Rahmetli Almanyanın sesi Türkçe yayınının yorumcusu Murat Çelikkafa, Ortadoğu yorumu için şu klasik yorumu yaptıydı: “Ortadoğu, tek sistemin kontrolunda olsa dahi, bataklıktır. Düz bir bataklık olsa da girildiğinde kaygan zemindir. Durulacak yeri hiç belli olmaz”…..
Gerçekten de Ortadoğu her dönem bu siyasal konumunu yaşatarak günümüze geldi. Hem savaşların sık sık yaşandığı, değişik dalaveraların gerçekleştiği, tezgah üstüne tezgahın döndüğü coğrafya olarak tarihe yazıldı. Yine son dönemde bölge karabasandan kkağoslara doğru rüzgarına yelkenleri takarak ilerliyor. Öylesine gelişmeleroluyor ki tezgahtan tezgaha veya savaşın hangi yerde olasılığın heryere geldiği günlerden geçiyoruz. Salt, merkezi Emperyalist ülke hegemonya mücadelesi değil, bölgesel merkezi güçler defırsatı kulanmaya çalışıyor. Kendini sisteme beyendirip ötekini düşman kıldırtıp bölgenin alt Emperyalist gücü peşinde koşulmaktadır. YOksuluk, savaş, açlık, göçler ve kıyımlar Ortadoğu halklarının da yaşantısı halinde uçuşmaya devam edilmektedir.
Son dönemde Ortadoğu gerek bölgesel yeniden kartların dağıtımı gerçekleşirken, ülkeler düzeyinde de gerilim ve yakınlaşma birlikte ilerlemeye devam etmektedir. Bölge öylesi bir kendince Uluslaraası hukuka uymuyor ki işkalerin gırla gerçekleştiği, Cenevre sözleşmeleri göstere göstere yok etirilip üstüne haklı çıkılan bir yaşam şekline geldi. İşkallerin yapılıp sistemin de işkalci ülkelerle birlikte olduğunun net resmini Ortadoğuda görmek mümkün. Dahası direk ABD Ortadoğuda işkaler gerçekleşirken, dostları Türkiye, İsrail gibi devletler de bu politikayı kendi çaplarında uyguluyor. Başta Filistin halkı da bunun senelerdir bedelini ödüyor. Hem var-tansız, hem mülteci, hem işkal altında yaşamak ve üstünden durmadan askeri operasyonlarla vurulma yükünü taşımaya devam ediyor. Bunlar kitaplarca dolu yazılmasına rağmen, direk konulan kararlara ters olmasına rağmen de durdurulmak bir yana daha da devamı sağlayacak koşulalr oluşturulmaktadır. Bunun son örnekleri bir zamanların güçlü devletleri ırak ve Suriyenin hem işkal hem de yerlebir edilmeleridir. Libyayı da kimisi Ortadoğu coğrafyasının kaderine koyuyor. Yemeni kimse artık söylemiyor. Filistin sorunu veya Kürtlerin geleceği de akla konulmaktan uzaktır. Sadece sistemin kulanma ihdiyacında konu edilip, sıkılmadan “barış getirme” cümlesi de konulması da daha iğrençtir.
Son günlerde Ortadoğu yeniden tezgahların döndüğü
Savaş tehlikelerinin giderek artan probagandası gölgesinde sıcak mevsime giriyor. Türkiye yeniden oluşan süreçte bbirşeyler kapma adına düşman kıldığı ve hakaretle parmak saladığı Sudi Arabistana yöneldi. Suriyede yeni toprraklar elde etme adına fırsat gözlüyor ve yeşil ışık beklemektedir. Sudi Arabistan ise Baydının da teşvikiyle yeni Basra Körfezi zirvesi ile iraana karşı bloku, İsrail ile ilişkileri birlikte biçimlendirme hamlesine sokuldu. Lübnan başına gelenler yetmezmiş gibi, İsrail onun deniz sahasına resmen göz dikip araştırma yapacağını belirtiyor. Yine malum İsrail komşusu sSuriyeyi bombalıyor. Üstelik Şam hava alanı tahrip ediliyor. Gariptir Rusya hava füzelerini açıp bu saldırıyı e ngelemedi. Yine SUriyenin kuzeyinde Cihatcılar kalıcılaşmayı Türkiyenin gücüyle gerçekleştirmeğedevam ederken, bazı topraklarının daha ele geçirilme fırsatıyla da karşı karşıya kalma tehlikesi gelişiyor. Irakta, aylardı gerçekleşen seçim sonrası hükümet kurdurultmadı. Unutanlara hatırlatılır: ırak işkali siyasal olarak devam ediyor. ABD onayı olmadan hükümet kurulamıyor, başkan seçilemiyor. Özellikle de başbakanın şiği olma yasalığı ile ABD tersliği ikilemi hala giderilemedi. Nitekim, ırakın önemli liderlerinden Muktesadır vekilikten istifa etti. Bu önemli mesajdır. Irakta ayni zamanda ABD iran ve İsrail gerilimleri saldırılarla sürüyor. Üstelik irana karşı İsrail ve ABD suikasten saldırıya eylemler gerçekleştiriyorlar. Buna israilin Azerbeycandaki üstünden de yapıldığı idiyaları da yaygındır.
