Aradan nerde ise 20 yıl geçti bizim kahve kapanalı. Hatırlayacaksınız bizim kahvede Kıbrıslılar toplanır sohbet ederlerdi. Geçtiğimiz günlerde kahvehanenin bulunduğu mahallenin sokağından geçiyordum bir de ne göreyim BİZİM KAHVEHANE açık hem de dabellası da yenilendi. Dabellanın üzerinde de con kahvenin kahve fincanı resmi ile “buraşda sadece gave içilir” yazıyor. Merak ettim bizim kahveci Arif döndü mü Londra’dan yoksa bir başkası mı açtı burayı? Hemen o etrafta çok uğraştım ama bir park yeri bulup aracımı park ettim. Ve kahvehaneye adımımı attım. Kahvehanenin en ucunda 6 sandalyede Kıbrıslı keyfi yapan saçları bayağı ağarmış saç sakal birbirine karışmış bir yaşlı oturuyor tek başına. Biraz daha yaklaştığım zaman fark ettim meğer orda oturan bizim Arifti. 20 yıl onu da yaşlandırmıştı. Yaklaşıp bizim lisanla diyaloğu başlattım:
- Arif dayı ma sensin ne zaman gelding?
- Kimsin bre çocuk sen?
- Ma tanımadıng beni, muallim ben muallim!
- Ha gusura bakma kafa gider gelir benim ama hatırladım da sen da ihtiyarladın.
- Ee KKTC FOREVER de yaşaycan da galacan genç?
- Ben da usandım ingilteradan da döndüm üç ay var, ama dadı galmadı buraların
- Gelen giden yok, eskilerden?
- Ah oğlum ne esgi galdı ne yeni, aha gördün yalnız başıma pineklerim bunun içinde, arada bir Seleymancık gelir, o da ihtiyarladı, bir da o gomonist geçinen demirci Ali usda, ama o da bunadı.
- Memleketi nasıl buldun Arif dayı bunca yıldan sora, ilerleme var deyil?
- UU sorma uçtular uçtular… neysa gel otur da yapayım gaveni, sadeydi?
- Maşşallah kafa gider gelir dedin ama gavemi bile hatırlan.
- Muallim muallim ben gaveciyim. İnce belli çaycı deyil. Ve gıbrısda bizim zamanın gavecileri tüm müşterilerinin gavelerini yıllar geçse de hatırlar.
- Bu altı sandalyede keyf yapmak da gıbrıslının şanından gelir?
- Ha ya Gıbrıslı zevkine düşgündü. Böyle istirahat etmeyi severdi. Ama bu da galmadı arttık
- Neye Arif dayı bak sen ne güzel bu alışkanlığı sürdürüyon
- Ah oğlum ben sürdürürüm da kaç kişi kaldı ki bu zevki sürdürür söyle bana bakalım?
- Kahvehane galmadı ki memlekette Arif dayı, hep kapandılar..
- Ne galdı da gavehane galacaydı. Ben ingilteradan en fazla bu gave ve gavehanede 6 sandalyede zevk yapmayı özlerdim. Orda ingilizde gave yok, bu iskemleler yok.. bir sandalyeyi zor bulun oturasın yok 6 tane bulup zevk yapacan.
- Orda da bu işi yapardın Arif dayı
- Ya oğlum başga iş bilmem ki ben. Ama hiç zevk almazdım. biri gelir böyük fincanda çay, biri gelir ince belli bardakda çay ister. Bir başgası ayıs ti, bir diğeri blak kofi. Ama hiç kimse gave sormaz. Ben da sinirimden günde 10-15 gave kendim için yapar içerdim. Bu da midemi darmadağın etti.
- Sağlığın nasıl Arif dayı, çok çökmüş gördüm seni, önemli bir şeyin yok ya?
- Ya biraz midem, biraz nefes darlığı, tansiyon, alt tarafta problem ve unutganlık.
- Ee dert etme bu saydıklarının hepsi var burda yaşayanlarda da, buna ilaveten bir da stress, can sıkısı.
- Duydum oğlum bu gavenin çok müşterileri gitmiş ayyorgiye. Galanları da gitmek için gün sayıyor.
- Hah gave güzel olmuş eline sağlık, en güzel gaveyi sende içerim.
- Gave yapmak da bir sanattır. Ben hep gumda yaparım. Gave dediğin gumda yapılır. Şimdi bir moda çıkdı makinalarda yapallar. Herşeyi berbat ettiler.
- Sadece gaveyi deyil ki herşeyi makinalara verdiler artık. Adına teknoloji dediler herşeyin tadını gaçırdılar.
- Doğru söylen oğlum geçenlerde Seleymanca sordum birkaç kişiyi burdadırlar yoksa ayyorgide, bana dedi ki hepsi mobayıl aldı ve evlerinde oyalanıyollar.
- Evet çoluk çocuk genç ihtiyar evde dairede yolda her yerde mobayıllarla uğraşıyor. Neysa gaveye mersi. Kaç para oldu gave şimdi, malum TL düştü tepetaklak.
- Boşver ilk gave benden, ayağın alışsın.
- Tamam ben gideyim da angoniyi kreşten alma saatim..
- Eyi eyi git sen gene gel, öyle sabahları gel, burada birkaç kişi daha var kesip bişeller, sen da gatıl gennere. Ben da 6 iskemlede keyif yapmaya devam edeyim.
Eyvallah deyip şimdilik yola koyuldum. Ama dönecem gene buraya. Esgiden olduğu gibi ne cevherler düşer buralara ve neler konuşurlar neler.