Klavye başına geçince, genelikle konuyu belirlerim. Birikimim saysayesinde, okuduğunuz makaleyi yaklaşık otuz dakikada yazıyorum. Yeniden klavye başına geçtim. Birden konuya odaklanma moduna girerken, kafam karışıyor. Birçok önemli konu var. Üstelik, bazısı genel, bazısı bölgesel bazısı da yereldir. Zaman zaman yaptığım genelemeye geçiyrorum. Tam da Pazartesi gecesine doğru gidişatın gününü de yaşarken. Birden aklıma şu takıldı: hala yaklaşık 9 gün önce yazdığım makaleden itibaren yazılarımı görmüyorum. Buda yayınladığım yerdeki arıza veya resmen umursamazlıktır. Karşık bir serzenişteğim. Neyse, bunu zamanım kalırsa, yazının sonunda belirtirim.
Girişte dediğim gibi: yazılması gereken çok gelişme var. Bunları toparlamak dahi zor. Hafta sonu adamızdaki yaşanan tuhaf denip ama resmen bizim nereye geldiğimizin atışma ve tutumları, Türkiyede daha bir artan baskılar, hem Türkiye hem de bizde gelen resmen yeni faşist kurumsallaştırma yasaları, Dünyada derinleşen kriz, bölgemizde her an yeni savaş hesapları ve sayresi, peşpeşe sıralanıp yer bekler gibidir.
Tam bunlar üzerinden yazı düşünürken, birden, okuduğum iki makalenin önemli gelecek için uyarıcı bilgileri geldi. Gerçi, bizler gelecek değil de günü kurtarma adıyla iyice hiçeleşme döngüsüne girsek de ilgilenen için bu iki makaledki bazı noktalar önemliydi. İndipendıt Türkçe versyonundaki Duriyefin ve Bir Gün gazetesindeki Ceyda karanın yazıları dikatle okunmalıdır. İkbal Duriyefin yazısı bazılarına da ezber bozdurtarak tehlikeleri de işaret edecek önemli tesbiti varken, Ceydanın Kisincırı hem geçmiş hem de günümüzle hatırlatan önemli bir bölümle yine kendimizi de isteyen kolayca bulur.
İkbal Deriyef Rus akademisyen olup Rusyada da Akademik karyeri vardır. Türkçesi de iyidir. Önemli analizler de yapıyor. Hani DUriyefi hem de Rusyadaki yaşam gerçeği ile düşünenler, nasıl olur da otoriterlik ve sansürleme güçldür sorusu da akla gelir. Duriyefin direk bizi de ilgilendiren öngörüsü şu: artık ne Ukrayna nede Suriye eski durunmuna gelmeyecek. Ne Rusya Ukraynadan çıkacak nede Esat ülke bütünlüğünü sağlayacak. Bu konudaki Kıbrıslının da suratına vurulacak şu önemli nednei de ekliyor: “defaktosu değiştirilen ülke bir daha eskisine dönmek zordur. Yeni durumun ilanı anında olmasa da ilerde koşullar sonucu banbaşka şekliyle oluşur”. Örnek olarak Parçalanan Almanyanın anında doğu ve batı Almanya oluşmayıp zamanla açıklanmasını verir. Yine Ukrayna ve Suriye denkleminde, Rusyanın her iki tarafında da güçlü duruş sergilemeyip, Türkiyenin de Suriyeye operasyon yapıp bazı yerleri almasının muhtemel olduğunu da özetle aktarıyor. Suriyede Rusyanın eski durumunda olmadığı, Türkiyenin Amreikanın yanına itilmeme adına bazı konularda isteksiz kalacağı, buna karşılık da Türkiyenin Ukrayna yardımlarının azalacağı olasılıklarını da belirtiyor. Bir anlamda, Ukrayna doğusunu Suriye de kuzey bölümünün bir kısmına artık hekim oolamayacağını bekliyor.. Bunun da defaktonun sürdükçe kalıcılaşıp yeni koşularlla da destekleneceğini belirliyor.
