yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTeknolojik arıza biterken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Teknolojik arıza biterken – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son yazımda önemli bir uyarı yaptım. Sanki altıncı duygum uyarır gibiydi. Ben eğer yazılarıma ara verirsem ki nedenleri makalenin sonuna ekledim. Ya teknoloji arıza veya geç konma nedenleri olarak sıraladım. Altıncı duygum doğrulandı. Bilgisayarım arızalandı. Öyle ki arkadaşımın uğraşlarıyla ancak 1  haftada tamir edildi. Şimdi, 1  hafta sonra yeniden klaveynin başına geçtim.***

Gerçekten yazı yazmadığım hafta oldukça önemli gelişmeler oldu. Bazı itiraf gibi durumlar veya kanıtsanan ekonomik krizlerin yağmur zamlarıyla dolu dolu geçti. K. Kıbrısta bazı kaçınılan gerçekler suratımıza vurdu. Türkiyede işler iyice otoritelrleşerek baskılar birbirini kovalamaktadır. Yalanlar birbiriyle daha kocaman olma yarışında. Doğu komşumuz Suriyede ise ikili tırmanış krizleri artıyor. Dünya ise yeni hegemonik kavganın çok yönlü oyunlarıyla kirlenmeğe, karanlıklara doğru koşmaya devam ediyor. Belkide konuşulması gerekip konuşturulmayan Rusya dışişleri bakanının Sırbistan ziyaretine hava koridorlarından izin verilmemesi tutumudur. Bu kapitalizmin kural değip de hukukunu uygulamama örneği olarak tarihe girdi.***

  1. Kıbrıs bu hafta içinde kendi gerçeklerini yeniden üreti. Sadece pazartesi günkü meclis isteyene her türlü yanıtı verdi. Kendine başbakan diyen birinin sunduğu yasaların içeriğini dahi bilmemesi ve kürsüden konuşamamadan dolayı inişi karikatürlükten çok öte bir derstir. Bu durumu pek sorgulayan olmadı. Bir de gelecek K. Kıbrıs için sunulan son yasalarla nasıl bir yarının da yanıtıydı. Hele de müdahaleyle saraya taşınan Tatarın son internet gazeteli açıklamaları da toptan bir mesajdı. Kimse artık Ünal, Ersin, Arıklı ve Atun derken, pek seslendirmeyip, aslında kendi içlerinde sorulan “neden bunlar” sorularının yanıtı bu son yaşananlarla cevaplandırıldı. Böylesi yöneticilerle,elerinden yetkileri alınarak, görevlendirilen basit memurların gölgesinde, içsel nhiçeleşerek ve yasal baskıların yoğunlaştırılacağı bir dönemin işaretleridir. Birbirinden farklı ayrı düşünmemek gerekir. Hele de neden derken, beceriksiz kelimelerini korken, bunları kimin bu koltuklara oturtuğu, beklentilerinin ne olduğunu boş brakırsanız, gerçeklerden uzak lafazanlık etmiş olursunuz.

Yaşanan kısa özetle verilenler, paketin veya siyasal duruşun bir güzel çizilmiş resmidir. Muhalefet ise bu atanan veya görevlendirilen kişilere yüklenerek gaz verdi. Fakat özüne dokunmaktan hep kaçıyor. Bunları kimin görevlendirildiği durumu ve niçin müdahalelerle yapıldığı yanıtı kolayca yakalanır. Ama, muhalefet sadece kişilere ve yediği tokatlarla tıpkı iç yetkiler gibi hiçeleşen UBP üzerinden politikayı sürdürdü. Zaten CTP kadın zirvesindeki Akel temsilcisinin işkal altı sözlerine boşuna krevatıyla liderleri hemen “ret ediyorum” deme ihdiyacını boşuna duymadı. Bu nedenle, gürlemeler ve gelen yasalar altında hala siyasal gerçeklikten oldukç uzak dolaşım var. Aynen muhalefet ekseninde oluşturulaan itifakın da “bunu söylemeyelim, zamanı değil, işkal yok” duruşunda direnmesi gibi.

Şüpesiz bu durum ekonomik zam yağmuru, gelişigüzel fiyat koymalar ve yandaşların hala destek beklemesi cenderesinde sürmektedir. Kitlesel olarak oluşturulamayan paydaşlık birlikteliği sorunların da konuşulmasına dek yansımaktadır. Birçok daha örnek vermek mümkün. Ama, buranın madem şekillendiricisi Türkiye ise oradaki gelişmeleri de bilmek önemlidir. Dahası, tartışılan paket hikayesindeki şu koşul dahi önemsetilmiyor. İki devlet denilip de sadece Türkiyenin K. Kıbrısta yapılması gerekenler diye sıralanan paketler konulan kuramla hiç bağdaşmaz. Bir devlet ötekine dayatacak ve iki eşit veya iki devlet denecek! Bu tutarsızlık dahi konuşulmuyor. Paket resmen Türkiyenin K. Kıbrısta olacakları dayatan metindir. İki taraflı anlaşma değildir. Ama Türkiye K. kIbrıs ilişkisini yanlış konumlatırsanız geriye doğru elbet gelemez.

Yeri gelmişken şu önemli bilgiyi de vurgulayalım: Türkiyenin son dönemde K. Suriyeye karşı izin alınma veya göz Yumulması halinde toprak elde edip Kürtlere darbe vurmak hedefi vardır. Bu zaten gizli değil açık yüksek sesle eslendiriliyor. Herks buna önem verirken, söz konusu olan SUriyenin Kuzey Batısında ne olduğunu da kimse konuşmak istemiyor. Halbuki hafta sonu Kuzey Suriyede Türkiyenin kontrolundaki bölgelerden önemli haberler akıyordu. Yapılan elektrik zamına halk tepki koydu. Çatışma ve protestolar gerçekleşti. Daha da önemli olan: Kuzey SUriyede kontrol altındaki Türkiye topraklarında elektrik özel şirketlerin elindedir. Bu çarpık yapıda daa gelen son zamlar oradaki halkın önemli tepkileri de oldu. Oysa Türkiye medyası bu bölüme yer vermezken, Suriyenin Telrıfat ve menguç yerlerinin alınıp alınmayacağı tartışmasına girdi. Üstelik hala Kuzey Suriyeden çekilme gibi bir talep de yok. Bu konıuyu ilerde epey konuşacağımızı  sanıyorum.

Kısaca, bir hafta teknolojik arıza nedeniyle yazıp çizmedim. Hayat sürüyor. K. Kıbrıs nereye gelindiğini her yönüyle yansıtırken, Kuzey Suriyede birçok konuda gebelik gelişliyor. Türkiyede ise otoriter yasalar giderek artıyor. Yasaklar konserlere dek genişledi. Yalanlar ise ayuka çıktı. Uydur uydurduğun kadarı dahi aarattıyor. Hele de son Gezi direnişinde cami yakılması sözleri de epey önümüzün belirsiz olduğunu anlatıyor. Belli ki türkiyede yoğunlaşan gelişmeler ilerde bizi de sarmalına takacağı kesin.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
327AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin