yaklaşımlarÖzkan YıkıcıPakistandan Almanya'ya yakalananlar - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Pakistandan Almanya’ya yakalananlar – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Birkaç gün önce son Pakistan gelişmelerini yorumladıydım. Bıçak sırtına gelen siyasal denklemden kısaca deyindim. Geçen hafta sonu Pakistan parlementosu başbakan tarafından fes edilip doksan gün içinde erken seçim ilan edildi. Fakat, bu gelişmeleri aktarırken makalenin de dar sınırlarına da dayanarak kısa Pakistan gerçeklerinden de söz etmeğe çalıştım. Ülkenin hem dünya içindeki denklemlerini hem de içsel başta devlet olmak üzere olan krizlerine de vurgu yaptım. Özellikle Pakistan ile ABD, Çin ve Rusya eksenli duruşu veya devlet içi kurumlar kağoslarına azda olsa yer verdim. Nitekim, olay bu özetlediğim eksenlerin de etkileri giderek yoğunlaşıyor. Han, kendi hükümetinin devrilmesinde ABD yi direk suçlarken, islamabatdaki ABD elçiliğindeki buluşmları da söylerken, devlet içi kurumsal mücadele koşulu Anayasa mahkemesinin parlemento fesini kabul etmeyerek, hükümetin güven oylamasına gitmesi kararıyla, Pakistan iyice karıştı. Hele de Hanın yerine bildik eski hanedan islami kesimin “Şeriflerden” kardeş olanın başbakan olacağı haberi de işi iyice karıştırıyor.

Geçen hafta sonu Pakistan başbakanı parlementoyu fes edip erken seçime yönelir. Muhalifler ise güven oyu ile Hanı devrime hareketine geçtiler. Hanı destekleyen itifak partileri yanında, kendi partisinden de vekilerin bir kısmının alehine dönmesi, işleri iyice karıştırdı. Bu arada Han her açıklamasında kantıt  da gösererek Amerikayı suçlar. Dışişleri bakanlığı yardımcısı Asya temsilcisinin direk kkarıştığını belirtiyordu. Sonuçta, Anayasa Han değil muhalefet lehine karar vrince, işler yyebiden Pakistanlaştı. Özellikle son genel hegemonya mücadelesinde Hanın ABD in isteği olan bazı kararları vermemesi, Çinin kuşak tezine destek vermesi, Rusya konusunda tarafsızlık oyu kulanması, alehine eklenen olgulardı. Sonuçta Pakistanda Amerikanın cirit atığı veya darbeler gerçekleştirip, ülkenin bir bölümünü de Talabanlaşştırdığı de bilinmeyen gerçek değildir. Ordunun da durumu malum. Nitekim, ordunun da Hanı desteklememe eylimine dorğu kaydığı söyleniyor.

Sonuçta, Pakistan yeni sömürge olma gerçeğini yine krizlerle yeniden yaşayarak yaşatıuor. Çin ve Rusya yakınlığı ise Amerikanlaşan Pakistanda hep sorun üretmeye de adaydır. Kuruluşundan krizlerle dolu geçen Pakistan, Hanın da görevden alınmasıyla, ilk görevden alınan başbakan sayfasını da yazdı. Bakalım, bu karışık koşullar ve halk direnci nerelre dek gidecek?*****

Geçenlerde ilginç başka bir hhaaber de geldi. Dünya eğer pandemi gerçeğini konuşmaya devam etseydi, Korona salgınının hala  sürdüğünü anlamaya devam etseydi, bu gelişme çok yankı bulurdu. Bir Gün gazetesinde Gürsel Köksal konuyu köşesine taşıdı. Üstelik Korona salgını hala sürüyor. Ülkelerdeki tetbir ekseninde hep maske ve aşı var. Ama nedense almanyadaki parlemento oylaması hiç haber niteliği görülmedi.

Konu şu: belirli yaş üstüne aşı zorunluluğu getirlme yasası Almanya parlementosunda ret edildi. Oysaa bu olay örneğin 1  yıl önce olsa kıyamet kopardı. Tüm kuruluşlar aşı olmayı özendirmeğe çalışıyordu. Üstelik Almanların o  dönemki başbakanı Merkel de bunlardan birisiydi. Oysa son parlemento oylamasında Merkelin Hristiyan demokratları hayır oyu verdi. Daha vahimi; hükümet  önerisi olmasına karşın Sosyaldemokratlardan, Yeşilerden ve Liberalerden de hayır diyenler oldu. Bir anlamda faşistlerin diledikleri oldu.

Hala korona salgını sürüyor. Üstelik rakamlar pek de iyi değil. Sayılan tetbirlere uymama rahatlığı da işin cabası. Oysa baştan beri en azından aşının önemi hep vurgulandı. Israrla aşı olmanın koruyuculuğu uğraşı verildi. Korona salgını sürüyor. Ama normalleşme ile rahatlama tutumu da düşünceleşti. Almanyada da bu görüldü. En azından koruyuculuk adına aşı kuralaştırılma yasalığına yönelindi. Kualisyon partielrinde dahi sorunlar çıktı. Aylarca tartışılarak uzlaşıldı. Yine de olmadı. Yukarda özetlediğim sonuçla, aşılamanın zorunlu olma durumu yyasaalaştırılmadı. Oysa Merkel bile ısrarla aşının önemini anlatmaya çalışıyordu. Sert tetbirlerle de yapılmasını istemeye başladıydı. Şimdi, daha yumuşak içerikli yasaya karşın kendi partisi de hayır dedi.

Önemli nokta salgının hala devam ederken, önemsizleştirme sonucu bu noktaya gelinmesidir. Ayrıca, kualisyonun hem de uzlaşarak sunduğu yasayı kendi üyelerinin de ret etmesi, kültürleşen yapının nerelere gelindiğinin de acı göstergesi halindedir. Faşist parti bu engel ile kamuoyundaki etkisinin nedenli artacağı kuşkusu da elbet olacaktır.

Olayın Almanyada olması, duyarlı geçilen ülke dneilmesi de işlerin nerelere geldiğinin sistemsel mesajıdır. Korona devam ediyor. Ölümler azalma yerine artıyor. Ancak koruma denilen olgular epey erozyona uğradı. Aşı olmayanların daha kolay ölme gerçeklerine rağmen, eğer Almanya gibi ülkede hem de hükümet partilerinin belirli yaş üstü uzlaşmasına rağmen parlementodan geçmemesi, düşündürücü olmaya yeter ve artar. Ama birçok hastalıkta olduğu gibi Koronanın kabuluyla tetbirsileştirme normalliğine de yer açılmktadır.

 

Size iki sistemseleşen ülkeden iki değişik örnek sundum. Hemgemonya mücadele denklemindeki coğrafi yönüyle de Pakistan ve iletici lokomotif Almanya sağlık algısının geldiği konumu özetledim. Kapitalizim yaşadığı krizlerle artık bunları normal yaşam şekline getirdi. Hele de yönetememe ile seçeneksiz olma olumsuzlukları bu konuların duyarlı hale gelmesini de ekledi. Bakalım dünyamız bize daha hangi görünümleri sunacak.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin