yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYeni haftayı yağmurla beklerken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yeni haftayı yağmurla beklerken – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Pazarın ikindisine geldim. Dışarda yağmur yağıyor. Arada şimşek sesleri de duyuluyor. Pencereler açık olduğu için de içeriğe toprak kokusu da yayılmaktadır. Sanki sıcaklık derecesine bakmasamm, yaza  doğru değil kışa doğru gidşşin işaretleri diye kandırmayacağı yutacam. Oysa, sabahleyin kalkınca etraaf yanıyordu. Sıcaklık belli ki epey üste derecede bulunuyordu. Balkonda dahi duramayacak bir sıcaklık vardı. İkindin ise ansızın şimşekler çaktı, hava karardı ve yağmurlar dökülmeye başladı. Yollardan geçen arbalarla yağan yağışın su birikinti sesleri de içeriğe doluyordu. Böylesi bir hafta sonu pazarını tamamlamak üzere bulunuyorum. Kısa zaman sonra yeni haftaya merhaba denecek. Birden yeni günün ağırlığı ile gündemi birbirine geçecek. Halbuki hafta sonunun pazarında işler pek de fazla limoni değildi. Hele de benim gibi hem de biraz geç kalkıp adet yerini bulsun diye televizyonu açarsanız, sanki onca sorun birikip geleceğimizi esir almıyor havasına geçersiniz. Hiçbirşey anormal değilmişçesine yayınlar devam ediyor. BRT veya patron medyaları bu konuda “şahane” dersler veriyor. Muhalefet ise dondurtulan havada tatil aşkları bozulmasın diye tatilde. Medyalar da eski yayınlarını koyuyorlar. BBir anlamda, kısa zaman içinde hiçbir tehlikeli gelişme olmamışçasına uykuya devam deniliyor. Bu uyku tatil moduna da girince tatlısı bir başka oluyor. Yarın isen “pazartesi” yeni güne merhabe denilirken, brakılan yerden güncel politik gelişmeler devam edecek. Bir eksiklikle, klasik bazı örgütlerin danışıklı dövüş senaryosu olduğu için söylenen gürültü yapacak eylemler askıya alındı. Çoğu belkide bu haberi duymadı. Hayvancıların sert demeçleri sonrası, bir görüşmeyle, klasik uzlaşma yeniden oluştu. Sürpriz mi? Hiç sanmam. Bu filimi çok gördük……

Pazarın esintisi ile yeni yağışlar adeta yarının gündemine düşecek politik yağmurların da devam edeceğinin işaretidir. Bir olumsuzlukla; gününde gelen ve sıcak sıcak gösgerilecek reflekkslerin gazı biraz alınmış şekkliyle konuşacağız. Tabi çok yağışlı son an gelişmeleri sonucu bazı önemlileri de pek gündemleştirilmeme tehlikeleri de vardır. Çarşanba meclis şovu ardından gelen bayram tatili ve sonrası hafta sonuna ulaşmak, politik iklim bakımından yönetme erkinin epey işine yaradı. Zaten, önceki yazılarınmda da belirtiğim gibi devamındaki yağmur gibi estirilen çamurlar da Cuma gecesi resmi gazetede yayınlanarak tatlin mezarında durup da zaman kazanmaya da yaradı. Hem 3  yasa hem de paketin açıklaması dahi doğrudürüs biraz düşünen için nedenli tehlikeler içerdiği ortada. Bu arada beşinci bilinen Türkiyeye sokulmama gelişmesi de oldu. Doğrusu, tatilin kerameti, bol konunun olması nedeniyle ilgili durum pek fazla yankılanmadı. Oysa birçok insanın hem de suçunu bilmeden Türkiyeye sokulmama durumu gidrek normaleşrek adeta tepkisel sorguyu da daraltmaktadır.

