciktin nerde galdın?
- Dün yarım galdıydık anlatacaktın bana onnarı,
- Kimleri ağnatacaktım sa?
- Onnarı dedin ne bileyim kimdir bu onnar?
- Hah onnar. Her gün mersendeler ile geçeller buraşdan. Bazıları geçerkan da nani nani ses çıkartıllar daksilerinden, yani demek isdeller ki biz geçiyoruk,
- Tamam anladım kimleri bahseden de o günlerde buradan çıkmayanların çoğu mahallede bilin ya.
- Bilirim geçen gün birinin evinin önünden geçerdim, polisler bekliyor genneri olma ki vurullar genneri
- Gorumadır onnar Arif dayı. Makamları bitse de ömür boyu gorullar kendilerini, hatta şimdi herbirine 3-4 goruma aldılar,
- Kimden gorurlar ki gendilerini oğlum, londrada Boris velesbidilan gezer çarşıda gorkmaz da bunnar gorkar?
- Korktuklarından değil Arif dayı. Gösteriş olsun diye yaparlar bunu. Normal vatandaş değil üstün vatandaş olduklarını göstermek için yapıyorlar. Devletin itibarı varmış ondan
- Hangi devlet mualim?
- Duymadınız galiba bu devletin kim olduğunu, konuşalım Arif dayı. Göresin devlet nasıl olur. Yok İngiltera böyle devlet diye anlatın da anlatın.
- Annat bakalım oğlum ne ağnatacan bu devlet için da ağnayım ben da.
- Bak bubacım hiç haber dinlemiyor musun sen buraya geldin geleli galiba?
- Ne dinneycem bunnarı işleri güşleri yalan dolan; neysa söyle, ağnat bakalım neyimiş bu devlet?
- Her gün günde 5-10 kez tekrarlıyollar ya, “bağımsız eşit egemen” devlet diye,
- Ağnamadım bir daha ağnat muallim,
- Hem bağımsız hem eşit hem da egemen iki ayrı devlet,
- Dur bir tayka da garıştı kafam. Tek tek ağnat bana bu işi,
- Tamam önce “bağımsız” ı anlatayım. Yani her şeye kendileri garar verir demek istiyollar,
- Ee inandın sen da, bunnar angaraya sormadan ayak yoluna bile gidemezler, geç bunu neydi obiri?
- Diğeri “eşit ve egemen” yani güney ile eşit ayrı iki devlet. Ve toprağı belli hudutları belli nüfusu belli kendi kendini yöneten ayrı bir devlet demek,
- Kim söyler bunnarı muallim?
- Üç silahşör arif dayı. Egemen üçlü..
- Ağnadım ağnadım şimdi bu egemen üçlüyü.. Hatta bir tanesi nedir o siyara fabrikasında “buyurun hitap edin yüce mecilise” diye tekrar eder.
- Hah tam da öyle..
- Camiye da gitmeye başlamış bunnar doğrudur?
- Doğru doğru camiden çıkmazlar, Ankardaki usdalarına yağ çekeller,
- Neysa bunnarı daha çok konuşacayık Arif dayı sen anlat bana onları, yine unutacağız.
- Ne annatayım ki, onnar yollarını şaşırdılar onun için bu yolu da şaşırdılar. Bir ara çıkmazlardı bunun içinden, teoriler annadılardı, işe alıp işten çıkarmaları da buraşda yaparlardı. Artık böyük adam onnar, bu fukaranın yerinde ne arasın ki onnar. Publarda meyhanelerde viski çekeller.
- Mahallenin da gelmez, onunla eyiydiniz,
- Yok oğlum yok, hepsi gayıp.. gayıp deyiller de dediğim gibi sınıf atladılar.
- Hani bir kahvenin kırk yıl hatırı vardı!
- Pee nerde kaldı o insanlar nerde, menfaatı varısa gonuşullar yoksa uzak uzak geçer olmaya ki bişey isden gendilerinden. Ne isdeycem ben bre sizden.
- Boşver Arif dayı üzme kendini üzme, biz varık, az kaldık ama daha öyle. Noldu Seleymancık ne zaman gelir, ya o gomonist demirci?
- Onnar paydosdan sonra geliller, ikindin,
- Tamam bir gün ikindin geleyim da göreyim onları da çoktan görüşmedik, bakalım ne düşünürler bu memleketin hali için,
- Gel gel o profosörler daha gonuşur, neler hayal ederler neler,
- İyi yarın ikindin geleyim da kaynatalım siyaseti
Diyerek bugünü de bu şekilde tamamladık.. İstikamet angoni….Nerde ise saat sabah 9 oluyor. Bu saatlerde gelmiştir kahvaltı yapıyor ve beni bekliyor oynamak için.. çok yoruyor beni aslında, doymuyor oyuna. Bir gün bir tarafımızı kırmazsak iyi..
