Birçok ülke vardır ki brakın yorumlanmayı, haberi dahi yapılmadan seçimler dönemi yaşanıp gidilmektedir. Bu tür ülkelerin seçimlerinin haber olması ise önemli bazı evrnsel sonuçlara da hitap etmesiyle mümkündür. Bu nedenle özellikle yarı ve tam sömürge ülkelerdeki seçimlerin haberini dahi duymayız Duyduklarımız ise oldukça azdır. Ya önemlin sistemsel değişim işaretli sonuçlarla yankı bulması veya seçilen liderlerin sistemsel anlatılar da içermesi sonucu ilgili seçimler gündemleşir. Son Filipinler seçimlerim de bu nadir seçimlerden birisidir. Çoğu defa Filipinlar seçimlerinin adını dahi duymazken, uyguladığı politikaları yorumlanmasına raslanmazken, arada olan bazı seçimler veya Filipin yöneticilerinin yankı getirecek kararları olunca, bu ülkeği de duyarız. Bir de Filipin ismini Güneyde yaygın kuzeyde arada bir karşılaştığımız bakıcı veya temizleyici kadınlarla da isimlendiririz, okadar. Son Filipinler seçimleri oldukça yankı buldu. Yeni bir sistem veya popilist tipli lider değil de eski karanlık dönemin babanın simgeleştiği sürecin oğul kişisinin “Markosun” kazanması ile haberleştirilip yorumlandı. Çünkü, Markosun seçilmesi, hem eski hem de ülkenin gelecek öngörüleriyle adeta yakın tarih yarın ikilemli bir geniş alan yorumlanması oluşturdu.
Biraz hatırlatmalarla konuyu geliştirelim: 1972 yılında Filipinlerde sıkı yönetim ilan edilir. İlan eden, Frdinas Markostur. Filipinlerdeki uygulamalar ise dünyada başka siyasal gelişletme ile karşılık buluyordu. Türkiyede de Mahir Çayanlar eksenli devrimci hareketler de bunlardan önemli birisidir. Filipinlerdeki Amerikan direk tutumuyla oluşturulan Markos yönetimi Filipin tipi demorkasi veya daha geniş kuram şekliyle Sömürge tipi faşizim olarak tarihe kazıldı. Filipin ve Şili ardından Türkiyede ki sol hareketler bu örnekleri verirken, ömürge tipi faşizim kavramıyla altını da geneleştirerek dolduruyorlardı. Markos bir anlamda ülkesini Filipin tipi demokrasi örneği ile yayrı sömürge ülkelerin devlet biçimi kavramı olarak kabullendirdi…
Markosun bu döneminde önemli baskılar ve yükselen sol dalga ikileminde yaşatıldı. Markos döneminin değişimi ise yine direk ABD etkileriyle gerçekleştirildi. Önce gönderilen Akino hava alanında Markos tarafından katledildi. Ardından eşi ayni yolu izleyip, sonuçta seçime girilir. 86 yılında Filipinler seçimler sonrası kriz yaşanır ikili iktidar şekline dek gelinir. Amerikanın da Markosu gözden çıkartıp bayan Akinonun desteğine geçince, Filipinelrde de Markos tarihe karışır. Ülkesini on milyar dolar cıvarında dolandıran, eşinin binlerce koleksyonlu müze ayakkabı gerçeği, Filipin Markosunun ardından kalan birkaç önemli anıydı. Ayrıca Filipinlerde Markos döneminde ülkede önemli sayıda ABD üstü de vardı. Bunlar hep Markosu koruyup sola karşı kulanıldı. Bir anlamda sıkı yönetimin dayanaklarından birisi de Markostu….
Aradan seneler geçti. Geçen hafta Filipinlerde seçimler yapıldı. Siyasal tekleşme ve sorunlar sonucu kişiler daha bir öne çıktı. Hele seçim öncesi başkan olan Dudayın yaptıkları ile tartışılır hale gelişi de siyasal iyice boşaltılmanın kendisi gerçekleşti. Filipinlerde başkanlık ve başkan yardımcısı seçimleri ayrı ayrı yapılmaktadır. Sonuçta bir isim düşündürücü oldu: baba Ferdinant Markosun oğlu da adaydı. Oğul aday adeta Markos dönemini savunuyor ve özellikle eski başkanın sert önlemlerle uyguladığı uyuşturucu politikasını eleştiriyordu. Markos dönemindeki “başarı masaları” uydurup tuturuyordu. Sonuçta başkan oğul Markos seçildi. Seçilirken de baba Markos dönemini övmeği unutmadı.
Başkan yardımcısı ise yeni bir evlat seçiliyordu. Ama, Markos dönemli değil, eski başkanın kızı oluyordu. Böylelikle Markas oğlu ile dudayın Kızı yeni Filipinleri yönetecekler. Bu taplo aslında çok düşündürücü olması gerekir. Hele de şu gerçeklikle de birlikte ele alınırsa. Nedense kapitalist geneldeki kriz ve sosyalist seçeneksizlikler sonucu iki ters olgunun yaratığı geşnişteki faşist ve otoriter kesimlerin de yeniden destek bulmaya başladığı da görülüyor. Ekonomik kriz Ukrayna savaşı gibi bölgesel gelişmeler, sol ve barış eksenli hareketlerin cılı ız olması sonucu ya eski faşizimm veya yeni posmoderin faşizan hareketler yükselip yönetime gelmeye başladılar. Sol eksiklik örgütsüz emek gerçekleri, artan yabancı düşmanlık ırkçılık gericileştirme süreçleri, değişik faşist hareketlere de yönelişi artırdı. Filipinlerde önceki Dudayın başkanlığındaki popilis ve dengesiz politikalar bir sarsıntı geliştirdi. Sosyalist hareketlerin zaman içinde etkisizleşmesi de buna eklenince, liberalerin varlıklarını sürdürme örgütlenmeleri gerçekleştirilmemesi sonucu, kişilere bakış düşüncesi de yaygınlaştı. Bu gericilik ve güçlü lider tutkuları da eklenince, Filipinlerdeki hem de geçmişini överek seçim kazanan oğul Markos sonucunu yaratı. Markosun yolsuzlukları ayuka baskılar binlerce insanın ölümüne neden olurken, o uygulamalarla yükselen halk dalgası önce seçimde sonra da sokakta direnerek kazanılırken, şimdi yeni koşullar adeta oğul Markosu yeniden saraya taşıdı. Hem de sorgulanıp yanlış denilen eski Filipin demokrasisini savunarak seçtirdi.
Filipinleri biz yetmişlerde Filipin tipi demorkasi örneği olarak sömürge tipi demokrasi veya faşizim örneği olarak veriyorduk. Son başkan dönemi ise Filipinleri popilist diktatörlük süreci olarak tarihe kazdırtı. Fakat, tarih ile gerçeklik birlikte boşluk kaybetmez. Yeniden koşulalr gericileşip liderlik ararken de zamanında lanetlenen Markos bu defa oğlunun kazanmasıyla saraya geldi. Hem de kendi görüşlerini savunarak. Daha çelişkili olan, Markos şimdiki başkanın kızıyla birlikte ülkeği yönetecek. Bakalım Filipinler bize nasıl bir yarın birikimi yaratacak. Herhalde Kıbrıslıların da bu konuda alacağı dersler de vardır. Demokratik ve sosyalist eksen yükselmediği derecede faşizim eski veya yeni şekliyle devlet biçimi olmaya heran adaydır. Zaten yaşdıklarımız da buna yanıtın da ötesindeki gerçektir.