İran yeniden çembere alınıp kısgaaaca konulmaya uğraşılıyor. Sudi önderliğindeki Körfez birliği, Suriyede Türkiyenin kulanılması, öteki ülkeler başta İsrail ile saldırılarla tekrardan bölgesel ısı artırılıyor. Yemeni konuşan yok. aAma başta Sudiler ve ABD bu konuda direk rol alıyor. Bahane de iranın gelişlemesi deniliyor. Milyonlarca açın olduğu, bazı insanların parmaklarını yediği bir ülke haline sokuldu. Haberi dahi yapılmıyor.Buna daha eklenecek çok gelişme var. Kuzey Suriye ve ırakta şu veya bu şekilde çatışmalar yaşanıyor. Irakın ve Suriye devletlerinin toprak bütünlüğüne kimse takmıyor. Herkesin hegemonya veya kibarlaştırılmış şekliyle “güvenliklerini koruma” bahanaleri gayet güzel işletiliyor. Uluslararası hukuku ise takan yok.Hele de Ezidiler gibi tarihi utanç katliyamlarının olmasına rağmen. Filistin sorunu mu? Kendileri dahi normalleştirdi. Mahmut Elabas koltuğunu koruma adına iyice sorunu silikleştirdi. Dostları daahi sayılı. İsrail yerleşimlere devam ediyor. Cenevre dedikleri kuralar artık name olmaktan dahi çıkarıldı. Ama arada adet yerini bulsun diye de lafı dilde gevelenir.Lübnan yıkıma doğru taşınırken dahi rahat verilmiyor. Hep İsrail saldırırken, deniz alanlarına dahi direk müdahale ederken, uluslararası kamuoyu hep Hizbulahın tasfiyesini konuşuyor. Tehlikeli olduğunu probaganda ediyor. Lübnanın geleceği oldukça karanlık. Ortadoğunun ufak coğrafi alanının oyununu oynama zorlamasında.*****
Özetlediğim konular, son günlerdeki hareketli faylardan seçilen örneklerdir. Bu denli çelişkili ve tehlikeli gelişmeler hem krizleri hem de savaşları davet edecek tehlikeleri de içermektedir. Pek de hesaba katılmayıp ama üstünde oyunlar oynanan Kürtler de cocoğrafyanın önemli adı duyulan kesimlerdir. Fakat, onlar hala ulusal bütünlük veya siyasal ortak paydaşlıktan çok uzak. Üstelik her aktör ya dost veya anti olarak da kulanıyor. Suriye veırak yanında Türkiyedeki siyasal gelecekte kürtler konumlarının üstünde kulanılaan kesim olarak gündemleştiler.Türkiye, ülkelere girip toprak almayı, ABD bölgede kalıcılaşmayı, İsrail yeni müttefik bulmada hep Kürtleri kulanmaya uğraştılar. Karşılık da buluyorlar. Hele de kuzey Irakda Federaaal Kürdistan kendi konumunun çok üstünde güçleri bağrına aldı. İşkaler veya dost destekleme adıyla herkes Kürt bölgelerine dalmaya başladı. Bahane bulma dahi bundan. Petrolu kaçak kulanma da ekonomik kaymağın pastasıdır.****
Kısaca: Ortadoğu yeniden şekilleniyor. Hele Rusyanın Ukrayna krizi nedeniyle ilgisinin azalması bahanesi işdahı artırdı. Yeni savaş davetiyeleri vaar. Provakasyonlar ise gırla gideceği malum. Herkes hegemonyası için roluna sarılıyor. Bakalım daha neleri yazacağız. Ya Kıbrıs mı derseniz, oda başka yazıya.