Oturmuşum bir Perşenbe ikindisinde. Perşenbe bazın gün olarak gençliğimin de önemli bazı sızı veren geçmişi de var. Şimdi ise sakinim. Tenbelikten kalkıp, uykulu halini dağıtarak, televizyonu açtım. Karşımda Türkiye gelişmeleri, yarışırcasına sıralanıyor. Bizim ekranlar ise haber yönünden oldukça kısır. Gerçi Türkiyenin de önemli medyaları sansür nedeniyle en basit muhalefet haberini dahi vermiyor. Sadece, haberin bilgisi değil de yönetimin suçlamalarıyla olay duyurulma şansı brakıldı. Sıcaklık ise bunaltı yaratacak nem havasındadır. Bu tabloyla aklıma Kıbrıstan Türkiye gelişnmeleri üzerie birkaç söz etmek geldi. Konuların bir de sansürsüz Kıbrıs ayağı ile belirtilmesinin önemi de okuyucuya kalıyor.
Türkiye gerçeğini hep öteleriz. Oradaki gelişmelerin çoğu burada konuşulmaz. Birkaç kesim bir yana, ötekiler sıra beklemeleri nedeniyle duyumlar da ona göre belirleniyor. Oysa, özellikle son yıllardaki müdahalelerle olanlar, seçtirilenlerin neden seçtirilip, pratikteki uygulamaları, en azından ilgili durumun önemini anlatmaya yetip artıyor. Neden onca baskı, müdahale yapılıp yandaşlar dahi darmadağın edilmenin bir yerinde de yanıt aramak denince, akla Türkiyenin gelmesi de normaldır. Bu arada ekleyelim: Türkiye kamuoyu da son gelişmelerle hiç denecek düzeyde ilgi duydu. Oysa, şu anda kuzey Suriyeden öteki ülklerdeki Türkiye kontrolunda olanların, anlaşılması adına Kuzey Kıbrısın incelenmesi gerekirdi. Kıbrısta olanlar zamanında doğru şekilde tartışılsaydı, bugün en başta muhalifler AKP nin Kuzey Suriye oynuna tepki verecek düzeyde yüzleri oalacaktı. Yine oraya buraya dalmadan konumuza dönelim.
Atanan baş makamcı Üstel, jet sgandalına benzeyen hjet hızıyla Ankaraya yolandı. Kimse ne yapacaığını düşünmüyor. Ayni anda, bizim medyaya düşen şu bağlantılı haberler yayıldı: Meclise kişisel verilerin Türkiyedeki bir şirkete verileceği konusu düştü. Öte yandan ikinci bağımlı hava olalyı da emeklilik durumunu inceleyip öneri sunma amaçlı Türkiyeden bazı kişilerin gelip inceleme yapacağı dda duyuldu. Tabi akılda kalsın, artık K. Kıbrıs Türkiye ilişkilerinde buradakiler direk Fuat beyi değil muhatapları buradaki elçilik görevlilerinden oluşan komitedir.
Neden bazı bilgielri verdim: çünkü gerçekler daha iyi kavransın diye. Türkiyenin buradaki etkisi malum. Yaplanlar da ortada hem de alevler içinde gelişiyor. Maraş hamlesiyle de uluslararası kesimler deneniyor. Fırsata göre de yeni hamle mesajları net şekilde veriliyor. Böylesi Türkiyeleşme gerçeği olunca, burada yapılanmak istenenler anlaşılması adına, Türkiyedeki son gelişmeleri de birlikte ele alarak ortak paydaşlı bir analiz yapma şansımız kalıyor.
Örneğin, burada kültür faaliyetlerine hem de Türkiyeden gelecek kaynak ayrımı varken, kültür denilince de Türkiyede konser verdirtilmeyen sanatçılar bilinmeden nasıl ayrdım alınacağı da anlaşılamaz. Zaten tahminleri yapanlar da bu bilgilerle birlikte ancak gerçeklere ulaşırlar. Yine bellirtiğim gibi, buradaki emeklilik yapısını inceleyip yeniden bazı dizayinler olacağı beklentisi sonucu, Türkiyede kamugörevlileri anlayışlarını bilmeden tahmin etmek zor. Hat ta daha tersini de söyleyerek kandırmaca oynanma olasılığı da yüksektir. Çünkü, size akıl verenin, burayı siaysal hedefle yapılandırılanların, neleri kendi halkına yaptığını bilmeden bunları kolay kolay anlayamazsınız.
Nitekim, son günlerde bunu biraz kendi ülkesi için anlayan muhalefet lideri kedi olalı iki fare sansasyonu yaratan hamle yaptı. Birincisi Sadat ötekisi de vakıfların Amerikaya kaçırılan veya gönderilen paralar. Dahası, bizde de vakıflar yapılanışı ile bazı siyasal hamleleri düşünürsek, bu bilgiler oldukça önemlidir. Gerçi, ilgili gelişmeler önceden duyuldu. Bazısı yayın yasağına bazısı da duyulmazlığa evriltilip, geçiştirme yöntemi kulanılmaya uğraşıldı. Pekerin açıklamasıyla alevlenen Sadat ve Vakıfların işleyiş şekileri birden Yılmaz Polatın Amerikada kurulan, birçok alım yapan vakıfın birden Türkiyeden gelen yardımların veya bağışların tartışılmaya açıldığı haberi yayıldı. Yetmedi, Amerikadaki bir vahvın aABD adalet bakanlığına baş vurup orada kayıt yaptırdığı bilgisi de yetişti. Bunlar olurken, Türkiyeden Amerikaya aktarılan paralar ve Türkiyede direk belediyeler veya yönetim tarafından vakıflara akıtılan paralar da bonba gibi yeniden konuşulmaya başlandı. Kılıçtaroğlu muhalefet lideri olma kimliği ile de yaptığı bu yeniden açıklamayla gündeme taşıma hedefleri ve etkileri de mutlaka vardır. Nitekim, etkisi olma yanında Kılıçtaroğlunun seçime yönelik söyledikleri de konuyu iyice sıtı. Sadatın seçimlerdeki yapabilecekleri ile Erdoğanın kaçma olasılığı sözleri birlikte konularla kulanılınca, hem sansasyonal etki hem de yeniden bilinbilinenlerin tekardan seçime doğru konuşulmasını sağladı. Bunu kontrol edip istediği yöne çekip çekemeyeceği ise şimdilik bekle gör konumundayız.
Unutmayalım: Türkiyede AKP döneminde vakıflar sistemin önemli bir kurumsal gücü şeklinde geliştirildi. Öylesine de korundu ki Ensar vakıfın kaçak yurdundaki tacizlerin dahi haber yapılmasını yasaklatı. Benzer konular haberleştirilmezken, belediyelerden yönetime vakıflara epey para kaydırıldı. Birden milyonların kayış öyküleri okundu. Şu noktayı da hatırlatalım: Türkiyede vakıflar yeni sermaye ve örgütsel güç olarak geliştirilirken, K. Kıbrısta da benzeri başlatıldı. En yankı bulanı ise Maraş olayı oluyordu. Buna ek olarak başta Tapu bilgielrini elde etmek için çalıştırılan insanları da vakıflardan ödeterek, bu yapıya önemli yer biçildi. Burada bu durumlar nedens sistemsel tartıştırılmayarak, konu daha çok mülkiyet dönüşüm veya kaynak elde etme ikileminde yol alındı. Güçlendirilen dini yapı şimdi paketle direk yönetim içinde yer bulacak. Bir anlamda laiklik sıfırlatılırken, Vakıflar ve din yönetimi giderk siyasal etkinliğini artırmaya da devam ediyor. Bunlar bizde hiç tartışılmıyor. Üstelik Türkiye gibi örneğe de hiç bakılmıyor.
Türkiye son döneme iyice gerilimlerle gidiyor. Seçimin ne olacağı, krizlerin nereye dek gideceği ve siyasal seçenek konusunun filizlenip filizlenemeyecek sorusu hep olacak. Belli ki seçime yönelik hamleler olurken, bunun nasıl olacağı kuşkuları epey artıyor. Sadat gerçeği ile Vakıflar para dolaşım haberleri konunun öyle hafif derecede geçeceğinin olmayacağı kesin. Buna bir de TL konusu ve dövizin ateşlenmesi, gıda krizinin kapıda oluşu da eklenince, gerçekten işler zor. Fırsat diye dış politik hesaplar da eklenince, Kıbrıs fırsatı da bir yerde tutulması önemlidir. Bakalım bu karmaşada nerelere doğru evrileşeceğiz.