****
Ceyda Karan ise yine Ukrayna kriziyle birçok gelişmeyi anlatır. Bir yerinde Kisinciri hatırlatır. Bizde hiç konu olmadı. Oysa eski Amerikan dışişleri bakanı, özellikle 74 yılındaa kIbrısın fiylen gerçekleştirilmesinin önemli mimarı olması da akla gelmelidir. Kisincir; Karanın da belirtiği gibi isviçredeki Dalos Zirvesine bir videyo gönderir. Onlara uyarılar yapar. Ukrayna savaşının iki yıl daha sürmesi demek, eşitdir batının da önemli krizlere gireceğinin işareti olacaktır. Bu nedenle baştan beri önerdiği ancak dikate alınmayan Ukraynanın Filandiya tanpon bölge olması önerisini geç olmasına rağmen yeniden tekrarlıyor. Rusya planı ve Çinin Tayvan konusundaki tutumların, sistemi epey zorlayacağını da anlatı. Benzer birçok görüş aktardı. Kisincirin hem eski politikacı hem de günümüzde hala epey etkisi olan düşünce kuruluşunun de idoloklarındandır.
Karan ve Duriyefin anlatıkları her ne kadar Kıbrıs demese de özellikle defakto bölgeleriyle gelişmeler bir anlamda günümüz Kıbrısın da nereyere geldiğinin bulunma bilmecesidir. Çünkü hep söyledik: eski Kıbrıs artık zor. Bize kararlar falan söylendi. Fakat, defakto uluslararası karar veya hukuka göre değil, hegemonik güçlerin siyasal güçleriyle şekilendi. Bu arada önemli tehlikeleri yeniden uyaracam: bazı eski solcu olup şimdi hem solculuğun gölgesini hem de akademisyenlik etiketlerini kulanan bazı şahıslar, yaşanan ve kanıtlanan Kıbrısla emperyalist ilişkilerini sanki bu emperyalist ağırlığın olmadığı ayıklaması yapıyorlar. Gidrek iki toplum denilp özelikle Amerika ve ingiltereği ayıklamaya, günahlarını unuturma roluna soyundular. Nitekim, direk 74 darbesi ve sonrasında sanki ABD temel siyasal karar yeri değilmiş gibi yeni yazılım geliştiriliyor. Bu gidrek şu sonucu da büyültü: Amerika ve ingiltereye göre Kıbrısı iki taraf çözecek. İsterlerse iki devletli isterlerse federal yapı deyip, sanki kendileri son sözü söyleyecek çevrelr değilmiş gibi burayı kendi haline brakma tutumu yanılgısına oynuyorlar.
Bu iki bilgi beni ansızın nereye gelindiğinin sonucuna taşıdı. Seksen başından beri araştırmaların sonunda K. Kıbrısta ilhaklaşma adımlarına geçilkdiğini söyledim. Bana hep ayni ezberle “dünya brakmaz” denildi. Oyun açık oynandı. ABD ve İngiltere hiç direk eleştirmedi. Sadece bazı ezberleri birilerine mesaj için tekrarladılar. Kapitalizmin temel hukuğu olan mülkiyet değiştirme veya hukukundaki Cenevre sözleşmelerine hiç direk tavır konulmadı. Günümüze gelince de Cumartesi günü sanayi odası toplantısındaki taleple seçtirilen Tatarın davranışı birçok yanıtı kolayca verir. Oluşturulan hükümetin oluşum şekli ile bir zamanların en iyi işbirlikçi UBP nin nereye geldiği gerçeği, duriyefin belirtiği defakto ile yaşanarak oluşacak değişimlerle kalıcılaşma gerçeğini uzun zamana yayılarak biz yaşadık.
Dikat edin: Türkiyede muhalefet dahil Kuzey Suriyede elde edilen topraklar için geri çekinilsin diye bir talet varmı? Aynen Kıbrıs sorununda olduğu gibi 74 sonrası K. Kıbrıstan çekileceğiz diye bir Türkiye resmi devlet politik net tutumu gördükmü? Bir farkla, başta öncelikle Maraşın geri verileceği, birkaç karara da konduğu, B.M. kararları olduğu bir ayrıntıdır. Oda uygulanmadı. Tam aksi Yeni Osmanlı tasarımla resmen vakıflar yeni sermaye tipli mülkiyet hamlesiyle hak idiyalarıyla kafalar bulanıklaşıyor. Defakto sayesinde buranın kalıclaştırılma fırsatları aranmaktadır.
Daha yazacak çok söz var. Fakat Serzenişim de bundan. Pazartesi yazdığım yazı eğer öteki pazartesiye dek girmediği zaman, anlamı da kayboluyor. Bu harcanan emeğe de yazıktır. Bu nedenle, ansızın bir gün tepki göstererek yayzıları kesmem sürpriz olmayacak. Okuyucum bunu da bilsin. Ya teknolojik arıza veya yayınlanmama nedeniyle siz okuma şansını kaybetme tehlikesi vardır.