Yukarda sıraladığım konular dahi, eğer tatil modu ile medyaların adeta zaman öldürme tutumları olmasa, önemli sonuçlarıyla çok endişe yaratacak yüksek ağırlıktaki geleceğin mesajlarıdır. Ama hala kimisi umursamıyor, kimisi inanmak istemiyor, kimisi ona dokunmayacağı inancında oluşu ve bazıları da çıkarlar nedeniyle birşeyler kapma telaşında olduğu için gereken önem hala verilmiyor. Halbuki daha paket açıklanmadan, yapılan bilinçli beklentilerde hiç yanılınmadı. Geleceğin satılacağı tehlikesi veya net ilhaklaşma süreci diye dilendirildi. Fakat, birçok muhalif kesim dahi ya duymak istemedi veya “bukadarı olmaz” denilip, konulan hedef kurumsal açıklamalara “zamanı değil” denilip kendi kendiyle oyalanıldı. Ama, gerçekler gelip vurdu. Müdahalenin nerelre gelindiği bizat UBP üzerinden gerçekleştirilen manevralarla kanıtlandı. Olmadı, paketle birlikte buranın eşit iki kardeş devlet değil elçilik atanan memurlarıyla da eşit olunmadığı yazılıp onaylatıldı. Nitekim, muhatap olarak elçilik memurlarını gösterirken, sorunlar konusunda da bizim egemen elit yerine ilgili memurların gücü aldığı da anlatılıyor. Tabi anlamak isteyenlere. Birçok kesim hala “susun da para gelsin” eleştirilerini hala duyuyoruz. Bağ ile teslimiyetin nerelere geldiğinin kültürleşmiş politik duruşla anlamak kolayken, çıkar korku gömleği bunu zırh gibi engelemeye çalışıyor.

Çarşambadan buraya dek bu öteleme giyimi işe yaradı. Belli ki bazı ilk duyuşta korku duyan kimi çevreler, para gelsin umuduyla bunu örtmeğe ddoğru kaydı. Birçok kuruluşun nerelere getirileceği net mesajlar olan paketi yarın nasıl tartışılacağını merakla bekliyorum. Elektrik kurumu, sendikalar, buraya yatırım yapmak isteyen yabancı sermayedarların yeni boyutu, limanların özeleştirilmesi ve sayre konusunda politik tepki veya konunun adını koymak kolay olacak mı? Bunca olayı sıralayıp da tarafsız birine sorunca hemen sömürge ve ilhak diyecek gelişmeleri, cezalandırma veya çıkar adına zamanı değil denilerek kaçı savunacak, gerçekten merak ediyorum. Onca müdahalelere , seçilen kesimin her  yönüyle konumları etrafta dolaşırken, çocuğun adını koyana saldırmak da işin nereye gelindiğinin önemli kanıtıdır.

Yarın pazartesi. Dondurulan veya giderek açıklanma sonrası unutulamaya başlanan yağan yağmur gibi yasadan pakete olan gelişmeler nereden başlanacak kuşkusuyla bekliyorum. Kuruluşu dahi net olan hükümetle mi yetinilip yine nedenlerini görmeden devam mı edilecek. Bakalım: ama gelen ve gelmekte olanları ne olduğu net. Yasalarla zaten demokrat ve özgür olmayan basından ifade etmeğe dek getirilen koşulların zaten pratiklerini görmek gerekir. Bu uygulamayı isteyen Türkiyede neyin hedeflendiği sorusuna net pratik yanıtlar vardır. Hani ben bunları yazarken, hem de en yakınlarım “bunların zamanı mı, bunlar burada tutmaz” savunmaları daha devam edecekmi, belli değil. Ama, paketi isterseniz, 3  yasanın partikteki karşılığı derseniz, bunu öneren hem de müdahalelerle kurdurtuğu makamcı kervanına uygulatan yerdeki uygulamalarına baksınlar. Onun için Türkiyedeki gelişmeleri bilmek gerekir derken, nedenli önemli olduğu yeniden kanıtlandı. B ise olmayan kuramlarla avunduk. Demokrasimiz denip veya özgürüz belirterek yazmama söylememe tutumlara girilip korunuldu. Ama, geliyor dalga dalga yeni fırtınalar şarkısı şekline dönüştük.

Söylenen çoktan söylendi. Gelmekte olanın da adını yıllardır söylüyoruz. Üstelik kibirli işbirlikçilerimizin artık huylanmalarının bile suç olup ceza mahkemesine gönderileceği yasasıyla da karşılaşıyoruz. Bakalım pazartesi nasıl bir merhabayla yanyana geleceğiz?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
322AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin